
İneklerde Zorlu Mastitis Vakaları
İneklerin mastitisleri yani meme yangıları süt sığırcılığı çiftliklerini zorlayan sorunların başında gelmektedir.
Bugüne dek sıklıkla görülen mastitis etkenlerinden söz ettim. En çok mastitise yol açan Streptococcus uberis, Streptococcus agalactiae, Escherichia coli, Staphylococcus aureus, aureus olmayan staphylococlardan söz eden yazılar yazdım. Staphylococccus aureus’un sebep olduğu gizli mastitisler ve gangrenli mastitislerden, mycoplasmaların sebep olduğu mastitislerden, Trueperella pyogenesin sebep olduğu yaz mastitisinden, E. coli’nin sebep olduğu öldürücü mastitisten bahseden yazıları kaleme aldım.
Şimdi yukarıdakiler kadar çok karşımıza çıkmasa da karşımıza çıktığında bizi zorlayan, antibiyotiklere dayanıklı, kronikleşmeye eğilimli, sık sık tekrarlayan mastitis etkenlerinden söz edeceğim. Bunlar Proteus, Pseudomonas ve Klebsiella adı verilen bakterilerdir.
Klebsiella pneumoniae, Klebsiella oxytoca gibi bakterilerin, Pseudomonas aeroginosa’nın, Proteus mirabilis ve Proteus vulgaris‘in temel özellikleri tedaviye cevap vermemeleridir.
Bu mikroorganizmalar tedaviye direnç gösterecek şekilde biyofilm oluştururlar. Vücudun direnç sistemine ve antibiyotiklere karşı kendilerini korurlar. Biofilm oluşturma yetenekleri ile hastalık yapma güçleri (virülans) artmıştır. Şiddetli klinik belirtilerle karşımıza çıkan mastitis vakalarında bunlar aklımıza gelmelidir.
Biofilm oluşturma yeteneği nedir?
Bakteriler önce birbirlerine tutunarak sonra da bu koloninin etrafını bir tabaka ile kaplayarak kendilerini korurlar. Böylece meme dokusu epiteline tutunarak uzun süren meme yangılarına yol açarlar. Giderek kronikleşme ve tekrarlama (nüksetme) gibi sorunlar yaratırlar.
Klebsiella, Proteus, Pseudomonas bakterileri memede kalıcı süt azalmasına sebep olurlar. Çevresel (ortamdan kaynaklanan) mastitislere yol açan bu bakteriler “su”yu çok severler. Yağmurlu havalarda, ıslak ve pis ortamlarda daha fazla sorun oluştururlar. Doğumdan sonra lohusa ineklerin direnç sistemlerinin baskılandığı günlerde görülme sıklığı artar.
Klebsiellaların talaş altlık kullanılan çiftliklerde daha çok görüldüğü bildirilmektedir.
Ayrıca gram negatif (-) bakterilerin temel özellikleri olan endotoksin (LPS, lipopolisakkarit) salgılamaları sebebiyle vücudun savunma sisteminde yer alan nötrofiller aşırı derecede etkilenirler. Bu yüzden yangısal reaksiyonlar şiddetlenir.
Görüldüğü gibi; bu üç bakteri son derece tehlikelidir. Tedavi şansının %50 civarında olduğunu bildiren bilim insanları en doğru yöntemin koruyucu hekimlik olabileceğini belirtmektedirler.
Tedavi girişimlerinde antibiyotikler, NSAID (kortizon olmayan yangı gidericiler) kullanılır. Şiddetli vakalarda damardan sıvı tedavisi gerekebilir.
Bunlara rağmen tedavi şansı düşük, kronikleşme eğilimi ise yüksektir. Hatta sürüden mecburi çıkarmaya kadar varan vakalar meydana gelebilir. Tabii ki tedavi de antibiyotik duyarlılık testlerinden yararlanılmalıdır. Özellikle Proteus mirabilis kamçılarıyla dokulara tutunma ve çok hızlı hareket etme yeteneği ile sürüde hızla yayılabilir. Bazı yazarlar tedavi kabul etmeyeceğini ve sürüden çıkarmanın diğer inekleri korumak için en doğru yol olduğunu bildirmektedirler.
Yapılan çalışmalarda Proteus mirabilis üzerinde en etkili antibiyotiğin gentamisin olduğu ortaya konulmuştur. Gentamisin kullanıldığında 12 saatte bir enjeksiyon yapılmalıdır.
Klebsiella pneumoniae enfeksiyonlarında en etkili antibiyotiğin enrofloksasin olduğunu ortaya koyan çalışmalar vardır. Fakat doğrusu, yukarıda söylendiği gibi, öncelikle bakterinin tespiti ve antibiyotik duyarlılık testlerinin yapılmasıdır.
Tedavilerdeki başarısız olma ihtimali göz önüne alınarak koruyucu hekimliğe önem verilmelidir. Özellikle Klebsiella bakterisinin talaş altlıklarda hızla ürediği bilindiğinden inorganik altlıklar kullanılması önerilir. İnorganik altlıkların başında ise “kum” gelmektedir. ABD’de altlıklar için “altın standart” denilen kum altlık kullanılır. Olanaklar içerisinde inorganik altlıklar tercih edilmelidir.
Her zaman tavsiye edildiği gibi “kuru ve temiz” ilkesine uyulmalıdır. Bu bakteriler de pis ve ıslak ortamları severler, hızla ürerler ve yayılırlar.
Kuru sağım (susuz sağım) tercih edilmeli, sudan, kalabalık barınaklardan uzak durulmalıdır.
İnekler iyi havalandırılmış barınaklarda barındırılmalı, yattıklarında arka ayakların memeleri kirletmeyecek şekilde yatmaları için uygun yatak genişliği sağlanmalıdır.
Bu bakterilerin aşıları henüz yoktur. Ancak gram negatif bakteriler oldukları için E. coli için hazırlanmış, özellikle J5 antijeni ile üretilmiş aşıların mastitisin şiddetini ve görülme sıklığını azaltıcı etkisi olduğu ortaya konulmuştur.
ABD’de genel bir bilgi vardır. Mastitis tedavisi olmayan fakat koruyucu hekimliğe önem verildiğinde sorun çıkarmayacak bir hastalık olarak tanımlanmıştır.