Köşe Yazısı

Kıskanç Almanya’da Neler Oluyor?

Uzun süredir Almanların bizi kıskandığını iddia edenler var. Ekonomi ve yaşam standartlarının yanı refah payı ve satın alma gücü gibi matematiksel konularda böyle bir şey olması yeni bir matematik icat edilmediği sürece, maalesef, ilmen imkânsız. Ama bir istisna var. Almanların maliyetler içinde 100 birime sattığı otomobili biz burada hiçbir masraf yapmadan üzerine 100 birim özel vergi koyarak 200 birime satınca sanırım Alman idareciler bizimkileri kıskanıyordur. Şimdi buna bir yenisi daha ekleniyor.

Son günlerde Alman çiftçisinin gübreli eylemleri konuşuluyor. Size olayların sebebini detayları ile anlatmayacağım. İnternete bakarsanız zaten her şey görülüyor. 20 yıldır teknik düzeyde AB tarımını ve son birkaç aydır Almanya’daki olayları takip eden biri olarak sizlerle dikkatimi çeken bazı hususları paylaşmak istiyorum.

Öncelikle Almanya’da yaşananlar aslında bir bardak suda fırtına koparmaya benzetilebilecek kadar küçük bir durum. Çünkü olayın muhatapları olan tarım kesimi işçiler dahil nüfusun %3 civarını oluşturan yaklaşık 250 bin tarım işletmesinde çalışanlardan oluşuyor.  Üstelik olaylara gerekçe olarak gösterilen düzenlemelerin maddi tutar da 1 milyar Avro gibi devede kulak sayılacak kadar az. (Aslında bizim tarımsal destekleme bütçemizin tamamının 2,7 milyar Avro olduğu düşünülürse çok da küçümsememek lazım.)

Dev Almanya’da bu kadar minimal bir durum bir anda ülkedeki birçok kesimden ciddi destekler almaya başlayınca işin şekli değişti. Devletin çiftçiler aleyhine aldığı kararlardan vazgeçtiğini haftalar önce beyan etmesine rağmen, çiftçiler durmuyorlar. Aralarında tarımdan sorumlu Türk asıllı bakan da olmak üzere devlet yetkilileri ise, çiftçileri en ağır dille uyarıyorlar. Hatta çiftçileri Nazi dönemindeki faşistlere benzetecek kadar ileri gidiyorlar. Çiftçiler, bir devrim başlattıklarını ve durmayacaklarını söylüyorlar. Çünkü devletin sonradan vazgeçtiği bu kararları alarak gerçek yüzünü gösterdiğini bu nedenle mutlaka değişim gerektiğinde ısrar ediyorlar. Önümüzdeki günlerde Alman Hükümetinin paçalarını tutuşturmaya başlayan olayların yeni yansımalarını görmeye başlayacağız. Bu olayların kendi çapında başarıya ulaşması durumunda diğer Avrupa ülkeleri ve dünyadaki tepkileri ne olur, bilinmez.

Ama böyle bir durum karşısında bizde ne olacağını üç aşağı beş yukarı kestirebilmek mümkün. Ne zaman Avrupalı çiftçi eylem yapsa, “çiftçiye bak, nasıl hakkını arıyor” denir ve bizim çiftçimizin de aynı şeyi yapması beklenir. Ama tarihsel gidişata bakarsak, böyle bir şey pek olası değil. Neredeyse bin yıldır bu topraklarda çiftçi emeği ve yeri geldiğinde canıyla milleti hem doyuran hem de koruyan olmuş. Bu nedenle Büyük Önder bu fedakâr ve cefakâr insanlara, “milletin efendisi” demiş. Sonsuz vefa ile devletine bağlı çiftçimiz en değerli varlığı evladını bile şehit vermekten çekinmezken, “zarar ediyorum” diye bırakın isyanı, itiraz bile etmez. Borç gırtlağı aşınca, çifti çubuğu satar, göçer gider. Sabretmeye eder.

Peki, bir gün çiftçimiz, fikir değiştirirse ne olur? Hele bir de üretimden gelen gerçek gücünün farkına varırsa bilmiyorum kim zararlı çıkar?

Almanya’da tarımın ekonomi içindeki payı ülkemizden çok daha değerlidir. Dünya tarım ürünleri ihracatında üçüncü sırada yer almaktadır. Almanya son senelerde yaşanan krizlerden sonra yeşil tarıma ve yenilenebilir enerjiye ciddi girişimlerde bulunmaktadır. Tarımda meydana gelebilecek dalgalanmaların sonuçları Alman ekonomisini ciddi etkileyecektir. Çiftçiler tarafından yuhalanan tarım bakanının işi zor görülüyor. Muhtemelen bugünlerde asli kökeninin olduğu ülkenin bakanını kıskanıyordur.

Dr. Erhan Ekmen
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde Su Ürünleri Bölümü’nde lisans ve Tarım Ekonomisi Bölümü’nde yüksek lisans ve doktora eğitimlerini tamamladı. Ayrıca Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde Ekonomi lisans eğitimi aldı. Bunlara ilaveten mesleki alanda çok sayıda sertifikalı eğitime katıldı. Meslek hayatında 34 yılını tamamladı. TBMM’de 5 yıl Milletvekili Danışmanlığı ve THK’da Genel Başkan Danışmanlığı görevlerinde bulundu. Halen 28 yıldır görev yaptığı Tarım Bakanlığı’nda mühendis olarak çalışmaktadır. Bakanlıkta daha çok dış ilişkiler, Avrupa Birliği ve projeler ile ilgili işlerde ve tarımsal istatistik alanında çalıştı. AB’ye uyum çalışmaları kapsamında iki ayrı Fasılda (Malların Serbest Dolaşımı ve Balıkçılık Fasıllarında)Türkiye Müzakere Heyetinde yer aldı ve Brüksel’deki çalışmalara katıldı. AB ile ilgili birçok Alt Çalışma Grubu’nda başkan ya da üye olarak görev aldı. AB projelerinin hazırlanması, yürütülmesi ve değerlendirmesi ile ilgili çalışmalar yaptı. Bu kapsamda 1 yıl boyunca MFİB’de değerlendirme uzman olarak çalıştı. Ülkemizde tarım alanında bugüne kadar yapılan toplam 175 TAIEX eğitim faaliyetinin 15 tanesini gerçekleştirdi. Yine ülkemizde tarım alanında yapılan toplam 21 AB Projesinin 2 tanesini hazırlayarak ülkemize 2,6 milyon avroluk hibe destek kazandırdı. Bu faaliyetler ilaveten yine mili bütçeli projeleri hazırladı. Doktora konusu olan “Üretici Örgütlenmesi” konusunda sahada rekabet gücü, değer zinciri alanlarında çalışmalarda bulundu. Çeşitli seminerlerde ve uluslararası konferanslarda mesleki konularda eğitimler vermekte ve sunumlar yapmaktadır. Tarım medyasında hem köşe yazarı hem de programcı olarak görev yapmaktadır. Halen tarım ile ilgili 1 gazete, 6 dergi ve 4 web sitesinde de köşe yazarlığı yapmaktadır. Bugüne kadar yayımlanmış 1 kitabı ve ağırlıkla kooperatifçilik konularda 1.000’den fazla makalesi bulunmaktadır. Ayrıca 3 ayrı TV kanalında periyodik televizyon programları hazırlamakta ve sunmaktadır. Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği’nde ve Türkiye Ziraatçılar Derneği’nde Başkan Yardımcılığı görevini sürdürmektedir. Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Yönetim Kurulu Yedek Üyesidir. Tarım ve Gıda Etiği Derneği ve Afrika Yatırımcılar Konseyi üyesidir. Birkaç kooperatifin kurucusu ya da ortağıdır.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir