özelleştirME!
Sayın Mustafa Kaymakçı Hocam, “Özelleştirmeye Direnmek ve Bir Çağrı…” başlıklı yazısında Ankara’nın Nallıhan İlçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali maden sahasının özelleştirme kararına karşı çıkan maden işçilerinin haklı eylemini hatırlattıktan sonra özelleştirme politikaları ve toplumsal sonuçları hakkında kısa bir bilgi vermiş, yazısını da, “özelleştirmeye direnenlere bin selam” diyerek bitirmişti.
Kaynak kullanımında etkinliği sağlamak ve verimliliği artırmak, devleti asli fonksiyonlarına döndürmek ve devlete gelir sağlamak için yapıldığı iddia edilen özelleştirmenin tarımsal sonuçlarını merak ettim ve sonuçları sizinle paylaşmak istedim. Bu kapsamda Sayın Ali Ekber Yıldırım’ın 2000 yılında kaleme aldığı, 2009 yılında tekrar yayınladığı “Tarımda Özelleştirme ve TEKEL’in Sonu…” başlıklı yazısına ve yazısında kaynak olarak kullandığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü’nün yaptırdığı “Türkiye’de Özelleştirme Uygulamalarının Tarım Kesimine Etkilerinin Değerlendirilmesi” başlıklı araştırma raporuna ulaştım. Hazırlanan özelleştirme planında tarım işletmelerinin özelleştirme amacı, “… tarım işletmelerinin talepteki değişmelere uyum sağlamaları, yeterli sermayeye sahip olmaları, mali yapılarının düzeltilmesi ve özellikle uluslararası piyasa için rekabet güçlerinin artırılması” olarak belirtilmiş…
Sayın Ali Ekber Yıldırım da tarımsal işletmelerin özelleştirilmesi ile ilgili raporu kısaca şu şekilde özetlemiş:
“… İşletmeler çoğunlukla kuruluş amaçları ve işlevleri dikkate alınmadan, yapılan ihalelerde en yüksek teklifi veren firmalara devredilmiştir. Bu bakımdan birçok işletme faaliyet alanından çekilmiş, üretim ve istihdamda önemli oranlarda azalma olmuş, verimlilik ve kârlılık özellikle orman ürünleri ve et kombinalarında istenilen düzeye çıkarılamamıştır.
Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu’na bağlı iken özelleştirilen 32 süt ve süt mamulleri işletmesinden sadece 13’ü üretim faaliyetini sürdürmektedir. Söz konusu işletmelerin özelleştirmeden sonraki dönemde istihdamda yüzde 59,94 ve işlenen çiğ süt miktarında ise yüzde 18,95 oranında bir azalma olmuştur.
Yem Sanayii Türk AŞ (Yemsan)’a bağlı 24 yem fabrikasının özelleştirme sonrası dönemde kurulu kapasitelerinin yüzde 38,6 oranında arttığı görülürken, bu artışın karma yem üretimlerine yansımadığı aksine özelleştirme öncesi döneme göre yüzde 2,1 oranında azaldığı tespit edilmiştir. Özelleştirilen 24 yem fabrikasından 6’sının üretim faaliyeti durdurulmuştur. Yem fabrikalarında özelleştirme sonrası dönemde istihdam hacminde yüzde 62,9 oranında azalma olmuştur.
Günümüze kadar 12 kombinası özelleştirilen Et ve Balık Kurumu’nda özelleştirme sonrası istihdam hacmi yüzde 56.90, üretim miktarında ise yüzde 5,06 azalma olmuştur. Kombinalardan birisi faaliyetini durdururken, özelleştirilen kombinaların kapasite kullanım oranları yüzde 9-11 arasındadır.
Orman Ürünleri Sanayi Kurumu-ORÜS’ün 19 orman ürünleri işletmesi ve 1 emprenyeleme tesisi özel kişi ve kuruluşlara devredilmiş ve bu işletmelerden 4’ü faaliyetini durdurmuş ve bu işletmelerin özelleştirme sonrası dönemde istihdamda yüzde 61,24 ve üretimde yüzde 45,15 azalma olmuştur. …
Tarımsal alandaki özelleştirmenin sonuçları ortada. …”
Görüldüğü üzere özelleştirme yalnızca madencilerimizin sorunu değildir, hepimizin sorunudur. Sayın Mustafa Kaymakçı Hocam, “Türkiye’de Umudu Nasıl Yeşertebiliriz?” başlıklı yazısında, “Umutsuzluğu umut ederek kırabiliriz… Umut etmek eylemle olur…” diyor, “… her türlü teslimiyetçiliğe ve umutsuzluğa karşı tavır gösterelim… Her türlü özelleştirmeye karşı tepki gösterelim ve kamuculuğu savunalım…” diyor… Bir sorun, çözüm üretilmediği takdirde, birçok sorunu da beraberinde getirir. Bugün yaşadığımız sorunların nedeni de budur. Sorunlar malum, çözüm Sayın Hocam’da…