Şeker Pancarı Tohumlarımız Millileşirken
Dünya şeker üretimi 40 milyon tonu şeker pancarı, 136 milyon tonu şeker kamışından olmak üzere toplam 176 milyon tondur. Ülkemizde üretilen 3 milyon ton civarındaki şeker yalnız pancardan üretilir. Türkiye’de şekerin %36’sı Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (TÜRKŞEKER)’in 15 fabrikasında, %37’si Pancar Ekiciler Kooperatiflerinin (Pankobirlik) 6 fabrikasında ve %27’si de özel sektörün 12 fabrikasında elde edilmektedir.
Şeker üretimi kotalarla yıllık ortalama 330 bin hektar civarındaki ekim alanında 95 bin civarındaki üretici ile gerçekleşmektedir. Neredeyse tümü ithal edilen pancar tohumu için yıllara göre değişen 15-25 milyon dolarlık bir döviz söz konusudur.
Şeker pancarı tohumculuğu herhangi bir tahıl veya baklagil bitkisinin tohumculuğuna benzemez. Şeker pancarı bitki türü olarak ikinci yılda tohum veren ve yabancı döllenen bir bitkidir. Tohumlar hibrittir. Monogerm (tek tohumlu) ve genellikle peletlenmiş (dış kaplamalı) tohumlar kullanılır. Tohumun fiziksel işlenmesi ve kaplanması zorunludur. Tohum üretimi, bitkinin kışlatma ihtiyacı nedeniyle Türkiye’de genellikle uygun kış şartlarına sahip belirli bölgeler gerektirir.
Şeker pancarı tohumculuğunda uluslararası firmalar potansiyel hastalıklara karşı dayanıklı çeşitler geliştirme konusunda donanımlıdırlar. Kuruluşları 18. yüzyıla dayanır. Örneğin Almanya merkezli tohumculuk firması KWS Kleinwanzlebener Saatzucht A.G. 1856 yılında kurulmuştur. VanderHave 1879 yılında, Hollanda’da kurulan pancar tohumculuk firması 1970 yılından itibaren Belçika’da SESVanderHave adı almışsa da SESVanderHave, 2005 yılında tohum konusunda uzmanlaşmış Fransız aile şirketi olan Florimond Desprez grubuna dahil olmuştur. Bu firmalar 40 civarında ülkenin şeker pancarı tohumluk gereksinimini karşılamaktadırlar. Türkiye’deki pancar tohumluğunun karşılanmasında SESVanderHave-BetaZiraat ortaklığı %15 ve KWS %79 paya sahiptirler. Bu firmalar sattıkları çeşitlerin royalitesini (ıslahçı haklarını) tahsil ederken, çeşitlerin ana-baba tohumları ithal edilerek hibrit üretimi Türkiye’de söz konusu firmaların yerli partnerleri kanalı ile gerçekleşmekte, işlenmekte ve pazarlanmaktadır.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ilgili Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ne bağlı olarak kurulan Şeker Enstitüsü, Türkiye’nin tarımsal araştırma ağı ile entegre olmamasına rağmen 1980’lerde birçok çeşit geliştirmiştir. Bütün bu karmaşıklık nedeniyle şeker pancarı tohumunda uzun süre dışa bağımlı kalınmıştır. Aslında pancar ıslahı konusunda geç kalınmasına rağmen Şeker Enstitüsü tarafından ıslah edilen ilk çeşit, diploid multigerm Türkşeker-1, 1976 yılında tescil edildi ve 1996 yılına kadar ekildi. 1989 da iki Multigerm çeşit Türkşeker-Poli 861 ve Türkşeker-Poli 863, 1991’de yerli hibrit monogerm Anadolumono ve 1993 de Kayamono tescil edildi. Ne var ki Rhizomania’nın (kök sakallanması) yayılması ile bu hastalığa duyarlı bu çeşitler üretimden kaldırılmıştı.
Son düzenlemelerle Türkşeker Enstitüsü pancar ıslahında büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Kastamonu Üniversitesi ile ortak hazırlanan ve TÜBİTAK-TAGEM 1003-Tarım Gıda-2022-1 Tarımsal Araştırmalar Ortak Çağrısı kapsamında desteklenmesine karar verilen “Şeker Pancarında Hastalıklara ve Nematoda Karşı Çoklu-Dayanıklı Ebeveyn Hatların Geliştirilmesi, Dayanıklı Yabani Pancar Türlerinin Seçimi ve Transkriptom Seviyesinde Dayanıklılıkla İlişkili Genlerin Belirlenmesi” adlı TÜBİTAK projesi ile TÜRKŞEKER 2023 ve TÜRKŞEKER 2053 isimli çeşitler tescil edilmiştir.
Pancar Ekiciler Kooperatiflerinin (Pankobirlik) Üniversite – Sanayi İşbirliği kapsamında Selçuk Üniversitesi – Pankobirlik tarafından geliştirilen yerli şeker pancarı çeşitleri Pars, Pamir, Batur, Selçuk ZF, Ada tescil edilirken, PANKOBİRLİK Genel Başkanının yerli tohumun sadece bir tarım girdisi değil, milli bir mesele olduğunu belirterek, “Bu çalışma, Türk tarımının dışa bağımlılıktan kurtulması yolunda atılmış tarihi bir adımdır” ifadesi ilginçtir.
Gerçekten tohumda dışa bağlılık ekonomik açıdan çok önemlidir. Hele hele neredeyse yüzde yüz ithal tohumla yapılan pancar tarımımız, yeni yeni tescil edilen veya üretim izinleri alan çeşitlerle bir nefes alabilecektir. Şeker pancarı tohumculuğumuzdaki son gelişmeler akla bir soru getiriyor; Bu gecikme nereden kaynaklanıyor? Çeşitlerin tescilinde kurumlar arası iş birliği öne çıkıyor. Yani yeni ve milli çeşitlerimizin ıslah edilerek çiftçiye sunulması için özel sektör, üniversiteler ve kamunun bir çatı altında toplandığı “Türkiye Tarımsal Araştırma Kurumu”nun acile devreye sokulması gerekmektedir. Tarımsal araştırmalara dayalı performansları ile, adeta ülke tarım ekonomisini şahlandıran Brezilya’nın EMPREPA benzeri böyle bir kurum, değişen ve gelişen Türk tarımının temeli olan tohumculuğumuz için kurtarıcı olacaktır. Türkiye’de salt çeşit yenileme 150 civarındaki kültür bitkilerimizin yazlık-kışlık, ana ürün-ikinci ürün gibi koşullara uygun çeşit geliştirmesinin ötesinde, değişen iklim koşulları, farklılaşan tüketim alışkanlığı gibi hedeflere yöneliktir. Son yıllarda ülkemize yeni giren tropik bitkilerini de hesaba katarsak, ıslahçı sayımızı iki-üç katına çıkartmamız gerekmektedir. Yeni açılan üniversitelerimiz kadrolarını öncelikli araştırma konularının yönlendirilmesi gibi önemli kararlar, adı geçen KURUMUN ana görevleri olmalıdır.








