Köşe Yazısı

Yeni Doğan Buzağıyı Bekleyen Tehlikeler

Yeni doğan yavruları bekleyen birçok tehlike vardır ve buzağılar savunmasızdır.

Ancak biz onları savunabilir ya da hazırlıklı olmalarına yardımcı olabiliriz.

Buzağıların kaybına veya “kavruk” kalmalarına yol açan sorunları listeleyelim;

Septisemi, göbek yangısı, ısı stresi veya soğuk stresi, ishaller ve nekrotik bağırsak yangısı, solunum yolu enfeksiyonları, solunum sıkıntısı ve parazitler.

Yeni doğanlarda (neonatal) akla gelen ilk hastalık septisemidir. Annelerden başlayarak aşı ve yavrulara dağar doğmaz yapılan hazır antiserumlarla kolayca önlenir. Tedavi şansı vermez. Elimizde yeterli olanak olduğu halde, ne yazık ki, halen septisemiden yavru kaybediyoruz. Ağız sütünü sıkça ve bol miktarda içirmeyi unutmayalım, ihmal etmeyelim.

Göbek yangısı yani omfalit (omphalitis) buzağının göbeğini iyotlu bir solüsyon ile dezenfekte etmek suretiyle kolayca önlenebilir. Fakat bu işlem ihmal ediliyor. Bu basit uygulama yapılsa göbek yangısı ile birlikte septisemi ve eklem yangıları (arthritis) da önlenmiş olacak. Yeni doğan yavrunun göbek kordonunu dezenfekte edip 2 saat sonra tekrar aynı uygulamayı yapalım. Aslında 3 hastalığı birden tek uygulama ile önlemek gayet kolaydır. Diğer yandan göbek kordonu vücut içinde karaciğer ve böbreklere de bağlanıyor. Yangı oralara kadar da gidebilir. Artık bu hatadan dolayı yavru kaybetmeyelim.

Buzağıları her türlü stres, çevresel sorunlar rahatsız eder ve hasta olmalarına ya da ölmelerine sebep olur. Isı stresi bu sorunların başında gelir. Diğer yandan soğuk günlerde ve eksik kolostrum (ağız sütü) içirilmesi halinde hipotermi (vücut ısısının düşmesi) ile karşılaşabiliriz. Ağız sütünü tam olarak verelim. İlk 12 saatte 8 litreye tamamlayalım. Bunu 2+2+2+2 litre veya 4+2+2 litre şeklinde uygulayabiliriz.

Soğuk havalarda titrediğini gördüğümüz buzağıların üzerine bir battaniye örtmek ya da bu iş için yapılmış yelekler giydirmek büyük fayda sağlar.

İshallerden ve nekrotik bağırsak yangısından kayıplarımız oluyor. E.coli, Salmonella, protozoonlar ve virüsler yavruları hasta ediyor ya da öldürüyor.

Koruyucu hekimliğe dikkat edilmesi şart. Küçücük bir yavru tedavi şansı bulamadan ölebiliyor.

Necrotic enteritis (doku ölümlü bağırsak yangısı) Klostridium perfringens tip A ve C tarafından bağırsaklarda salgılanan toksinler sebebiyle meydana geliyor ve ölümlere yol açıyor.

Solunum yolu enfeksiyonları, başta “enzootik pneumoni” adını verdiğimiz hastalık, buzağılarımızı elimizden alıyor. Buzağılar kurtulsa bile “kavruk” kalıp ilerde verim vermiyorlar. Tedavi edildiklerini sanıyoruz. Ama iyi bir düve ya da besi danası olamıyorlar. Ayrıca bu hastalıkta önemli oranda nüksler ile karşılaşıyoruz.

Annelerden başlamak üzere aşılamaların yapılması, doğar doğmaz yavrulara hazır antiserumların uygulanması, yavruları stresten uzak tutmak koruyucu hekimlik için şarttır.

İleriki günlerde, özellikle sütten kesme döneminde buzağıların yaşadıkları stres ise enzootik pneumoni için büyük ölçüde yatkınlık oluşturuyor. Aşılamaların yapılmasını, sütten kesme döneminde 1 haftalık bir “antistres programı” uygulanmasını özellikle öneriyoruz.

Antistres programında yem veya sularla birlikte izmineraller, aminoasitler verilebilir. Bu dönemdeki destek gerçekte yaşamsal öneme sahiptir.

Solunum sıkıntısı buzağıların erken doğduklarında çokça ortaya çıkan bir sorundur. Fakat normal, tam zamanında doğanlarda da olabiliyor. Bilim insanları solunum sıkıntısının surfaktan eksikliği ile ilgili olduğunu bildirseler de sorunun arkasında gebelik dönemindeki izmineral eksiklikleri olduğu belirlenmiş. Kuru dönemde anne adaylarına izmineral takviyeleri yapılması birçok konuda olduğu gibi bu konuda da bir koruyucu hekimlik hizmeti olacaktır.

Yeni doğan yavruların daha doğar doğmaz “parazitli” olmaları da hayvan sahipleri arasında büyük şaşkınlık yaratan bir sorundur. Bu parazitler kıl kurdu şeklinde nematodlar yani yuvarlak kurtlardır. Annelerden yavrulara bu tip parazitler rahim ve süt yoluyla geçebiliyor. Dolayısıyla kuru dönemde anne adaylarına parazit mücadelesi yapmak suretiyle böyle bir sorunun önüne geçmiş oluruz.

Özet olarak; yeni doğan yavruları bekleyen pek çok sorun olmasına rağmen, elimiz kolumuz bağlı değildir. Tüm sorunlar için alabileceğimiz önlemler vardır. Bilirsek ve ihmal etmezsek işletmemizin geleceğini korumuş oluruz.

Tahir S. Yavuz
Tahir S. Yavuz 1957 yılında Bursa’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gemlik’te tamamlayan Yavuz, lise öğrenimini Bursa Erkek Lisesi’nde 1974 yılında tamamladı ve aynı yıl İstanbul Veteriner Fakültesi’nde öğrenimine başladı. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldu. 1983 yılı Nisan ayına kadar Bursa Hayvan Hastanesi’nde Veteriner Hekimlik, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde asistanlık yaptı. 1983-1988 yılları arasında Pınar Et’in kuruluş ve işletmesinde görev aldı. Pınar Et’te çalıştığı yıllarda tanıştığı meslektaşlarıyla 1988 yılında Ege Vet’i kurdu. 1988-1998 yılları arasında Amerikan Yemlik Tahıl Konseyi’ne danışmanlık hizmetleri verdi. Ege Vet Genel Müdürü olarak görev yaptı. Ata Fen ve Sürü Yönetimi şirketlerinin kuruluşunda yer alan Yavuz, mesleği ile ilgili olarak çok sayıda makalelerini 2009 yılında “Meslekte 30 yıl” ve 2014 yılında “Meslekte 35 yıl” kitaplarında topladı ve yayınladı. Daha sonra 12 adet kitabı yayınlandı. Mesleğiyle ilgili gazetelerde, dergilerde, internette köşe yazıları halen yayınlanmakta ve çeşitli TV programlarında bilgilerini paylaşmaktadır. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok mesleki örgüte üye olan Yavuz, bir dönem İzmir Ticaret Odası Meclis Üyeliği yapmıştır. SETBİR Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürütmektedir. Yavuz, VİSAD, İZSİAD, İzmir Tarım Grubu ve TAGYAD üyeliklerini de sürdürmektedir. Yavuz, Veteriner Hekim Dr. Nuran Yavuz ile evlidir.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir