“Ayçiçeği Fiyatı Üreticinin Beklentisini Karşılamadı”
CHP Niğde Milletvekili, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, seçim öncesinde çiftçilere uygulanan taban fiyat ve gübre başta olmak üzere girdilerde sağlanan baskılamanın seçim sonrası çiftçinin canını acıtacak biçimde olumsuzluğa dönüştüğünü ve bazı ürünlerde üreticinin hasat yapmaktan çekinir noktaya erdiğini söyledi.
Gürer, Çukurova’da başlayan ayçiçeği hasadında da üreticinin geçtiğimiz yılki fiyatın altında ürün sattığını, piyasayı tüccarın belirlediğini ve üreticilerin düşük fiyattan dert yandığını ifade etti. Ayçiçek üreticisi Mustafa Bozkurt’un Adana-Ceyhan’da kurak giden hava koşullarında kurak alanda yaptığı ayçiçeği ekiminde dönüm veriminin 20-40 kg arası değiştiğini ifade ettiğini belirten Gürer, özellikle kuru tarım alanlarında, Mart ayında yeterince yağmur almayan bölgelerde verim düşük kaldığına işaret ederek sulu tarım olanağı olsa idi en az 300 kg verim alınabileceğini ve bu yönde de üretim planlaması yapılmamasının ekim alanlarına rağmen rekolteleri düşük kalmasına çiftçi gelirinin de doğal olarak düşmesine neden olduğunu ifade etti.
Gürer, “Kuraklık farklı bölgelerde özellikle kuru tarım alanlarında ürün veriminin düşük olmasına neden oluyor. Eğer çiftçi artan ilaç fiyatları ile gereği gibi ilaçlama yapamazsa, gübre alamazsa tarlada ekili ürünün verimi düşük kalıyor. Çok üründe benzer sorunlar var. Bazı bölgelerde değişim göstermesine karşın tarla kirası dönümü de 600-700 lira arasında. Şu anda piyasadaki ayçiçeği fiyatı yüzde 43 randıman için 10 ile 11 lira arasında değişiyor. Girdi maliyetleri artmasına karşın geçen yıl 11,5 lira – 12 lira arası ayçiçeği tüccara veren çiftçi bu yıl o fiyatı da görmedi. Kamu alım fiyatı da avans olarak 10,5 lira. Tüccar alımında çekirdeğin kalitesine göre fiyat değişse de küçük çiftçi elinde ürünü borçlarını ödemek adına bir an önce satmak istemesi de hasat döneminde fiyatları baskılıyor” dedi.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ülkemizde ayçiçek yağı açığının bulunduğunu ve ithal yolu ile açığın dengelendiğini belirterek, “Çiftçiye ek deyip ekince ortada bırakmak sorunları daha da artıyor” diye konuştu.
Gürer, “Ayçiçeği yağı yemeklik kalitesi yönünden ve ayçiçeği tohumunun içerdiği yüksek orandaki (%22-50) yağ miktarı ile tercih edilmektedir. Yurtiçinde üretilen ayçiçeği ile toplam bitkisel yağ talebinin sadece bir kısmı karşılanabilmekte. Giderek artan önemli miktardaki yağ açığı, tohum ve ham yağ ithalatı yoluyla karşılanmakta olup bitkisel yağ sanayi, hammadde yönünden dışa bağımlılık devam etmektedir. Ayçiçeği ürününden sıvı yağ, bitkisel margarin, sabun üretimi yanında küspesi, hayvan yemi ve sapı yakacak olarak da kullanılmaktadır. Ayrıca selüloz üretiminin de ana maddelerinden olarak değer bulan ayçiçeği taneleri çerez olarak ta tercih edilen çok amaçlı kullanımı olan bir bitkidir. Toprak bakımından fazla seçici olmaması farklı bölgelerde yetişmesini olanaklı kılmaktadır. Yağlı tohumlar içinde ekim alanı üretim bakımından Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, Konya ve Adana’da önemli üretim merkezleri durumundadır. Ülkemizde yıllık yağ tüketimi 1 milyon tonu aşmış durumdadır. 10 bin tonu hayvansal yağlardan, geriye kalanı ise bitkisel yağlardan karşılanmaktadır. Ayçiçek yağı burada en önemli payı almaktadır. Yağ üretimi, tüketimimizi karşılayamadığı için ithal edilmek durumunda kalınması sürekli yurtdışına bağımlığın sürmesine de neden olmaktadır. Ürettiğimizden fazla ithalat yapılmaktadır. Yağlı tohum ve ham yağ ithalatına ödenen rakamların petrolden sonra yurtdışına en çok ödemenin yapıldığı boyutta olması sorunun varlığının göstergesidir. Bitkisel yağ üretiminin tüketimi karşılayabilmesi için, çiftçilerin emeğinin karşılığını alabilmesi sağlanıp bu bağlamda oluşacak destekler çiftçiye cazip gelecek biçimde oluşturulmalıdır. Düşük fiyat politikaları çiftçileri üretimden uzaklaştırmaktadır. Tarımsal desteklemeler ise mazot-gübre desteği, havza bazlı fark ödemesi desteği ve tarım sigortası desteğini çiftçiler yeterli bulmamakta, desteklerin enflasyon karşısında oluşan girdi fiyatları ile anlamının kalmadığı ifade etmektedirler. Ayçiçek piyasa fiyatlarının geçen yılın altında kalması çiftçilerin tepkilerine neden olmaktadır. Bu bağlamda kamucu bir anlayışla çiftçi sahiplenilerek tüccar karşısında ezdirilmeyecek bir piyasa oluşumu sağlanmalıdır” diye konuştu.
Gürer, ithalatın özellikle hasat döneminde sürmesinin piyasanın dengeli oluşumunu engellediğini ve hasat dönemi ve öncesi ithalat yapılmasını özellikle kırsalda borcu olan küçük çiftçileri tüccar karşısında dayanaksız bıraktığını da ifade etti. Çiftçinin bu yıl en az 15 TL bir fiyat beklentisi olduğunu ifade eden Gürer, bölgelere göre fiyat değişkenliğinin de olabildiğini, bu yıl Çukobirlik 10,3 lira ile alıma girip fiyatını Ağustos ayında 11,25 liraya yükseltmesinin piyasanın değerine ermesine vesile olmadığına işaret etti.
Ayçiçeği için kamudan bir müdahaleci alım olmaması fiyatların piyasaya göre şekillenmesini getirdiğini söyleyen Gürer, “Borçlu çiftçi de ürününü, ‘maliyetine olsun satayım’ derdine düşüyor. Kamucu bir anlayışla ve planlı, öngörülebilir bir tarım politikası ile sorunlar aşılıp ülkemiz ithalatçı olmaktan çıkarılması olası. Ukrayna’nın, Arjantin’in, Rusya’nın ham ayçiçek yağını, küspesini beklemek yerine ülkemizde yeterli ayçiçeği ekimi sağlanmalıdır. Çiftçiye gerçekçi destekler verilmelidir. Dışa kaynaklarımızı akıtma yerine ülkemiz çiftçisi için gereken üretkenliği sağlamasının yolu açılmalıdır ”diye konuştu.