Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Köşe Yazısı

Meralar ve İklim Değişikliği

Gıda güvencesi, bütün insanların her zaman aktif ve sağlıklı yaşaması için gerekli olan besin ihtiyaçlarını ve gıda önceliklerini karşılayabilmek amacıyla yeterli, sağlıklı, güvenilir ve besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik bakımdan sürekli erişebilmeleri olarak tanımlanıyor.

Günümüzde gıda güvencesinin istenilen düzeyde sağlanamamasının en önemli nedenlerinden biri iklim değişikliği. Gelecekte de iklimsel dalgalanmaların gıda güvencesini olumsuz etkilemeye devam etmesi bekleniyor.

Artan sıcaklıklar ve stres

İklim değişikliği, hayvanların hastalıklara karşı hassasiyetini artırırken artan sıcaklık sebebiyle de yem tüketimi, üreme ve verim performansında azalmalar meydana geliyor.

İklim krizi, tüm dünyada özellikle geçim kaynağı hayvancılık olan ülkeler için çok önemli sonuçlar doğuracak. Aşırı sıcaklar, et, süt, yumurta üretimi ile kalitesini, çiftleşme performansını, metabolizmayı, sağlığı ve bağışıklık sistemini olumsuz etkileyecek.

Besleme sistemlerine bakacak olursak. Meraya dayalı olmayan endüstriyel hayvancılık sistemleri maliyetin yüksek, genotiplerin adaptasyon yeteneklerinin düşük olmasına bağlı birçok riskle karşı karşıya kalabilirler.

Bu durumda su ve toprak yönetimi ile yem üretkenliğini en uygun düzeye getirmek, sürü yönetimi ve seleksiyon ile çevresel stres ile baş etme yeteneklerinin geliştirilmesi stratejik bir yaklaşım olacak.

Meralar daha fazla etkilenecek

Meraya dayalı hayvancılık sistemlerinin küresel ısınmadan endüstriyel hayvancılık sistemlerine göre daha fazla etkilenmesi bekleniyor. Çünkü küresel ısınma kaynaklı solar radyasyon, yüksek sıcaklık, düşük yağış ve kuraklık merayı ve meradaki bitkileri doğrudan etkileyecek.

Meraya dayalı hayvancılık yağışı bol olan ve ağırlıklı olarak Orta ve Kuzey Avrupa,  Kuzey ve Güney Amerika’da tercih edilen bir sistem. Gelişmekte olan bazı ülkelerde de bu yöntem kullanılıyor. Çünkü süt ve et maliyetinin en önemli gider kalemi yem maliyetleri. Mera besleme ile yem maliyetleri azaltılıyor ve daha ucuza et ve süt elde ediliyor.

Ancak meraya dayalı hayvancılık yapan gelişmekte olan ülkelerde küresel ısınmaya bağlı olarak gelecekte hayvansal üretimde yukarıda zikredilen nedenlerden dolayı yüzde 25’lik bir kayıp öngörülüyor. Halbuki ayni dönemlerde nüfus artışına paralel olarak kişi başı tüketimin artması, hayvansal ürünlere olan talebin yükselmesine neden olacak.

Bu da hayvansal ürünlerin fiyatlarını artmasına neden olarak özellikle dar gelirlilerin bunlara ulaşımını kısıtlayacak.

Maalesef…

Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
1961 yılında Kuşadası’nda doğdu. İlköğrenimini Kuşadası Yeniköy İlkokulu’nda, ortaöğrenimini İzmir Güzelyalı Ortaokulu’nda, liseyi İzmir İnönü Lisesi’nde tamamladı. 1984 yılında E.Ü. Ziraat Fakültesi Tarım Ürünleri Teknolojisi Bölümü’nden mezun oldu. 1987 yılında E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Süt Teknolojisi Ana Bilim Dalından yüksek lisans, 1993 yılında da doktora eğitimini tamamladı. 1993 yılında Yardımcı Doçent, 1996 yılında Doçent, 2003 yılında Profesör unvanını aldı. 2011-2016 yılları arasında Ege Üniversitesi Tire Kutsan Meslek Yüksekokulu’nda müdürlük görevini üstlendi. Halen Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Başkanı olan Prof. Dr. Harun Raşit UYSAL, aynı zamanda Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyeliği ile Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) Süt ve Ürünleri, Çevre ve Çiftlik yönetimi daimi komite üyesidir. Üç dönem de Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur.

    You may also like

    Leave a reply

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir