ÇevreGıdaHaberlerSiyasetTarım

“Ormanlarımız ve Küçük Çiftçilerimiz Feda Ediliyor”

Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda, tarım ve orman alanlarındaki düzenlemeleri içeren kanun teklifinde konuşan CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, kanun teklifinin orman alanlarını korumaktan, tarımsal üretimi artırmaktan çok uzak olduğunu, özel orman alanlarının orman tanımı dışına çıkarılarak betonlaşmaya açıldığını, çiftçilerin özgürce üretim kararı verebilme hakkının elinden alındığını, iktidarın giderayak ormanları ve küçük çiftçileri yok olma sürecine sürüklediğini söyledi.

Komisyonun 2 yıl aradan sonra gündemdeki kanun teklifi ile ilk defa toplanıyor olmasını eleştiren ve bu teklifin de diğer birçoğunda olduğu gibi çeşitli maddelerinin Anayasaya aykırı olduğunu söyleyen Sındır, “Getirilen bu torba kanun teklifinde de birbiriyle çelişkili, Anayasa’ya aykırılık teşkil eden, görünen yüzüyle ormanları ‘sözde’ korumayı, tarımsal üretimi ‘sözde’ planlayarak arttırmayı amaçlayan ancak esasen bunların tam tersine neden olacak düzenleme ve uygulama önerileri ile karşı karşıyayız. Bakınız; Anayasa’nın 48’inci maddesi çalışma ve sözleşme hürriyetinden bahseder. Bu kanunla, özel teşebbüs hürriyeti, sözleşme hürriyeti olan üreticiye sözleşmeyle zorlayıcı hükümler getiriliyor. Yine Anayasa’da devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır’ der. Ve devamında da ‘Bütün ormanların gözetimi devlete aittir.’ ifadesi yer alır. Ama bu torba teklifte özel, hususi ormanlar 3 hektardan küçükse, birbirine komşu da olsa bunları ayrı ayrı orman tanımı dışına çıkartan bir düzenleme getiriliyor. Dolayısıyla, anayasanın ‘ormanların korunması ve sağlığının genişletilmesi’ ilkesine açıkça aykırı bir düzenleme getiriliyor” dedi.

Torba kanun teklifinde getirilen planlama yapılmasının zorunluluğuna ilişkin değerlendirmede bulunan Sındır, “Bu teklifin genel gerekçesinde ‘planlamaların zorunlu hâle geldiği’ gibi bir ifade kullanılmış. Kanun teklifinde, bir yandan sözde ‘Sözleşmeli üretimde irade serbestisi esastır.’ deniyor ama hemen arkasından bir ‘ancak’ eklenerek; ‘Arz güvenliğinin sağlanması veya üretimin iç ve dış talebe uygun olarak ayarlanması amacıyla…’ diyerek üretici sözleşmeye mahkum bırakılıyor, zorlanıyor. O zaman o iradenin serbestliği diye bir şey kalmaz. ‘Arz güvenliğini sağlamamız gerekiyor.’ deyip sözleşmeye zorlarsan, ‘Üretimi iç ve dış talebe uygun olarak ben ayarlıyorum’ dersen, bu kanun teklifinde, getirilen genel gerekçesindeki ‘planlama’ hedefi sözde kalır. Bakınız; bakanlık, tarım arazilerine, hisselilik, parçalılık, mülkiyet ihtilafları, göç ve benzeri nedenlerle atıl durumda kalıyor diye el koyma kolaycılığına kaçıyor. Oysaki esas olan parçalılık sorununun arazi toplulaştırmasıyla çözülmesidir, mülkiyet ihtilaflarının hukuki düzenlemelerle çözülmesidir. Kanun teklifinde, üreticiyi üretimde tutmak yerine, kamu baskısıyla üretim kararını özgürce verebilme hakkı da elinden alınıyor ve hatta belki de hiç bilmediği ve daha önce hiç yapmadığı bir üretime zorlanıyor. Böyle planlama olmaz, ben yaparım olur derseniz ve yaparsanız üreticinin yine toprağıyla ve hayvanıyla duygusal bağını koparır ve kırdan kente göç etmesine neden olursunuz. Aslında öyle anlaşılıyor ki, bu teklifin gizli amacı da bu, küçük aile işletmeciliğini yok etmek, tasfiye etmek ve kentlere göç ettirmek. Türk tarımının içini boşaltıyorsunuz. İktidarı boyunca, sağlıklı, güvenilir ve ihtiyaç duyulan verilerin belirlenmesine yönelik, genel tarım sayımı dahi yapmayan bir siyasal iktidar anlayışı planlamadan bahsedemez” dedi.

Sındır, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Orman yangınlarında yangına neden olanlara ağır ceza getiriliyor. Getirilsin. Peki, müdahalede geciken kamu idaresine gelen bir yaptırım var mı? Tabi ki yok. Orman içinde izinsiz, ruhsatsız yapılar var. Teklifte yer alan bir maddeden bir cümle aktarayım; ‘Devlet ormanlarında el konulan bütün yapı ve tesisler, inşa aşamasında olanlar da dâhil olmak üzere hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın Orman Genel Müdürlüğü tarafından derhâl yıkılır veya ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık hizmetlerinde kullanılabilir.’ Daha doğrusu bu kanun teklifi diyor ki: İmarsız, ruhsata aykırı kaçak yapılmış da olsa ben onu ihtiyaç duyduğumda kullanabilirim. Ayrıca, hususi ormanlarda ağaçların belirlenmesi, planlanması, damgalanması için görevli memurlara ödeneklerinin hususi orman sahiplerince ödenecek olmasının da, geçmişte bazı denetim uygulamalarında (Yapı Denetim, Gıda Kontrolleri, vb.) karşılaşılan sorunlar ışığında, sakıncalı sonuçlar doğurabileceğini de görmek gerekir.”

İlgili başlıklar

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir