Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Köşe Yazısı

Ekmek Aslanın Bağırsağında

Sevgili dostlar,

Halk arasında, “ekmek aslanın ağzında” denir ya günümüzde artık bağırsağına inmiş durumda. Eskiden ağzından çekip alma umudu taşırken, günümüzdeki zorlu geçim şartları yüzünden mideden çıkarmak neredeyse olanaksız hale geldi.

Baksanıza yıllık enflasyon rakamlarına. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’na göre Ekim sonu itibariyle yıllık enflasyon yüzde 32,87, İstanbul Ticaret Odası (İTO)’na göre yüzde 40,84, Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG)’na göre yüzde 60 oldu.

Yardım alan yirmi milyon

Şahsen ENAG’ın rakamlarına inansam da, hadi İTO üzerinden gidelim. İçerisinde bulunduğumuz yıl asgari ücrete yüzde 30 zam yapıldı. Şu ana kadar yüzde on eridi. Yani 2.000 lira eksildi ve açlık sınırının altında kaldı. Memur ve memur emeklilerinin maaşları geçen yıl enflasyon farkları ile birlikte yüzde 37 oranında arttırıldı. Yani enflasyonun altında kaldı. Kaldı ki özellikle birçok emeklinin maaşı açlık sınırının bir hayli altında seyrediyor. Bunların yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre yaklaşık 20 milyon kişi sosyal yardımlarla ayakta durmaya çalışıyor.

Böyle bir durumda gel de geçin bakalım. Amaç geçindirmek değil elbette, yardımlarla ayakta tutarak kendine bağlamak.

Ve “benden sonrası tufan, ona göre” edebiyatı yapmak.

Gıda enflasyonu daha yüksek

Yine başa döndüğümüzde; Dünyada düşerken, Türkiye’de gıda enflasyonunun genel enflasyondan daha yüksek olduğu görülüyor. Bu da bir yılda gıda fiyatlarının anormal arttığına işaret ediyor. Özellikle meyve fiyatlarının yanına bile yaklaşılamıyor.

Tavuk eti ürünleri daha ucuz oldukları için artarak et tüketiminin önemli bir kısmını oluşturuyor. Halbuki eskiden dana ve kuzu eti tüketimi revaçtaydı. Bugün neredeyse çoğunluk için bu hayale dönüşmüş durumda.

Hileli gıdalar ve gıda enflasyonu

Bu durum gıdaların güvenliğini ve buna bağlı olarak insanların sağlığını da tehdit ediyor. Maliyet enflasyonu yüzünden yüksek seyreden fiyatlar tüketicilerin büyük bir kısmının bütçesini aşıyor ve bu durumda hileli gıda sektörü alıp başını gidiyor.  

Hileli ucuz gıdaların piyasaya hakim olması sağlıksız da olsalar bir yandan düşük gelirlilerin gıdaya ulaşmalarını sağlarken diğer yandan gıda enflasyonun buna bağlı olarak da genel enflasyonun düşük çıkmasında lokomotif rol oynuyor.

Halbuki gelirler artırılırsa ne hileli gıdalar bu kadar piyasaya hakim olacak ne de enflasyon bu kadar düşük çıkacak.

Kazan kazan denklemi, yani…

Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
1961 yılında Kuşadası’nda doğdu. İlköğrenimini Kuşadası Yeniköy İlkokulu’nda, ortaöğrenimini İzmir Güzelyalı Ortaokulu’nda, liseyi İzmir İnönü Lisesi’nde tamamladı. 1984 yılında E.Ü. Ziraat Fakültesi Tarım Ürünleri Teknolojisi Bölümü’nden mezun oldu. 1987 yılında E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Süt Teknolojisi Ana Bilim Dalından yüksek lisans, 1993 yılında da doktora eğitimini tamamladı. 1993 yılında Yardımcı Doçent, 1996 yılında Doçent, 2003 yılında Profesör unvanını aldı. 2011-2016 yılları arasında Ege Üniversitesi Tire Kutsan Meslek Yüksekokulu’nda müdürlük görevini üstlendi. Halen Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Başkanı olan Prof. Dr. Harun Raşit UYSAL, aynı zamanda Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyeliği ile Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) Süt ve Ürünleri, Çevre ve Çiftlik yönetimi daimi komite üyesidir. Üç dönem de Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir