Köşe Yazısı

YANIKARA

Sığırların, bazen de koyun ve keçilerin, öldürücü hastalıklarından biri olan yanıkara ile ilgili yazılar yazmıştım. Fakat üst üste gelen sorular olunca tekrar ele almak gereğini duydum.

Yanıkara hastalığı ülkemizin bazı bölgelerinde odaklanmış haldedir. Mera hayvancılığı yapılan bölgelerde yaz mevsiminin başlarında görülür. Bölgelere göre yanıkara, kara yanık olarak adlandırılan bu hastalığın etkeni Clostridium chauvoei‘dir. Yabancı literatürde black leg (karabacak hastalığı) olarak adlandırılır.

Yanıkara etkeni toprakta bulunur. Topraktan, içme sularından sindirim yoluyla, bazen de yaraların enfekte olmasıyla bulaşır. Hayvandan hayvana doğrudan bulaşmaz. Etken Clostridium chauvoei toprakta sporlanmıș halde bulunur. Sporlar çevre koşullarına göre 10-20 yıl kadar yaşar.

Vücuda girdiğinde kan yoluyla kaslara giden Clostridium chauvoei toksin salgılar. Kas yıkımlanmasına sebep olur. Clostridium chauvoei anaerobik, gram pozitif bir mikroorganizma olup büyük kas kütlelerini hedef alır. Arka bacak, sırt, bel, boyun kaslarında kaburga üzerinde bulunan kaslarda glikojeni parçaladığı için gaz oluşur. Elle muayene edildiğinde deri altında biriken gazlar çıtırtı (crepitus) sesi çıkarır. Yaklaşıldığında lezyonlu bölgeden bozulmuş tereyağı kokusu alınır. Deri altındaki çıtırtı sesi hastalığa özel semptomlardan biridir.

Etken bacak kaslarına yerleştiğinde topallık gözlenir. Başlangıçta yüksek ateş vardır. Ancak ileri vakalarda ateş normale düşmüş olabilir. İştahsızlık, halsizlik, durgunluk, diş gıcırdatma gibi belirtiler göze çarpar. Bu arada toksinler kana karışır. Kan yoluyla tüm vücuda yayılan toksinler toksemiye yol açar. Bu sebeple ani ölümlerle karşılaşabiliriz. Yanıkara hastalığında ölüm oranı çok yüksektir. Genel bilgi ölüm oranının %98 olduğu yönündedir. Klinik belirtileri takiben 1- 2 gün içinde hayvan ölür.

İnsanlara bulaşmaz, zoonotik değildir.

İhbarı mecburi hastalıklar listesindedir.

Teşhis edilen hayvanların kesilmesi yasaktır. Gövdenin yakılarak imhası gerekir. Clostridium chauvoei toprakta yaşayan ve sporlanarak uzun süre kalan bir etken olduğu için ölen hayvanların gömülmesi tehlikeli ve sakıncalıdır. Kan ile kirlenen yerlerin klorlu dezenfektanlarla dezenfekte edilmesi şarttır.

Hastalığın kuluçka dönemi (inkübasyon süresi) 1-5 gündür. Mikroorganizma alındıktan 1- 5 gün sonra klinik belirtiler ortaya çıkar.

Yanıkara genç danalarda daha çok görülür. Bazı yazarlara göre 10 aylık-2 yaş arasındakiler, bazı yazarlara göre ise 6 aylık ve 2,5 yaş arasındakiler yanıkara hastalığı bakımından tehlike altındadır. Sonuç olarak; daha önce yanıkara hastalığı çıkmış bölgelerde mera hayvancılığı yapılıyorsa danaların kesinlikle aşılanmaları ve hatırlatma dozlarıyla birlikte aşılama tamamlandıktan sonra meraya salınmaları gerektiği bilinmelidir.

Hastalık ölümcüldür. Tek koruma yolu aşılamadır.

Yanıkara hastalığı dışında Clostridium septicum ve Clostridium sordellii tarafından oluşturulan malignant ödem hastalığı da aynı belirtilerle ortaya çıkar. Kesin teşhis ancak laboratuvar tahlilleri ile konulabilir. Fakat multivalan (çoklu)clostridium aşılarında zaten adı geçen etkenler birlikte kullanıldığından, pratikte aşıların düzenli ve rapelli yapılması gerekli korumayı sağlayacaktır.

Tedavi

Yanıkara hastalığında tedavi, belki erken safhada, başarı sağlayabilir. Genel olarak belirtiler kendini gösterdikten sonra yanıkara hastalığının tedavisi olmadığına kanaat edilir. Yine de tedavi şansını denemek isteyenler için penisilinli antibiyotiklerin kullanılması önerilir.

Penisilinli antibiyotiklerin yanı sıra kortizon olmayan yangın giderici ilaçların (NSAID) kullanılması yarar sağlayabilir.

Etken Clostridium chauvoei anaerobik bir bakteri olduğundan yani oksijeni sevmediğinden lezyonlu bölgelere oksijenli su (hidrojen peroksit) verilmesi ya da oksijenli su ile yapılacak olan pansumanlar belki yarar sağlayabilir.

Özet olarak; tek çare sistemli aşılama yapılması ve ihmal edilmeden aşılamanın sürdürülmesidir.

Tahir S. Yavuz
Tahir S. Yavuz 1957 yılında Bursa’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gemlik’te tamamlayan Yavuz, lise öğrenimini Bursa Erkek Lisesi’nde 1974 yılında tamamladı ve aynı yıl İstanbul Veteriner Fakültesi’nde öğrenimine başladı. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldu. 1983 yılı Nisan ayına kadar Bursa Hayvan Hastanesi’nde Veteriner Hekimlik, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde asistanlık yaptı. 1983-1988 yılları arasında Pınar Et’in kuruluş ve işletmesinde görev aldı. Pınar Et’te çalıştığı yıllarda tanıştığı meslektaşlarıyla 1988 yılında Ege Vet’i kurdu. 1988-1998 yılları arasında Amerikan Yemlik Tahıl Konseyi’ne danışmanlık hizmetleri verdi. Ege Vet Genel Müdürü olarak görev yaptı. Ata Fen ve Sürü Yönetimi şirketlerinin kuruluşunda yer alan Yavuz, mesleği ile ilgili olarak çok sayıda makalelerini 2009 yılında “Meslekte 30 yıl” ve 2014 yılında “Meslekte 35 yıl” kitaplarında topladı ve yayınladı. Daha sonra 12 adet kitabı yayınlandı. Mesleğiyle ilgili gazetelerde, dergilerde, internette köşe yazıları halen yayınlanmakta ve çeşitli TV programlarında bilgilerini paylaşmaktadır. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok mesleki örgüte üye olan Yavuz, bir dönem İzmir Ticaret Odası Meclis Üyeliği yapmıştır. SETBİR Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürütmektedir. Yavuz, VİSAD, İZSİAD, İzmir Tarım Grubu ve TAGYAD üyeliklerini de sürdürmektedir. Yavuz, Veteriner Hekim Dr. Nuran Yavuz ile evlidir.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir