Köşe Yazısı

Mezbahada Atılan Sığır Karaciğerleri

Mezbahada çeşitli sebeplerden atılan (imha edilen) sığır karaciğerleri, önemli bir ekonomik kayıptır. Hayvan sahipleri yönünden bu atıklar pek önemsenmez.  Çünkü zaten tartıda hesaba katılmayan ciğerlerin atılıp atılmaması sığırı kestirenler için önemsizdir. Halbuki karaciğeri atılacak derecede sorunlu olan hayvanlar canlıyken de sağlık problemleri yaşamakta ve kayıplar söz konusu olmaktadır.

Karaciğer vücutta çok önemli fonksiyonlar gören bir organdır. Karaciğerdeki hasarlar hayvanların yaşamları boyunca birtakım sorunlarla ortaya çıkmıştır.   Hatta bazı sorunlar karaciğer ile ilişkilendirilmemiş bile olabilir.

Hayvanların yaşadıkları iştahsızlık, durgunluk, zayıflama, gelişme eksikliği, verim düşüklüğü, bazen sancı, ascites (karında su toplanması), çene altı ödemi, kansızlık gibi belirtiler karaciğer ile ilgili sorunları işaret edebilir.

Mezbahada sığır karaciğerlerinin imha sebeplerini gözden geçirelim; 

Apse, fasciolasis (kelebek), hepatit (karaciğer iltihabı), siroz, kanama, safra kanalı sorunları, yağlanma, nekroz (karaciğerde doku yıkımlanması), cysticercus, batmış yabancı cisim, tüberküloz (verem), cyst hydatid, sarılık, her türlü renk dejenerasyonu, kireçlenme, sertleşme.

Bu sorunların yoğunluğu dünyada ülkelerden ülkelere ve bölgelere göre değişiklik gösterir.  Sorunlar bazen birbiriyle ilişkili ya da birbirinin devamı olabilir. Örneğin karaciğer kelebekleri safra yollarının kireçlenmesi ve siroz ile kombine haldedir. 

Tabii ki siroza yol açan zehirli bitkiler de olabilir. Hayvanların otladıkları meralarda zehirli bitkiler varsa örneğin sarı çiçekli kanarya otu ya da bostan kanarya otu olarak bilinen Senecio jacobaea varsa karaciğer sirozunun görülme ihtimali yüksektir.  

Mezbahalarda karaciğer atıklarının başlıca sebebi apselerdir. Karaciğer apselerinin asıl sebebi işkembe asidozudur. 

İşkembeden asidoz sebebiyle işkembe (rumen ) duvarını aşarak kana karışan Fusobacterium necrophorum ve Trueperella pyogenes bakterileri kan yoluyla vücudun diğer dokularına ve bu arada karaciğere de giderler. Karaciğerde çeşitli büyüklükte apseler sebep olurlar. Bu apseler patlarsa peritonitis (karın zarı iltihabı) oluşur.   

Retikuluma (börkenek) düşen batıcı yabancı cisimler çoğunlukla kalbe doğru ilerleyerek, önce karın zarına (periton) sonra kalp zarına ve sonra da kalp kasına batarlar. Yani RPT (RETİCULO PERİTONİTİS TRAVMATİCA) şekillenerek daha ileri safhaya geçebilir. Ancak; bazı durumlarda batıcı yabancı cisimlerin karaciğere battığını da görürüz. 

Metabolik hastalıklar özellikle doğum sonrası görülen ketosis, yağlı karaciğer hastalığı, metritis ve mastitis birbiriyle ilişkili olup karaciğer hasarına, karaciğerde yağlanmaya yol açarlar. Cystisercus bovis bir tenyanın (cestod, şerit) larva formudur.  İnsanları yakından ilgilendiren bir zoonotik sorundur.  Genellikle sığırlarda kas dokusuna yerleşir. Bazen karaciğerde de görülür. Karaciğerin imhasına sebep olabilir.

Mezbaha yönetiminin sığır karaciğerlerinin atık sebepleri hakkında hayvan sahiplerine bilgi vermeleri, sebepleri açıklayarak alınması gereken önlemlerden söz etmeleri yerinde olur.

Hayvan sahipleri hayvanlarda görülen sorunların arkasındaki asıl sebepleri öğrenirlerse önlem alabilirler. Örneğin asidozun karaciğer apsesine yol açtığı yönünde bilgi verilir ve yapılması gerekenler anlatılırsa bundan herkes kazançlı çıkar.

Fasciolasis (kelebek hastalığı) tesbit edildiğinde kullanılması gereken ilaçlar ve dozlar hakkında bilgi verilmelidir.

Özellikle ineklerde yabancı cisim batmasını engellemek amacıyla mıknatıs yutturulması tavsiye edilebilir. 

Karaciğer yağlanması, karaciğerde renk ve yağ dejenerasyonu ile ilgili bilgi verilerek özellikle kuru dönem ve geçiş döneminin önemine değinmek kesinlikle yararlı olacaktır. 

Karaciğer sirozunun sebeplerinin başında kelebek hastalığı (fasciolasis) gelir. Fakat sürekli aynı yöreden gelen kesimlik hayvanlarda sorun yoğunlaşmış ise merada bulunan zehirli otlar hakkında da uyarı yapılmalıdır.

Cysticercus bovis saptandığında raporların bölgeler bazında sağlık müdürlüklerine iletilmesi halk sağlığı (tek sağlık) yönünden önemli bir fayda sağlayacaktır. 

Tabii ki tüberkülozu da önemsemeliyiz.  

Özet olarak mezbahada atılan karaciğerler ile ilgili olarak yapılan geri bildirimler hem kesimi yapan işletmenin hem de hayvan sahibinin kazancına katkıda bulunacaktır.

Bilginin paylaşılması ve bilgilendirme yapmak, kanaatimce, büyük fark yaratabilir.

Tahir S. Yavuz
Tahir S. Yavuz 1957 yılında Bursa’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gemlik’te tamamlayan Yavuz, lise öğrenimini Bursa Erkek Lisesi’nde 1974 yılında tamamladı ve aynı yıl İstanbul Veteriner Fakültesi’nde öğrenimine başladı. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldu. 1983 yılı Nisan ayına kadar Bursa Hayvan Hastanesi’nde Veteriner Hekimlik, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde asistanlık yaptı. 1983-1988 yılları arasında Pınar Et’in kuruluş ve işletmesinde görev aldı. Pınar Et’te çalıştığı yıllarda tanıştığı meslektaşlarıyla 1988 yılında Ege Vet’i kurdu. 1988-1998 yılları arasında Amerikan Yemlik Tahıl Konseyi’ne danışmanlık hizmetleri verdi. Ege Vet Genel Müdürü olarak görev yaptı. Ata Fen ve Sürü Yönetimi şirketlerinin kuruluşunda yer alan Yavuz, mesleği ile ilgili olarak çok sayıda makalelerini 2009 yılında “Meslekte 30 yıl” ve 2014 yılında “Meslekte 35 yıl” kitaplarında topladı ve yayınladı. Daha sonra 12 adet kitabı yayınlandı. Mesleğiyle ilgili gazetelerde, dergilerde, internette köşe yazıları halen yayınlanmakta ve çeşitli TV programlarında bilgilerini paylaşmaktadır. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok mesleki örgüte üye olan Yavuz, bir dönem İzmir Ticaret Odası Meclis Üyeliği yapmıştır. SETBİR Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürütmektedir. Yavuz, VİSAD, İZSİAD, İzmir Tarım Grubu ve TAGYAD üyeliklerini de sürdürmektedir. Yavuz, Veteriner Hekim Dr. Nuran Yavuz ile evlidir.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir