Köşe Yazısı

Sığırlarda Sarılık

Sarılık (icterus=ikterus) dokuların sararması ile ortaya çıkan bir belirtidir. Özellikle gözlerde ortaya çıkar.

Sarılık, özet olarak, dokularda bilirubin birikmesidir. Fakat sarılığın arkasında birçok hastalık vardır. Üç ayrı sarılık olduğu bilinmektedir. Hemolitik sarılık, hepatik (toksik) sarılık ve tıkanma sarılığı.

Hemolitik sarılık alyuvarların (eritrositlerin) hasara uğraması ile ilgilidir. İlk akla gelen hastalıklar babesiyöz ve anaplazmozdur. Bu iki hastalık da kenelerle hayvandan hayvana nakledilen hastalıklardır.

Babesia bigemina bir kan parazitidir. Babesiyöz’e sebep olur. Piroplazmoz, kırçan, hayvan sıtması olarak bilinir. Dokularda sarıdan portakal rengine doğru bir renk değişimi ile belirgin haldedir.

Anaplasmosis etkeni Anaplazma marginale bir riketsiya’dır. Alyuvarları parçalar. Şiddetli kansızlık (anemi) ve sarılıkla kendini gösterir.

Bacillar İcterohemoglobinüri Clostridium haemolyticum tarafından oluşturulan kanlı idrar ve sarılıkla ortaya çıkan bir hastalıktır.

Hemolitik sarılık ile belirti veren hastalıklardan biri de Leptospirosis’tir. Bu hastalıkta da kan işeme (idrarda kan) ve sarılık birlikte olur.

Hemolitik sarılıkta akla gelebilecek olan bir hastalık da bakır zehirlenmesi (copper toxicosis)dir.

Bütün bu hastalıklar diğer belirtiler göz önüne alınarak ve laboratuvar tahlillerine başvurularak teşhis edilirler.

Sarılıklarda genel olarak dışkı ve idrarın rengi izlenmelidir. Dışkının açık renk, idrarın koyu renk olması ayırıcı tanı için bize fikir verir.

Diğer belirtiler ise iştahsızlık ve işkembe durgunluğu gibi genel belirtilerdir.

Sarılıkla ortaya çıkabilecek hastalıkların bazıları karaciğer ile ilgilidir. Hepatik veya toksik ikterus olarak adlandırılan bu sarılıklar karaciğeri hasara uğratan etkenler sebebiyle meydana gelir. Zehirli bitkilerin aşırı miktarda yenilmiş olması sebeplerden biridir. Turpgiller, kolza (kanola), hardalgiller, lahanalar (Brassica) sığırlar tarafından fazla yenildiğinde karaciğerde yıkımlanmalara, dolayısıyla sarılığa yol açabilirler.

Güneş ışığına duyarlılık (Fotosensitizasyon) da toksik (hepatik) sarılığa yol açar. Fagopirin ve Furanokumarin gibi bileşenleri içeren otları tüketen sığırlarda deri sorunları ile birlikte karaciğer hasarı da oluşur. Sarılık belirtilerden biri olarak ortaya çıkar.

Güneş ışığına duyarlılık güneş altında fazla kalmakla ilgili değildir.  Güneş ışığına duyarlılık oluşturan bitkilerle, yaprak biti (afit) bulaşmış otlarla, mantar (Pithomyces chartarum) bulaşmış Ryegrass yenilmiş olmasıyla ilgilidir.

Sarılık belirtisinin görüldüğü sorunlardan biri de tıkanma sonucunda ortaya çıkan hastalıklardır.

Bilirubin safra pigmentidir. Yani safranın rengini bilirubin vermektedir ve tipik sarı renktedir. Safra kanalının bir şekilde tıkanması safranın kana karışarak dokulara yayılması ile sonuçlanır. Safra kanalının tıkanmasına safra taşları ya da yağlı karaciğer hastalığı (hepatik lipidosis) yol açar. Hepatik Lipidosis’te safra kanalları baskı altında kalır ve tıkanma sarılığına sebep olur.

Özet olarak; safra yollarının obsrüktif olarak (safra taşı ile) tıkanmış olması ya da yağlı karaciğerin içinde sıkışmış olması sarılıkla sonuçlanır.

Hepatik sarılıkta yukarıda sayılanlara ek olarak küf toksinlerinin (Aflatoksikosis) ve Lantana (ağaç minesi, mine çiçeği, çalı minesi) zehirlenmelerinin de akılda tutulması yerinde olur.

Kan parazitlerinden babesiyöz’ün tedavisi mümkündür. Erken teşhis ile erken tedaviye başlamak tedavinin başarısını yükseltir.

Anaplasmosis (anaplazmoz) hastalığının da tedavisi mümkündür.

Ülkemizde babesiyöz ve anaplazmoz hastalıklarının aşısı yoktur. Avustralya, İsrail, Güney Afrika’da aşıları olduğu bilinmektedir.

Avustralya’da babesiyöz ve anaplazmozun kombine aşısı olduğunu biliyoruz.

Sarılık, yukarıda da açıkladığım gibi, sadece bir belirtidir. Bir hastalık değildir. Sebepler muayene ve ileri laboratuvar tetkikleriyle ortaya çıkarılarak asıl hastalık teşhis edilmelidir. Gerekirse AST, GGT ve ALP gibi karaciğer enzimlerinin kontrolü de teşhis için gerekli olabilir.

Sarılık görüldüğünde hastalık ile ilgili bilgiler (anamnez) verilirken kan işeme olup olmadığı söylenmelidir.

Son olarak; buzağılarda ve kuzularda ıkınma ile kendini gösteren karaciğer apsesiyle birlikte sarılığın da olabileceğinden söz etmek yerinde olur.

Sarılık birçok hastalık yönünden önemli bir işarettir.

Tahir S. Yavuz
Tahir S. Yavuz 1957 yılında Bursa’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gemlik’te tamamlayan Yavuz, lise öğrenimini Bursa Erkek Lisesi’nde 1974 yılında tamamladı ve aynı yıl İstanbul Veteriner Fakültesi’nde öğrenimine başladı. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldu. 1983 yılı Nisan ayına kadar Bursa Hayvan Hastanesi’nde Veteriner Hekimlik, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde asistanlık yaptı. 1983-1988 yılları arasında Pınar Et’in kuruluş ve işletmesinde görev aldı. Pınar Et’te çalıştığı yıllarda tanıştığı meslektaşlarıyla 1988 yılında Ege Vet’i kurdu. 1988-1998 yılları arasında Amerikan Yemlik Tahıl Konseyi’ne danışmanlık hizmetleri verdi. Ege Vet Genel Müdürü olarak görev yaptı. Ata Fen ve Sürü Yönetimi şirketlerinin kuruluşunda yer alan Yavuz, mesleği ile ilgili olarak çok sayıda makalelerini 2009 yılında “Meslekte 30 yıl” ve 2014 yılında “Meslekte 35 yıl” kitaplarında topladı ve yayınladı. Daha sonra 12 adet kitabı yayınlandı. Mesleğiyle ilgili gazetelerde, dergilerde, internette köşe yazıları halen yayınlanmakta ve çeşitli TV programlarında bilgilerini paylaşmaktadır. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok mesleki örgüte üye olan Yavuz, bir dönem İzmir Ticaret Odası Meclis Üyeliği yapmıştır. SETBİR Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürütmektedir. Yavuz, VİSAD, İZSİAD, İzmir Tarım Grubu ve TAGYAD üyeliklerini de sürdürmektedir. Yavuz, Veteriner Hekim Dr. Nuran Yavuz ile evlidir.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir