Yeşil Devrim Dünyayı Açlıktan Kurtardı
İkinci Dünya Savaşı sonrasında bölgesel kıtlıklar yaşanmaya başlamıştı. Tarımsal performansın yükseltilmesinin, sorunun çözümü olabileceğine inanan kişi ve kuruluşlar, tarımda yapılacak yeniliklerle bunun üstesinden gelinebileceğinden hareketle hastalıklara zararlılara dayanıklı, yüksek verimli yeni çeşitler geliştirmek için kolları sıvadı. Sulama, ilaçlama ve gübreleme teknikleri geliştirildi. Ekim-dikim, hasat-harman işlerinin mekanizasyonunda gelişmeler sağlandı. Bu faaliyetlerin tümünün kombinasyonu tarım için bir devrim oldu. Verim ve dolayısı ile tarımsal üretim artarak, 1960’larda üç milyar nüfusu doyuramayan tarımsal üretim, 2000’lerde altı milyarları doyurur hale geldi. İşte bu, YEŞİL DEVRİM sayesinde oldu.
Daha İkinci Dünya Savaşı sırasında Meksika kendine yeterli olmayan gıda üretim sorununu çözmek için, ülkenin kuzey batısındaki kuru tarım arazilerini sulu tarıma dönüştürme arayışına başladı. Birleşmiş Milletler (FAO), Rockefeller ve Ford Vakıfları’nın da dahil olduğu bir konsorsiyum oluşturuldu. Ve 1943’te, sonradan “Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi’ni (CIMMYT)” ismini alacak bir araştırma enstitüsü kuruldu. Burada hastalık ve zararlılara dayanıklı ve gübre kullanmaya uygun kısa boylu yüksek verimli çeşitlerin geliştirilmesi yanında bazı yeni agronomik seçenekler de araştırılmaya başlandı.
1950-1980 yıllarını kapsayan “yeşil devrim” döneminde buğday, çeltik ve mısırdaki ıslah çalışmaları diğer birçok bitkide sürdürüldü. Buğday ve çeltikte bitki boyunun melezleme yöntemleriyle kısaltılması sağlanırken, mısırda hibrit teknolojisinden yararlanılmıştı.
Buğdayda bitki boyunun kısaltılmasında bir Japon cüce buğday çeşidi (Norin10) genitör olarak kullanılmıştır. Geliştirilen o kısa boylu çeşitlerle verim katlanmış ve buğday ithalatçısı Meksika ihracatçı konumuna gelmiştir. 1960’larda Türkiye’ye getirilen “Meksika buğdayları” Anadolu ekolojisinin hastalık tür ve ırklarına yeterli dayanıklılığı gösteremezken, tüketici tercihlerinde de geride kalmış, ülkemizde fazla bir ekim alanı bulamamıştır.
Sonraki yıllarda Hindistan ve Pakistan’da da uygulanan buğdayda boyu kısaltma çalışmaları sayesinde bu ülkeler buğdayda kendine yeterli ülkeler grubuna girebilmişlerdir.
Bu aşamada Meksika buğday ıslahında öne çıkan Norman Borlaug 1964-1979 arasında Meksika’daki Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezinin(CIMMYT) yönetimine getirildi. Dünyadaki açlık sorununun biyoteknoloji ile ortadan kalkacağını savunan Borlaug 1970’te, Asya ve Latin Amerika’daki gıda üretiminin baş aktörü olan Yeşil Devrim’e yaptığı katkılarından dolayı “Nobel Barış Ödülü’nün sahibi oldu.
Kısa boylu IR8 çeltik çeşidi “Peta” adlı bir Endonezya çeşidi ile “Dee-geo-woo-gen” adlı bir Çin çeşidi melezlerinden geliştirilmiştir. Bu çeşit, geliştirildiği Filipinler’i ve daha birçok komşu ülkeyi pirinç ithalatçısı iken ihracatçı yapmıştır.
1960’larda bitkisel üretimde bir başka gelişme, özellikle mısır, ayçiçeği gibi yabancı dillenen bitkilerde elde edilen hibrit-melez azmanlığı konusunda olmuştur[1]. 1920’lerde keşfedilmesine rağmen 1960’larda yaygınlaşan bu buluş, farklı ana ve babanın döllerinde (F1- birinci generasyonlarda) izlenen yüksek performansa dayanır[2]. Binlerce genotipten belirlenen iki genotipin söz konusu yüksek verimliliği pratiğe aktarılmış ve günümüzde mısır dekara verimi 1.000 kg’ı aşmıştır.
Söz konusu hibrit olayı kendine döllenen bitkilerde de denenmiş ve günümüzde çeltikte büyük başarı sağlamıştır. Öyle ki bu teknik yardımı ile geliştirilen yeni çeşitler sayesinde pirinç ithalatçısı Çin, ihracatçı olmuştur. Söz konusu hibrit çeşitlerin ekim alanı günümüzde toplam ekim alanının %56’sını kaplamaktadır.
Yeşil devrimden tüm dünya ülkelerinin yararlanması ve devrimi sonuçlarının sürdürülebilirliğini sağlamak için Dünya Bankası önderliğinde FAO ve diğer üst çatı örgütleri ile bir Uluslararası Tarımsal Araştırma Danışma Grubu (CGIAR) kuruldu. Bu örgüt konu odaklı 18 araştırma enstitüsü oluşturdu. Bunlardan biri de 1977 yılında Suriye’de kurulan “Uluslararası Kurak Alanlarda Tarımsal Araştırma Merkezi” (ICARDA) günümüzde görevini Lübnan’da sürdürmektedir.
Yeşil devrimle yakalanan diğer bazı çarpıcı sonuçlarına bir göz atacak olursak;
- Devrim öncesine göre günümüz insanı %25 daha fazla kalori tüketilebilmektedir,
- Salt 1950 ile 1984 arasında, dünya tahıl üretimi yaklaşık %160 artmıştır,
- 37 ülkede çocuk ölüm oranlarında çarpıcı azalmalar sağlanmıştır.
Yeşil Devrim bu olumlu etki ve katkılarının ötesinde bazı tenkitlere de hedef olmuştur;
- Ağırlıklı olarak gelişmekte olan ülkelerde artan refah doğum oranlarında artışları tetiklemiştir,
- Devrim süresince ıslah edilen çeşitlerde protein, mineral vitamin gibi kalite faktörleri ihmal edilmiştir,
- Devrim süresince Afrika adeta yok sayılmıştır.
[1]https://nazimiacikgoz.wordpress.com/2022/10/23/tarimda-hibrit-kavrami/
[…] [1] https://hasatturk.com.tr/2023/02/yesil-devrim-dunyayi-acliktan-kurtardi/ […]
[…] (1) https://hasatturk.com.tr/2023/02/yesil-devrim-dunyayi-acliktan-kurtardi/ […]