Yumurta Manipülasyonunun Bedeli
Bir çok tarım ürününde olduğu gibi geçenlerde yumurta da çeşitli zeka dışı olaylar yaşandı. Yumurtadaki fiyat artışına odaklanan boyalı basın yumurta piyasalarındaki gelişmelerin perde arkası ile ilgili spekülatif haber peşinde koşup yine yanlış yerlere yöneldi. Hatta suç, sorunlara neden olanlardan saptırılıp yazlıklardan okula dönen çocukların üstüne bile yıkıldı. Ama bu çarpıtmanın maddi boyutlarının ötesinde ciddi bedellerinin olduğu kimsenin umurunda değil.
Yumurta insan beslenmesinde ama özellikle de çocukların beslenmesinde ihmal edilmemesi gereken çok önemli besin maddesi. Bize okulda öğretildiği kadarıyla anne sütünden sonra insanın ihtiyacı olan tüm besin ögelerini bulunduran tek besin kaynağıdır. Özellikle de et fiyatları çok yüksek iken protein ihtiyacı açığını acil kapatmak acısından çok değerli bir ürün.
Üretimi ya da fiyatı her ne olursa olsun, sanki ulusal bir beka meselesi gibi ülkede her bir çocuğun yumurtaya yeterince ulaşabilmesi o çocuğun bedenen ama özellikle de zihnen, beyin gelişimi için çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki çocuklarımız kısa süre sonranın bu ülkenin geleceğidir.
Bu nedenle meseleye gıda enflasyonu, fiyat manipülasyonu, sezonluk durum gibi basit çerçevenin çok ötesinde bakmamız gerekiyor.
Sorun, ülkemizdeki bütün vatandaşlarımızın dengeli ve yeterli gıdaya ulaşabilmeleridir. Burada yaşanan bir aksaklığın ya da eksikliğin hiçbir mazereti olamaz. Kabul edilemez. Her ne olursa olsun önceden koşarak geldiği belli olan böyle bir durum karşısında zamanında tedbir alınmadıysa bu büyük bir suçtur.
Ülkemiz sahip olduğu doğal kaynaklar ile kadım tarım kültürüyle ve yüzlerce yıldır evladını bile ülkeye feda etmekten çekinmeyen cefakâr Türk Çiftçisi ile dünyada kendini besleyebilmenin ötesinde, yeryüzündeki açlıkla mücadele de lider olabilecek bir potansiyele sahip bir ülkedir. Ama bugün maalesef sizin de gündeme getirdiğiniz üzere hemen hemen her türlü tarım ürününde ve gıda da ciddi bir fiyat sorunu var. Hatta bu konuda bu potansiyelimize rağmen dünya şampiyonuyuz.
Dünya da yumurta üretiminde ilk 10 arasındayız. Bu kadar önemli bir üretim potansiyeli ile de ihracatta ilk 3 ülke arasında yer alıyoruz. Neredeyse üretimimizin % 15’ini ihracat ediyoruz. Buna rağmen kişi başı tüketim ise maalesef son 25 yıldır neredeyse hiç artamamış. Halbuki 80’li yıllardan sonraki yapılanma ve atılımlar ile kanatlı sektörü düşük geliri vatandaşın bile ulaşabileceği bir düzeye ulaşarak Türk mutfağında önemli bir pay almaya başlamıştı.
Bugün gelinen noktada ciddi problem olduğu ve vatandaşın artık kanatlı ürünü ve yumurtaya ulaşımda zorluk çektiğini görüyoruz. Sorunun nedenine ilişkin sebep-sonuç ilişkisine baktığımız zaman aşağıda sıralanan başlıkları görüyoruz.
- Bu duruma üretimde girdilerin ağırlıklı olarak ithalata bağlı olması, döviz kurlarındaki ve dünya piyasalarındaki yukarı hareketlilik nedeniyle sektörün daha ilk aşamasında kan kaybı yaşanması. Dolayısıyla bu yükün altından kimse kalkamadığı için sektöre yeni girişin olmaması. Yani canlı hayvan, civciv sayısının azalması,
- Ülkemizde üretilebilen yem hammaddesinin hasat dönemlerde enflasyon artacağı endişesiyle üretici fiyatlarına getirilen ağır baskı nedeniyle yurt içi fiyatlardaki ve üretimdeki dalgalanma olması,
- Üretici ile sözleşme yapan firmaların giderek ağırlaşan piyasa şartlarının yarattığı zorluklarını sözleşmenin zayıf tarafı olan üreticiye yıkmaları nedeniyle küçük üreticinin üretimden çekilmesi. Uzun süredir devam eden bu durum nedeniyle oluşan dengesiz tekelleşmeler sonucu piyasayı ele geçiren dev şirketlerin kar marjından fedakarlık yapmaya yanaşmamaları,
- Aracı firmaların ve perakende zincirinin ürünün fiyatı her ne olursa olsun, olağan olarak enflasyon farkını ve kar marjlarının eksiksiz olarak fiyatlara yansıtmaları. Örneğin en son %30’luk zam rafta ama üreticinin cebine giren fiyatta hiçbir değişiklik yok. En kabaca basit parite hesabıyla 200 gram yem fiyatı 3,5- 4 TL, üreticiden çıkış fiyatı 3- 3,5 TL. Yani kümeste zararına üretim devam ederken raflarda yumurta 8 TL’ye kadar ulaştı.
- Bu arada bir de dünyada yeniden hortlayan kuş gribi meselesi var. Bizim bilinçli ve etkili bir mücadele ve müdahale konusunda deneyimli Bakanlık taşra teşkilatı ekipleri sayesinde bu risk yakın kontrol ve takip altında olmasına rağmen özellikle fırsatçılar açısından değerlendirilen psikolojik etki/baskıların yansıması.
bütün bu sebepler sonucunda üretimdeki artışa rağmen yumurta fiyatı artışı engellenemiyor.
Sonucun neden olduğu asıl sorun ise artan fiyatlar karşısında; alım gücü her geçen eriyen dar gelirlinin yeterli ve dengeli beslenmek için gereken gıdaya ulaşamaması.
Peki, ne yapmak lazım?
İşte bu gelinen noktada yapılması gereken bellidir. Fiyatlar alım gücüne göre makul seviyelere geri çekilmelidir. Bunun yolu ise hem kanatlı ve yumurta üreticisinin, hem de ona yem üreten bitkisel ürün üreticisinin “her ne pahasına olursa olsun korunması, desteklenmesi” gerekmektedir.
Bugünkü şartlarda bunun olmadığını, desteklemelerin ve üretim planlarının buna hizmet etmediği gelinen sonuç itibariyle açıkça görülmektedir.
Bu durumda devletten yardım ummak sorunları çözmeyecektir.
Gerçek çözüm üreticilerin ABD’de, Avrupa Birliğinde, Kanada’da, Kore’de, Japonya’da ya da Avustralya da olduğu gibi kendi kendilerine örgütlenip piyasayı kontrol edebilecek güce gelmelerindedir.
Yani ya üretici bilinçlenip kendisini, dolayısıyla tüketiciyi de kurtaracaktır.
Ya da bizler hep aynı şeyleri tartışmaya devam ederiz.
Ama bunlardan daha da önemlisi geçen süre içinde maalesef başta da dediğim gibi önemli bir beka sorununu daha da büyütmeye devam ederiz.