
Kıymet
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından derlenen tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izleyen dünya gıda fiyatları endeksi, Mart ayında 126,8 seviyesinden 127,1 seviyesine çıktı. Geçen yılın Mart ayına göre gıda fiyatları yüzde 6,9 artarken bu artış ülkemizde yüzde 37,12 olarak gerçekleşti. Diğer bir anlatımla dünya ile Türkiye arasındaki gıda enflasyonu farkı 30 puan. Vatandaşın sofrası küçülmüştü, küçülmeye devam ediyor…
Gıda enflasyonunda dünyayı sollamamızın sistemden yapısal sorunlara kadar birçok nedeni olabilir. Bu nedenlerin kök nedeni, temeli kadir kıymet bilmemek olabilir mi? İnsanın, üreticinin, vatandaşın kıymetini bilmemek; kime hizmet ettiğimizi, kimin için var olduğumuzu bilmemek; doğanın, toprağın, suyun kıymetini bilmemek; bilginin, bilimin, bilenin kıymetini bilmemek…
İnsanın, üretenin, vatandaşın kıymetini bilmiyoruz, kimin için var olduğumuzu, kime hizmet ettiğimizi unutuyoruz… 330 bin ton stok fazlası olan limon için ihraç yasağının gerekçesi ne idi? Tarlaları, traktörleri, keçileri ve oğlakları icra yoluyla satılan çiftçi neden icralık oldu, malları satıldıktan sonra çiftçi ne yapacak? ABD’de yaşanan kuş gribi nedeniyle ABD’ye yumurta ihraç ederken Amerikalıların kahvaltısını kurtarırken, ülkemizde yumurtanın fiyatının artacağını neden düşünmedik? Vatandaşımız yumurta kuyruklarında beklemeyi hak ediyor mu? Su kaynaklarını kurutan, suyu kirleten altın madencilerinin hem de Çanakkale’de yapılan Su Zirvesine sponsor olmasını nasıl açıklayabiliriz?
Doğanın, toprağın, suyun kıymetini bilmiyoruz… Tarım toprağının iyi bir tarım toprağı kabul edilmesi için topraktaki organik madde miktarı ideal olarak yüzde 5, en az da yüzde 3 olması gerekir. Ülkemizin tarım topraklarının yüzde 90’nına yakınında bu oran yüzde 1 seviyesinde. Yani mevcut tarım topraklarımız bile yeterince nitelikli değil… Şu anda mevcut maden alanları yetmiyormuş gibi, Alpagut-Atalan Gümüş Madeni projesi gündemde ve bu proje hayata geçirilirse, bölgedeki diğer madencilik projeleri ile birlikte Orta Sakarya Havzası metalik madenciliğe terk edilmiş olacak… Zaten birçok üründe ithalatçı pozisyonundayız. Her ne kadar tarımsal hasılada Avrupa birinci, dünyada 8’inci sırada yer alsak da üretimimizde düşüşler yaşıyoruz. En son TÜİK verilerine göre Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, tavuk yumurtası üretimi yüzde 10,8; ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı, yüzde 5,4 azaldı. Sadece bu sezon Rusya’dan 2,5 milyon ton buğday ithal ettik… 2010 yılından beri et ithal ediyoruz, meralarımızı kaybettik ve kaybetmeye devam ediyoruz. Sadece tarımın ve hayvancılığın merkezi Balıkesir’de son 10 yılda kaybedilen mera alanı 173 bin futbol sahası büyüklüğünde… Şu anda kişi başına 1.500 metreküp düşen suyun 2030’larda 1.100 metreküpe, 2040’larda 700 metreküpe düşeceği öngörülüyor… Şurada 2030’a, 2040’a ne kaldı?
Bilenin kıymetini bilmiyoruz… 2019 yılında 3’üncü Tarım Orman Şurası; bitkisel üretimden hayvan sağlığına, desteklemeden, gıda güvenliğine, orman hukukundan balıkçılık ve su ürünlerine tarımla ilgili 2024’e kadar 25 yılın yol haritasını çıkarmak amacıyla büyük bir heyecanla başlamış, toplumun farklı kesimlerinden gelen yaklaşık 30 bin öneri 611 kişiden oluşan 21 çalışma grubunda incelenmiş ve sonuç bildirgesi Sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıklanmıştı. Şuradan çıkan sonuçların ne kadarının hayata geçirildiğini ne kadarının hala geçirilmesi gerektiğini takdirinize bırakıyorum… Diğer taraftan Tarım ve Gıda Politikaları Kurulunda sanayicilere, market ve restoran sahiplerine yer verirken, çiftçiye yer vermiyoruz…
Durum böyle iken bir de tarihimizin en büyük zirai don olaylarından birini yaşadık. Ege’de, Trakya’da, Karadeniz’de, Malatya’da, Konya’da, Karaman’da, Niğde’de, Bursa’da, Elazığ’da, Çorum’da, Sivas’ta… Neredeyse tüm ülkede… Üzüm bağları, fındık, kayısı, elma, patates, ceviz, erik, nektarın… Neredeyse tüm ürünlerimiz… Hepsi ama hepsi dondu, çiftçinin emeği boşa gitti, milyonlarca dolar zararımız var. Felaketin boyutu ve alınan tedbirler henüz açıklanmadı… Her şey insanın kadir kıymetini bilmekle başlar. İnsanı yaşatırsak devlet yaşar. Acıları hafifletecek, yaraları saracak tedbirlerin alınması, insanın, üretenin, vatandaşın kadir kıymetini tekrar hatırladığımızın bir göstergesi, sorunlarımızın çözümünün başlangıcı olacaktır.
Kadir kıymet bilmezsek vatandaşın sofrası küçülmeye devam edecektir…