HaberlerTarım

“Tarımın Bugünü = Türkiye’nin Geleceği”

Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı (YZB), alanının uzman isimlerini “Tarımın Bugünü = Türkiye’nin Geleceği” oturumunda buluşturdu. Perakende sektörünü var eden tüketicilerin üzerindeki enflasyon baskısı, bir olmanın sektörde yaratacağı sinerji ve gıda perakendesindeki gündem başlıkları mercek altına alındı. Yüzyıllardır tarımın önde gelen merkezlerinden biri olarak kabul edilen ülkemizin bu alandaki potansiyeli, tarım sektörünün yarını ve ihracat performansı masaya yatırıldı.

Bu yıl “Birlik Beraberlik” temasıyla 14’üncü kez kapılarını aralayan YZB’de tarımın bugünü ve yarını görüşüldü. Türkiye tarım sektörünün önündeki fırsatlar, karşılaştığı zorluklar, etkili tarım politikaları için atılması gereken adımlar “Tarımın Bugünü=Türkiye’nin Geleceği” oturumunda konuşuldu. Moderatörlüğünü Bloomberg HT Tarım Editörü İrfan Donat’ın yaptığı oturumda, tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, AÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi ve KIRKYOL Kırsalda Kalkınma Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, Şef ve sosyal girişimci Ebru Baybara Demir ile Keskinoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Önder Matlı yer aldı.

Türkiye’nin tarım sektöründeki mevcut durumu ve geleceği üzerine önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, Türkiye’nin tarım ekonomisinde önde gelen ülkelerden biri olduğunu ancak yüksek enflasyonla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Bu durumun bir çelişki yarattığına dikkat çeken Gülçubuk, yaklaşık 3 milyon çiftçinin ülke nüfusunun yüzde 20’sini temsil ettiğini, ancak bu çiftçilerin ülke gelirinden yalnızca yüzde 5 pay aldığını belirtti.

Ülke genelinde tarım nüfusu başına düşen milli gelirin yaklaşık olarak 3 bin dolar olduğunu ifade eden Gülçubuk, “Tarım sektörünün hem ülkeyi doyurmasını hem dış ticareti güçlendirmesini hem de perakende sektöründe aktif rol almasını bekliyoruz. Çiftçi de aynı zamanda bir tüketici. Alım gücü düşen bir nüfus var. Şu an böyle bir çarşambanın içerisindeyiz. Potansiyelimiz çok yüksek, tarım topraklarında zengin bir ülkeyiz. Coğrafi işaretli ürünlerimiz oldukça fazla. Fakat karşımızda iklim krizi gibi önemli bir sorun var. Perşembe için toprak ve su kaynaklarımızı çok iyi kullanmalıyız, alım gücümüzü artırmalıyız, gıda israfını azaltmak zorundayız, tüketici alışkanlıklarını değiştirmek zorundayız” dedi.

Konuşmasında dünyanın en büyük 300 kooperatifinin yıllık işlem hacminin yaklaşık 2,5 trilyon dolar olduğunu, bu oranın üçte birini tarım ve gıda kooperatiflerinin aldığını belirten Gülçubuk, “Bizde de böyle bir yapıya gedersek üreticiyi daha fazla güçlendirmiş oluruz. Perakendecide maliyetleri düşürebiliriz. Bunun için mutlaka etkin, ortaklarına kar dağıtabilen, taban gelen kooperatifleri kurmamız gerekiyor. Mutlaka kooperatiflerle perakendecilerin yerel iş birliğini güçlendirmesi gerekiyor” açıklamasını yaptı.

Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, Türkiye’de tarımın tarihsel köklerine değinerek, “Son dönemde sıkça gündeme gelen bir soru var. ‘Türkiye’de tarım bitiyor mu?’ Türkiye’de tarım bitmez, tarım bu topraklarda başladı. 12 bin yıldır bu topraklarda tarım yapılıyor. Bundan sonra da tarım yapılmaya devam edilecek” dedi.

Bugün girdi maliyetleri gibi karşı karşıya kalınan sorunların, gelecekte değişebileceğini fakat daha kritik gündemlerin olduğunu belirten Yıldırım; “Birinci kritik konu iklim krizi. Bu konu tek başımıza üstesinden gelebileceğimiz bir konu değil, bütün dünyanın sorunu. Eğer bunu çözemezsek, en iyi tohumu da kullansak, en iyi çiftçiyi de bulsak, üretim yapamayabiliriz. İkincisi hızla kentleşiyoruz. Bizim için çok iyi gelişme. Diğer taraftan da hızla kentleşmek demek, hızla tüketmek demek. Peki kim üretecek? Herkes şehirde yaşamak istiyor, giderek üretenleri kaybediyoruz. Dolayısıyla tarım yarın kırsalda yaşayanların sorunu değil, büyükşehirlerde yaşayanların, tüketicilerin sorunu olacak. Gelecekte yerel üretim daha çok önem kazanacak” açıklamasını yaptı.

Türkiye’de son yıllarda azalan yağışlar, kuraklıkla mücadelede yaşanan zorluklar ve sulama sorunları nedeniyle çiftçiler ürün kayıplarıyla karşı karşıya kalıyor. Bu sorunlara çözüm getirmek amacıyla hayata geçirilen “Topraktan Toprağa Biyobozunur Atık Yönetim Projesi” YZB’de katılımcılarla paylaşıldı.

Şef ve Sosyal Girişimci Ebru Baybara Demir, projenin temel amacını, semt pazarlarındaki gıda atıklarını kompostlayarak toprak verimliliğini artırmak, kimyasallarla zarar gören toprakları iyileştirmek ve su kaynaklarını korumak olduğunu belirterek; “Diyarbakır’da başladığımız proje bugün 54 belediyeye yayıldı. Kompost, gübre değil ancak gübre kullanımını büyük ölçüde azaltıyor, sulamayı daha verimli hale getiriyor. Ayrıca proje mikroklimayı olumlu bir şekilde etkilediği için iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynuyor” dedi.

İlgili başlıklar

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir