Köşe Yazısı

Feodal Kültürün Düğünü Nasıl Oluyormuş?

Günümüzde Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesinde yaşanmakta olan feodal kültürün, feodalizm ile bağlantılı olduğunu görmezlikten gelebilir miyiz?

Feodal kültür, toprak dağılımının dengesizliğinden kaynaklanıyor.

Bir tespit ile söze başlayalım:

Örneğin Diyarbakır’da toprakların  yüzde 41’inden fazlası ailelerin yüzde 3’ünün denetiminde. Şanlıurfa’da da 10 milyon dekara yakın arazinin  yüzde 30’una yakını ailelerin  yüzde 1,5’ine ait.

Bölgedeki feodal ekonomik yapı; işsizlik, yoksulluk ve feodal kültürü yaratıyor.

Bu yapı, bölgedeki sanayi ve hizmet sektörünün eksikliğinden de besleniyor.

Güneydoğu Bölgesinde ağalar, beyler neredeyse bölgenin bütün topraklarına egemen.

Kimi ağalar zaman zaman toprak reformu söylemlerinden ürkerek ya da çekinerek iki yönelişte bulunuyorlar.

Birincisi; kimi ağalar topraklarını aileleri arasında pay ediyorlar, ya da kapitalist dev tarımsal işletmeler durumuna dönüştürüyorlar.

İkincisi de şu; ağalar, beyler kooperatif kurmuşlar ya da kurdurmuş. Başlarına ağalar geçmiş ya da geçirilmiş.

Böylelikle dünyanın hiçbir bölgesinde gözlemlenmeyen bir kooperatifleşme modeli ortaya çıkmış.

Ben buna yıllarca önce yazdığım bir yazıda Aga-Koop adını vermiştim.

Yoksul köylüler, Aga-Koop adı verilen kooperatifin kâğıt üstünde eşit(!) ortakları. Ancak eskiden olduğu gibi boğaz tokluğuna yaşamaya devam ediyorlar.

Toprak düzeninde feodal yapı  mevsimlik işçi dramını da ortaya çıkarmıyor mu?

Bu memlekette kentlerde yaşayan tuzu kuruların ya bilmediği ya da bilmezlikten geldiği mevsimlik işçiler gibi bir sorunumuz var.

Her yıl;

Adana’da örtü altı sebze ve narenciye, 

Afyon’da kiraz toplama, 

Düzce’de fındık toplama,

İzmir’de kiraz toplama ve kurutmalık domates kesme, 

Konya-Aksaray’da pancar çapası,

Ordu’da fındık toplama, 

Samsun’da sebze hasadı, 

Şanlıurfa’da pamuk toplama,

Yozgat ve Nevşehir’de pancar çapası gibi işlerde istihdam edilmek üzere Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır gibi ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesinden mevsimlik işçiler getirilir.

Mevsimlik tarım işçisi aileleri Mart, Nisan ve Mayıs aylarında evden ayrılırlar, daha çok Eylül, Ekim ve Kasım aylarında evlerine dönerler.

Göçün en önemli nedeni “ekonomik zorluklar”, bir başka deyişle topraksızlık ya da az topraklılık.

Kente göçenlerin arasında daha önce herhangi bir araziye sahip olanların oranı son derece az.

Ailelerin sadece  yüzde 7’sinin köylerinde tarım arazileri var ve bu arazilerin ortalama büyüklüğü 10 dönümden küçük.

Ve feodal kültür toprak düzeninin sonucu değil mi?

Feodal yapı, bilindiği üzere toplumsal hiyerarşinin toprak sahipliği ve kişisel bağlılık  temelinde  ortaya çıkan bir sistem. 

Bu hiyerarşide, Türkiye gündeminde toprak sahibi ağalar, aşiret reisleri, tarikat şeyhleri ve onlardan  beslenen etnik, dinsel siyasetçiler ve siyasal yaklaşımlar  var.

Feodal yapı, kulluğu devam ettiriyor, eşit yurttaşlığı engelliyor ve köy  ya da mezrada yaşayanların içe kapanık birimlerini  de ortaya çıkarıyor.

Ve feodal kültürün düğünü nasıl oluyormuş?

Günümüzde de Güneydoğu Anadolu’da aşiret düğünleri, hem takıların zenginliği hem de görsel şöleniyle sık sık gündem olmaya devam ediyor.

İşte bunlardan birisi:

3 Ekim 2025 tarihli medya haberlerine göre Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi Başaran Köyünde  Jirki Aşiretinden Hülya-Emrah Gökçe çifti, 2 gün 2 gece süren düğünle evlenmiş.

Damada 3 milyon TL ve geline de 1,5 kilo altın takılmış.

Düğün, 2 gün 2 gece sürmüş.

Düğüne, Şırnak’ın yanı sıra Mardin, Hakkari, Van ve Diyarbakır’dan gelen binlerce davetli katılmış.

Gelin Hülya ve damat Emrah Gökçe, davetlilere teşekkür etmişler.

Damadın babası Ömer Gökçe, düğün süresince gösterilen ilgiye teşekkür ederek, “Bizi bu özel günümüzde yalnız bırakmayan tüm dostlarımıza, aşiret mensuplarımıza ve misafirlerimize gönülden teşekkür ederim. Düğünümüz katılım açısından çok yoğundu. Bu, halkımızın birlik ve beraberliğinin en güzel göstergesidir” demiş.

Damadın kız kardeşi Merve Gökçe de, “Bir aşiret kızı olmaktan gurur duyuyorum. Bu ilgi ve sevgiyi bize hissettiren herkese teşekkür ederiz”  ve Sağdıç Engin Gökçe ise, “Gelinimize 1,5 kilo altın, damadımıza 3 milyon TL takıldı. Katılım sağlayan, destek olan herkese teşekkür ediyoruz” diye konuşmuş. 

Kaynakça:

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/dugun-2-gun-2-gece-surdu-geline-1-5-kilo-altin-damada-3-milyon-tl-takildi; 

https://www.nefes.com.tr/asiret-dugununde-damada-tomar-tomar-para-geline-kiloyla-altin; https://www.msn.com/tr-tr/haber/gundem/d%C3%BC%C4%9F%C3%BCn-2-g%C3%BCn-2-gece-s%C3%BCrd%C3%BC-geline-1-5-kilo-alt%C4%B1n-damada-3-milyon-tl-tak%C4%B1ld%C4%B1/

İlgili başlıklar

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir