Köşe Yazısı

İneğin Yavru Zarları

İneklerdeki yavru zarları (placenta) diğer canlılardan farklıdır. Rahimdeki yavru ile anne arasındaki ilişkiyi sağlayan 75-125 adet kadar placentome vardır. Cotyledon ve Caruncula adı verilen birbirine tutunmuş kısımlar doğumdan sonra bulunduğu su keseleri (Amnions ve Allantois) doğım esnasında boşalır. Yavru zarları doğumu takiben 2-12 saat içinde atılmış olur.

Bazı “normal dışı” hallerde yavru zarları atılamaz, ucu dışarıda görünür. Büyük bir kısım rahim (uterus) içerisinde caruncula adı verilen çıkıntılara yapışık olarak kalmıştır. Yavru zarlarının rahim içerisinde alıkonulmasına veteriner hekimlikte retensiyo sekundinarum, yetiştiriciler arasında, yörelere göre, “sonun atılmaması”, “eşin düşmemesi”, “eteğin düşmemesi” gibi isimler verilmektedir.

Sonun atılamamasına yol açan “normal dışı” haller; güç doğum, ikizlik, anormal yavru, aşırı şişmanlık (obez inek), sezaryen operasyonu olarak listelenebilir. Stres, aşırı zayıflık, vitamin A, selenyum, iyot, vitamin E yetmezlikleri, brusellosis, leptospirosis, IBR, BVD gibi hastalıklar da sonun atılamamasına yol açan diğer “normal dışı” hallerdir.

Yıllardan beri, eski alışkanlıkla, rahim içinde kalan kısım elle müdahale edilerek alınır. ABD’de kesinlikle yavru zarlarının “elle alınması” söz konusu değildir. Resmen olmasa bile tıbbi olarak “elle kurtarma” adeta yasaktır.

ABD’de yapılan karşılaştırmalı çalışmalardan sonra rahim içerisine (intrauterine) herhangi bir ilaç konulması, bolus atılması da artık terkedilmiş bir yöntemdir.

Bu konuda literatür bilgileri aşağıdaki öğütlerle doludur.

Elle kurtarma akılcı değildir. Sakın elle almayın.

Rahim içine herhangi bir şey koymayın.

Yıllar önce veteriner fakültesi (college) öğretilerinin aksine sakın elle müdahale etmeyin.

Kesinlikle (asla) plasentayı elle almayın.

Lokal (intrauterine) uygulamaların yarar sağlamadığı ortaya konulmuştur.

Elle kurtarma zararlıdır. Elle kurtarmanın süt veriminde ve döl tutmada hiçbir yarar sağlamadığı, aksine rahimi zedelediği ortaya konulmuştur.

Elle kurtarma yararlı olmadığı gibi potansiyel dezavantajlar getirmektedir.

Elle kurtarmanın yararı ile ilgili hiçbir bulgu yoktur. Elle kurtarma rahim enfeksiyonlarının (metritis) daha sıklıkla ve daha şiddetli bir şekilde ortaya çıkmasına yol açmaktadır.

Elle kurtarma metritis ile birlikte mastitis ve ketosise de yatkınlık oluşturmaktadır.

Elle kurtarma ineğin tekrar gebe kalmasını, rahimin eski halini almasını (envolüsyonu) geciktirir.

Yavru zarlarının elle temizlenmesi ineğin tekrar kızgınlık döngüsüne başlamasını geciktirmektedir.

Elle müdahale rahim yangısı ve kısırlığın sebepleri arasında yer alır.

Elle müdahale sürüdeki boş günlerin sayısını ve buzağılama aralığını yükseltir.

Evet, bu konudaki literatür bilgileri böyle. Yavru zarlarının elle kurtarılması ile ilgili çalışmalar yapan ve makaleler yazan bilim insanları bu şekilde ifadeler kullanıyorlar.

Diğer yandan uterus içine (rahime) antibiyotik verilmesinin, antibiyotikli boluslar atılmasının yararlı olmadığı ve hatta metritis görülme ihtimalini arttırdığı konusunda bilgiler veriyorlar.

Elle alınma sonucunda nekropside rahim içi kanama (hemoraji) ve kan oturmaları (hematomlar) saptandığı ile ilgili raporlar var.

Bu durumda bilim insanlarının önerisi kendi haline bırakma ve durumu izleme yönündedir. Elle alınmayan, kendi haline bırakılan yavru zarları 2-11 gün içerisinde yavaş yavaş temizlenecektir. Gözlem önerisi ise şu şekildedir. İştahı gözleyin, ineğin, gerekirse, vücut sıcaklığını ölçün. Ateşi varsa ve iştahsız ise antibiyotik yapın. Antibiyotik kullanımı sadece sistemik (kas içi İ.M), kesinlikle rahim içi değil. Ateşi yükselmeyen, yemini tüketen ineklere ise antibiyotik uygulaması önerilmiyor.

Başka öneriler de var. Örneğin; oksitosin ya da Prostaglandin F2 Alfa uygulaması gibi, fakat bu uygulamaların içeride kalan yavru zarlarını temizlemesi ile ilgili garantili bir sonuç yok. Yani ineğin sonu (eşi) düşebilir ya da düşmeyebilir.

Yine her şey koruyucu hekimlik ve sürü yönetimi uygulamalarına dayanıyor.

Doğum sonrası oluşabilecek sorunlar arasında retensiyo sekundinarum (yavru zarlarının alıkonulması) başlıca sorunlardan biri olması düşük kalsiyum seviyesine, enerji yetmezliğine ve izmineral eksikliklerine bağlı olabilir. Bütün bu sorunlar kuru dönemde yapılan besleme hatalarıyla ilgilidir.

Stresin giderilmesi en önemli koruyucu hekimlik hizmetidir. Stresli hayvanların kan tahlillerinde selenyum, C vitamini, A vitamini ve çinko seviyelerinin düşük çıktığı bilinmektedir. Doğum öncesi günler, ineğin doğum yaptığı gün ve doğumu takip eden günler inekler için en stresli günlerdir. Yem katkıları ile inekler mutlaka desteklenmelidir.

Koruyucu hekimlik ineklerde sonun atılamaması riskini oluşturan sebeplere karşı önlem alınması ile olur.

Sebeplerden biri güç doğum olduğuna göre; özellikle düvelerde kolay doğum özelliği olan boğa spermalarının kullanılması tavsiye edilir.

Hastalıklar sebepler arasındadır. Özellikle brusellosis, leptospirosis, IBR, BVD gibi bakteriyel ve viral hastalıkların aşıları vardır. Sistemli bir şekilde, aksatılmadan, ihmal edilmeden aşılamalar yapılmalıdır.

İneklerin doğumdan önceki günlerde şişmanlatılmaması, sıcak stresinin önlenmesi alınacak olan tedbirlerin başında gelmektedir.

Ayrıca; her zaman üzerinde durduğumuz sürü yönetiminin 4 temel ilkesi bu konuda da geçerlidir. Kuru-temiz, iyi kayıt, iyi gözlem.

Tahir S. Yavuz
Tahir S. Yavuz 1957 yılında Bursa’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gemlik’te tamamlayan Yavuz, lise öğrenimini Bursa Erkek Lisesi’nde 1974 yılında tamamladı ve aynı yıl İstanbul Veteriner Fakültesi’nde öğrenimine başladı. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldu. 1983 yılı Nisan ayına kadar Bursa Hayvan Hastanesi’nde Veteriner Hekimlik, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde asistanlık yaptı. 1983-1988 yılları arasında Pınar Et’in kuruluş ve işletmesinde görev aldı. Pınar Et’te çalıştığı yıllarda tanıştığı meslektaşlarıyla 1988 yılında Ege Vet’i kurdu. 1988-1998 yılları arasında Amerikan Yemlik Tahıl Konseyi’ne danışmanlık hizmetleri verdi. Ege Vet Genel Müdürü olarak görev yaptı. Ata Fen ve Sürü Yönetimi şirketlerinin kuruluşunda yer alan Yavuz, mesleği ile ilgili olarak çok sayıda makalelerini 2009 yılında “Meslekte 30 yıl” ve 2014 yılında “Meslekte 35 yıl” kitaplarında topladı ve yayınladı. Daha sonra 12 adet kitabı yayınlandı. Mesleğiyle ilgili gazetelerde, dergilerde, internette köşe yazıları halen yayınlanmakta ve çeşitli TV programlarında bilgilerini paylaşmaktadır. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok mesleki örgüte üye olan Yavuz, bir dönem İzmir Ticaret Odası Meclis Üyeliği yapmıştır. SETBİR Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürütmektedir. Yavuz, VİSAD, İZSİAD, İzmir Tarım Grubu ve TAGYAD üyeliklerini de sürdürmektedir. Yavuz, Veteriner Hekim Dr. Nuran Yavuz ile evlidir.

    İlgili başlıklar

    Köşe Yazısı

    Tarımda 5P!

    Türk Tarımını konuşurken, yazarken ve değerlendirirken bazı kavramlardan yararlanılmaktadır. Pazarlama, gelir dağılımı, sosyal güvenlik, destekler, ...

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir