Köşe Yazısı

Kenevirin Geri Dönüşü

Kenevir tarımı 19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına girdi. O dönemde kenevir tekstil ve tıbbi amaçlar için yaygın olarak yetiştirilmiştir. İlk olarak 1872 yılında İstanbul’da açılan kenevir işleme fabrikası 1950de kapanmıştır. Taşköprü’deki kenevir fabrikası ise 1913 yılında kenevirin tekstil, ip ve halat gibi ürünler için işlenmesi amacıyla kurulmuş ve bölgede kenevirin ekimi ve işlenmesi için önemli bir merkez haline gelmiştir. Ancak 1960’lı yıllarda kenevirin uyuşturucu olarak kullanımının artması ve uluslararası baskılar sonucu Türkiye’de kenevir üretiminin azaltılması kararı alınmıştır. Diğer taraftan sentetik liflerin piyasaya çıkması ile endüstriyel kullanımında gerilemeler de kenevir tarımının gerilemesinde etkili olmuştur.

Türkiye’nin 1989’da 42 bin dekar olan kenevir ekili alan, 1999’da 5 bin 360 ve 2009’da 66 dekara düştü. Bir seri avantajlarına rağmen böylesine gerileyen üretimi yeniden canlandırma adına 2016 yılında, kenevirle ilgili bir tebliğ yayınlanmış ve 19 ilimizde izin almak koşulu ile tarımı serbest bırakılmıştır. Yapısındaki uyuşturucu madde oranından dolayı kontrollü ekilmesi gereken kenevirin, ancak lif, sap ve tohum amacına yönelik üretimlerine onay verilmiştir.

Bu aşamada uygun çeşitlerin belirlenip tescili için Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesince araştırma projeleri başlatılarak 2022 yılında iki çeşit tescil ettirilmiştir. Bu çeşitlerde “Vezir” TİGEM’e (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü), “Narlı” ise bir tekstil firmasına satıldı. Firma, tohumu sözleşmeli üreticilerine dağıtmayı planlamış olmalı.

Bu aşamada iki üniversitede 2020 yılında Kenevir Araştırma Enstitüsü kuruluyor. Samsun-Ondokuz Mayıs ve Yozgat-Bozok Üniversitelerindeki bu enstitüler üçer bölümle araştırmalara başladılar. Enstitüler, kenevire dair toplumda oluşan önyargıların yıkılması, gerekli çeşitlerin geliştirilmesi ve sapından yaprağına, tohumundan yağına kadar içeriğinde sayısız kıymetli nitelik barındıran bitkiden azami yararlanmak için seçeneklerinin araştırılması amacıyla kurulmuşlardır. İlginçtir, YÖK bünyesinde tek bir bitkiye yönelik başka bir enstitü bulunmamaktadır.

Aslında kenevir tarımı kadar riskli başka bir bitki de yok gibidir. Tarlada üretimi sonrası bir işlem gerekmekte ve işlem sonu elde edilen bitkinin alıcısı olmak zorunda. Bir diğer ifade ile kenevir tarımı bir alıcı olmazsa sürdürülemez. Yani kenevir tarımı ancak sözleşmeli koşullarda sürdürülebilir olabilir. İşte Samsun’un Havza İlçesinde özel sektörce kurulmakta olan fabrika da “Narlı” çeşidi sahibi firma da tohumu sözleşmeli üreticilerine hizmet verecektir. Bu sistemle kenevir tarımının Türkiye’de yeniden yeşereceği beklenmektedir.

Kenevir, genelde;

  • Tohumundan yağ, gıda ve kozmetik, tohum küspesinden insana gıdası ve hayvan yemi,
  • Çiçeğinden ve yaprağındaki bağışıklık sistemini güçlendiren bileşen, ilaç ve kozmetik malzemesi,
  • Elyafından iplik, izolasyon malzemesi,
  • Kıtığından (elyaf-lif alımı sonu kalan kısım) mobilya sektörüne hammadde,
  • Kıtığından inşaat tuğla ve yapı malzemeleri; doğada eriyebilen, bir seri karışımdan oluşan kompozit dış cephe malzemesi

olarak endüstriye katkıda bulunmaktadır.

Kenevirin inşaat sektöründe kullanımı son yıllarda artış göstermektedir. Buna kenevirden üretilen malzemelerin, geleneksel inşaat malzemelerine göre daha sürdürülebilir ve çevre dostu alternatifler sunmasının yanında, dayanıklılıkları, termal özellikleri neden olmaktadır. Amerika’da çeşitli inşaat uygulamalarında “hempcrete” (kenevir kıtığı, kireç ve su karışımı) denilen bloklar, kenevir lif levhalar gibi kenevir bazlı malzemeler kullanılmaktadır. Bu malzemeler, geleneksel inşaat malzemelerine sürdürülebilir ve çevreye uyum nedeniyle popülerlik kazanmaktadır.  ABD’deki 2018 Çiftlik Yasası ile endüstriyel kenevirin yasal olarak yetiştirilmesini kolaylaştırılmış ve inşaat sektöründe kenevir bazlı ürünlere ilginin artmasına yol açmıştır.

Ülkemizde bir firmanın kenevir kıtığından “kedi kumu” ürettiği, “hayvan altlığı” üretimlerinin de yakında piyasada olacağı duyurusu da ilginçtir.

Prof. Dr. Nazimi Açıkgöz
Prof. Dr. (Emekli) Nazimi Açıkgöz Sinop Lisesini 1960 yılında bitiren hocamız Lisans eğitimini 1964 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde, doktorasını 1972 yılında Münih Teknik Üniversitesinde tamamlamıştır. 1972-1973 yılları arasında TÜBITAK ta, 1973-2009 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinde görev almıştır. Kendisi "TOAG92" çeltik çeşidinin ıslahçısıdır. Aynı zamanda halen kullanımda olan ve Türkiye'de bazı Üniversitelerde ders olarak da okutulmuş ilk ve tek Türkçe biyoistatistik bilgisayar paketi “TARİST”in geliştiricisidir. 1998-2004 yılları arasında kurucuları arasında olduğu Ege Üniversitesi Tohum Teknolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi müdürlüğünü yürütmüştür. TEMA ve TASAM Vakıfları Bilim Kurulu üyelikleri de yapan Açıkgöz tarafından veya inisiyatifi ile organize edilen onlarca bilimsel toplantıları arasında "Tarımda Bilgisayar Uygulamaları Sempozyumu" (1994-İZMİR), ve "Enerji Bitkileri ve Yeşil Yakıtlar" sempozyumu, (14-15.12.2006 İZMİR), 1. Tohumculuk Kongresi de bulunmaktadır. 1996 yılında Tarımsal Biyoteknoloji konusunda Türkiye’de ilk internet habercilik dergisi AGBİYOTEK-L LİSTSERV ile kuran Açıkgöz uzun yıllar derginin editörlüğünü de yürütmüştür. Kendisi aynı zamanda Dünya Bankasının IAASTD raporu (International Assessment of Agricultural Knowledge, Science and Technology for Development Synthesis Report 2008) yazarlarından biridir. Dördü kitap olmak üzere 200'e yakın yayını bulunan Açıkgöz, serbest bilim yazarı olarak https://nazimiacikgoz.wordpress.com portalında periyodik Türkçe yayınlarını “Gıdalarımızın Yarınları (Açlık Kapıda mı)” sayfasında yayınlanmaktadır. Türkçe yazıları Milliyet, Ticaretgazetesi, Hasattürk, Çiftlik Dergisi gibi gazete ve dergilerde köşe yazısı olarak yayınlanırken, ayrıca onlarca tarımsal portallarda yeniden yayınlanmaktadır. İngilizce yazıları ise https://www.geneticliteracyproject.org/ da yayınlandıktan sonra dünyanın değişik ülkelerinde yeniden yayınlanmaktadır. “Yaşam Bilimlerinde Söyleşiler” Youtube kanalında da beslenme ve sağlık konularını ele almaktadır.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir