
“Temel Sorunumuz Suyu Yönetemiyor Olmamızdır!”
Sektör temsilcilerinin bir araya gelerek oluşturduğu Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği (BASUSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Koray Erdoğan, son yıllarda kendini iyice hissettiren kuraklık ve su sıkıntısı hakkında açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Temel sorunumuz suyu yönetemiyor olmamızdır.
Öncelikle havza bazında su bütçesi yapılmalı ve tüm endüstriyel, tarımsal, şehircilik faaliyetleri bu bütçeye göre planlanmalıdır.
Sorunun çözümü için odaklanmamız gereken en önemli noktalardan biri de su arzını artırmak yerine suyun israfının önlenmesi için sistem geliştirilmesi, yatırım yapılmamasıdır” dedi.BASUSAD hakkında kısa bilgiler veren Erdoğan, “Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği (BASUSAD) 2008 yılında basınçlı sulama sistemleri üreticileri ve ithalatçıları tarafından, tarımsal sulamada suyun bilinçli kullanımı ve modern sulama sistemlerinin ülke çapında yaygınlaştırılmasına katkı sağlamak amacıyla kurulmuştur.
Kuruluşundan bu yana sektör paydaşları arasında iletişim ve bilgi akışının sağlanması, tarımsal sulama politikalarının oluşturulmasına katkı sunulması, su kullanıcılarının eğitimi, sektörün gelişimi ve güncel sorunların çözümüne yönelik çalışmalarını sürdürmektedir” açıklamasını yaptı.Tarımsal sulamada ülkemizin durumunu değerlendiren Erdoğan, şu bilgileri paylaştı: “Ülkemizdeki mevcut yapıyı özetlemek gerekirse;
* Türkiye’nin 78 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık olarak 24 milyon hektar alanı ekilebilir tarım arazisidir.
* Ülkemizin ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisi 70 li yıllarda 8,5 milyon hektar olarak belirlenmiş ve bugün resmi istatistiklerde hala bu rakam yer almaktadır. Ancak birçok uzman gelişen sulama teknolojilerini de dikkate alarak ülkemizde ekonomik olarak sulanabilecek arazi büyüklüğünü 11-13 milyon hektar olarak ifade etmektedir. Halen sulanan alan 7,2 milyon hektardır.
* Yıllık su tüketimi ise 57 milyar m3’e ulaşmıştır. Bu miktarın; 44 milyar m3’ü (%77) sulama, 13 milyar m3’ü (%23) içme-kullanma suyu, sanayi suyu ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılmaktadır. Diğer bir deyimle dörtte üçü sulamada kullanılmaktadır.
* DSİ verilerine göre sulamada kullanılan 44 milyar m3 suyun %27’sinin yeraltı suyundan karşılanmakta olduğu görülmektedir. Ancak sayıları yüz bini bulan ruhsatsız kuyular da düşünüldüğünde bu oranın çok daha yüksek olduğu bir gerçektir
* Parsel/tarla içi tarımsal sulama; %69 sulama birlikleri (DSİ’ne bağlı), %21 şahıs sulamaları, %8 sulama kooperatifleri ve %2 belediyeler tarafından yapılmakta ya da yönetilmektedir.
* Suyu rezervuarlardan tarla içine ileten sulama altyapımız %30 kapalı sistemlerden (borulu), %70 açık sistemlerden (toprak ve beton kanallar ve kanaletler) oluşmaktadır. Açık sistemlerde buharlaşma ve fiziksel tahribat ve çeşitli işletme problemleri nedeniyle %40 – %60 arasında değişen su kayıpları yaşanmaktadır.
* Tarla içi sulama sistemlerinde %68 salma sulama (vahşi sulama), %32 basınçlı sulama sistemleri (damla sulama, yağmurlama sulama, pivot sulama, tamburlu sulama sistemleri) kullanılmaktadır.
* Bakanlık verilerine göre içme suyu temin ve dağıtım sistemlerindeki su kayıpları oranı 2023 yılı itibarıyla %33’tür.
* Ve bu tablo içinde gerek tarla içi sulamada gerek suyun rezervuarlardan tarla/parsel başına iletiminde gerekse içme suyu sistemlerindeki kayıpları dikkate aldığımızda en iyimser tahminle yılda 25 milyar m3 suyu (kabaca yıllık tüketimin yarısı) israf ettiğimiz görülmektedir. Bu rakam Konya kapalı havzasının eksikliğini çektiği yıllık su miktarının on katıdır.”Tarımsal sulamada yeni tekniklerin ve teknolojinin yeri ve ülkemizde yeni tekniklerin kullanılma oranı hakkında bilgiler veren Erdoğan, “Bitkisel üretimde toprak yapısı, iklim ve meteorolojik koşullar, ürün özellikleri ve su kaynağı bir bütün olarak değerlendirilmeli ve mümkün olduğunca bir bütün olarak yönetilmelidir.
Günümüz teknolojisi ile gerek uydular gerek çeşitli sensörler ve istasyonlar gibi uzaktan algılama sistemleri kullanılarak bitki gelişimi izlenebilmekte ve toplanan verileri değerlendiren akıllı otomasyon sistemleriyle aynı parselin içindeki farklı bölgelerde dahi farklı sulama, farklı bitki besleme programları insan müdahalesi olmadan uygulanabilmektedir. Aynı teknolojik altyapılarla erken uyarı sistemlerinden de yararlanılabilmektedir.
Ülkemizde sulamada akıllı sistemlerinin kullanımı son yıllarda artmaya başlamış olsa da ülke genelindeki tüm sulama sistemleri dikkate alındığında henüz %3-4’ü geçmediği düşünülmektedir. Sulamada verimliliği en üst düzeye çıkaracak bu sistemlerin kullanımının artması için toplu sulama sistemlerinin desteklenmesi ve su kullanıcıların toplu sulama sistemleri kullanmaya özendirilmesi hatta altyapısı uygun bölgelerde mecbur tutulması ayrıca önem taşımaktadır” diye konuştu.Tarımsal sulamada karşılaşılan başlıca sorunlar ve bunları aşmanın yollarına da değinen Erdoğan, “Temel sorunumuz suyu yönetemiyor olmamızdır. Öncelikle havza bazında su bütçesi yapılmalı ve tüm endüstriyel, tarımsal, şehircilik faaliyetleri bu bütçeye göre planlanmalıdır. Sorunun çözümü için odaklanmamız gereken en önemli noktalardan biri de su arzını artırmak yerine suyun israfının önlenmesi için sistem geliştirilmesi, yatırım yapılmamasıdır. Ülkemizdeki sulama altyapısının %70’inin açık sistemlerden oluştuğu ve bu sistemlerde suyun yarısının kaybedildiği gerçeği ortadayken sağlanacak suyun yarısını israf edeceğimiz yeni barajlar yapmak, yeni kuyular açmak, havzalar arası su transferleri gerçekleştirmek, tarımsal sulama için deniz suyu arıtma sistemlerinin kurulmasına yatırım yapmak ne kadar mantıklıdır? Elbette tüm bu seçenekler de değerlendirilmelidir. Ancak önce havuzdaki çatlarlar onarılmalıdır. Havuz problemlerini hatırlayalım, havuzdaki çatlak ve kaçaklar önlenirse havuza giren su miktarı artırılmadan giren ve çıkan su dengesini sağlanabilir ve havuz devamlı dolu tutulabilir.
Ayrıca suyu vahşice kullandığımız (yönetemediğimiz) tarla içi sulamanın yönetimi yeniden yapılandırılmalıdır. Tarımsal sulamada su muhtelif kaynaklardan tarla (parsel) başına kadar DSİ tarafından getirilmekte ve sulamaya açılan alanlar çok büyük oranda sulama birliklerine devredilmektedir. DSİ genel anlamda su yapılarının inşası ve işletmesinden sorumludur, toprak, sulama ve tarla içi sulama sistemleri konusunda uzmanlığına sahip değildir. Tarla içi sulama konusunda gerek merkezi gerekse yurt çapına yayılmış başkaca bir yapı da olmadığı için tarla içinde toprak ve suyun etkin yönetimi yapılamamaktadır. Bu nedenle Tarım ve Orman Bakanlığı içindeki tarımsal sulamayla ilgili yapılanma gözden geçirilmeli ve tarla içinin yönetimi için toprak-su-bitki ilişkileri konusunda uzmanlardan oluşacak ‘Toprak ve Sulama Yönetimi Genel Müdürlüğü’ kurulmalıdır” şeklinde konuştu.Koray Erdoğan, sektördeki sorunlara yönelik çözümlere hızla katkı sağlayacak diğer uygulamaları şöyle sıraladı:
“ *Merkezi yönetim yatırım bütçesinden sulama yatırımlarına ayrılan pay 2013 yılında %9,2 iken 2025 bütçesinde %6,8’dir. Bu pay en azından 5 yıl süreyle %18-20’ye çıkarılmalıdır.
* Su kullanımı mutlaka hacim bazında ücretlendirilmelidir.
* Yeraltı suyu kullanımı devlet kontrolüne alınmalı, tüm kuyulara sayaç takılmalı ve bitki su ihtiyacından fazla suyun kullanımı engellenmelidir. Ruhsatsız kuyular da bu kapsama alınarak ruhsatlandırılmalı ve sisteme dahil edilmelidir.
* Parsel bazında her türlü tarımsal faaliyet ve sonuçların (sulama, gübreleme, zirai mücadele, destekler, verim vb.) kayıt altına alınacağı dijital izleme ve değerlendirme altyapısı hızla tamamlanmalıdır.”
Kuraklık, susuzluk ve iklim krizi yönüyle tarımda atılması gereken adımlar hakkında ise Erdoğan, “Günümüz koşullarında tarımı tek başına değerlendirmek, planlamak, yönetmek mümkün değildir. İklim değişikliği gerçeği başta olmak üzere çeşitli ekonomik ve sosyal etkilerle artık ‘tarım, sanayi, enerji, çevre, şehircilik’ politikaları birbirleri ile olan etkileşimleri ve uzun vadeli ulusal çıkarlar gözetilerek bir merkezden tasarlanmalı ve merkezi ve yerel idarelere bağlı kurumların güçlü eşgüdümü altında yürütülmelidir.
Bu paradigma değişikliği gerçekleştirilebilirse, sistem kısa vadeli sorunlarına kendi içinde çözüm üretecektir” önerilerinde bulundu.Koray Erdoğan, sektörün gelecek hedefleri ve beklentilerini, “Ülkemiz, basınçlı sulama sistemleri üretimi ve uygulaması konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri arasındadır. Kendi teknolojisini kendisi geliştirebilmekte ve yaklaşık 45 ülkeye ihracat yapmaktadır. Sektörün en büyük beklentisi ülkenin sulama sorunun çözümünde etkin bir rol oynayabilmektir” diye özetledi.