Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Köşe Yazısı

Tarımsal Üretimde Kullanılan Bazı Tehlikeli Kimyasallar

Meyve sebze ve hayvansal ürünlerin üretimleri sırasında bir çok tarımsal girdi kullanılıyor. Farklı kullanım amaçları olan bu girdilerin büyük bir çoğunluğu kimyasal. Bu yüzden bunlara tarım kimyasalları deniyor. Bunlar yanlış kullanımlarda son derece tehlikeli olabiliyorlar. Bu tehlikeleri birçok hastalığa neden olmaları şeklinde ifade edebiliriz. Bu yazıda bunların bir kısmının röntgenini çekelim istedim. Tehlikelileri sıradan irdeleyelim.

Bunlardan en tehlikeli olanı tarım ilacı kalıntısı olarak da ifade edilen pestisitler. Bunlar tarımsal kültürleri tehlikeye sokan risk faktörleri yabani otlar, hastalıklar ve zararlılara karşı kullanılıyorlar. Aynı zamanda bitki koruma ajanları olarak adlandırılan pestisitler, verimi arttırıyor, bitkiyi koruyor, ürün kalitesini düzenliyor, kolay ve daha ucuz üretim yapmayı sağlıyor. Bütün bu yararlarına karşılık pestisit insan gıdalarına direkt veya endirekt olarak ulaşabiliyorlar, hassas insanlar çok az miktarlardan etkilenebiliyor.

Bunlar genellikle yağlı dokular ve karaciğerde depolanıyor. Pestisitler vücuttan idrar, süt serumu ve dışkı gibi sıvı ortamlar veya süt yağı ile atılıyorlar. Pestisit sorununda etikette yazandan daha fazla dozların kullanılması ve erken hasat Türkiye’de büyük bir problem. Pestisit sorunu daha çok bu uygulamalar nedeniyle meydana geliyor. En büyük tehlikeleri de kanserojen olmaları.

İkisi de kanserojen

Bir diğer tehlikeli ajanlar kimyasal gübreler. Bitkilerin yetiştirilmesi sırasında daha fazla verim almak amacıyla tarlalara kimyasal gübreler ve hayvansal gübreler atılıyor. Nitratlar nitrite, nitrit de kanserojen nitrozaminlere parçalanıyorlar. Bunların da kanserojen etkileri bulunuyor.

Hayvan hastalıklarında kullanılan antibimikrobiyoller de etle sütle insana geçtiğinde son derece tehlikeliler. Süt hayvanlarında kullanılan antimikrobiyaller kimyasal yapılarına göre antibiyotikler ve kemoterapötikler olarak ayrılıyor.

Meme enfeksiyonu diğer bir deyişle mastitis antimikrobiyallerle tedaviyi gerektiren ve süt sığırlarında en çok görülen hastalık. Antimikrobiyaller tedavi amaçlı olarak süt sığırlarına hem meme içine enjeksiyon yolu ile hem de deri altından uygulanıyor. Nasıl uygulanırsa uygulansın antimikrobiyel etkili ilaçların tümü belli düzeylerde süte ve ete geçiyorlar.      

Ağır metaller

Bir diğer tehlikeli kimyasallara ağır metalleri örnek verebiliriz.  Bunlardan kurşun, cıva, kadmiyum ve arsenik çok tehlikeliler. Gıdalar farklı kimyasal yapılarda bulunan çok sayıda toksik ve toksik olmayan metal iyonları içeriyorlar. Bu metal kontaminasyonu hem doğal olarak belli metalleri yüksek düzeylerde içeren mera beslenme teknikleri hem de endüstriyel kontaminasyondan kaynaklanıyor. Öte yandan kontamine hayvan yemleri de önemli düzeylerde metal kaynağı olabiliyor.

Normal konsantrasyonlarda bulundukları zaman bakır, demir, çinko ve selenyum oldukça önemli besleyici özelliklere sahipler. Ancak bu elementler yüksek miktarlarda bulunduğunda bazı teknolojik sorunlara neden oluyorlar.

Dioksinler

Dioksinler ve Furanlara değinmeden geçemeyeceğim.  Klor içeren dibenzodioksin (dioksin) ve furanların çevreye tehlikeli kimyasal kalıntılar bırakmalarının önemi ilk 1976 yazında Seveso’ da meydana gelen fabrika kazası neticesinde anlaşılmaya başlanmış. Bu olaya bağlı olarak insan sağlığına ve çevresel koşullara zararları da son 30 yıldır inceleniyor.

Bunlardan 2, 3, 7, 8 TCDD (Tetra kloro dibenzo dioksin) en çok toksik etkiye sahip ve seveso dioksin olarak adlandırılıyor. Bunların bulaşma kaynakları; yanma, yakma, eritme, hamur ve kağıt endüstrisi, otomobil emisyonları, metal saflaştırma, çöp ve atık işleme uygulamaları, orman yangınları ve yangın bulutları.

Aflatoksin

Bir de mikotoksinler var. Bunlara aflatoksin, Patulin, Okratoksin, Deoksinivalenol, Fumonisin, Ergot vb.) örnek verebiliriz. Bunlar insan ve hayvanlarda patolojik değişiklere neden olan küf metabolitleri olarak tanımlanıyorlar. Birçok mikotoksin çeşidinin deney hayvanlarında akut, toksik, karsinojenik, hallukinajenik, enterik gibi çeşitli biyolojik etkileri olduğu görülmüş.

Mikotoksinlerin  gıda ürünlerine kontaminasyonu iki şekilde  oluyor. Mikotoksinler ile kontamine meyve ve sebzenin insanlarca, yemlerin süt hayvanlarınca tüketimi ve küflü peynir üretiminde olduğu gibi ürünlere küf bulaştırılması. Bunlar kontamine olmuş gıdalarla alındıklarında toksik etki gösteriyorlar. Aflatoksinlerin insanlardaki karsinojenik dereceleri belirgin ölçütlerde.

Daha çok kimyasal var ama biz yazıyı burada sonlandıralım…

Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
1961 yılında Kuşadası’nda doğdu. İlköğrenimini Kuşadası Yeniköy İlkokulu’nda, ortaöğrenimini İzmir Güzelyalı Ortaokulu’nda, liseyi İzmir İnönü Lisesi’nde tamamladı. 1984 yılında E.Ü. Ziraat Fakültesi Tarım Ürünleri Teknolojisi Bölümü’nden mezun oldu. 1987 yılında E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Süt Teknolojisi Ana Bilim Dalından yüksek lisans, 1993 yılında da doktora eğitimini tamamladı. 1993 yılında Yardımcı Doçent, 1996 yılında Doçent, 2003 yılında Profesör unvanını aldı. 2011-2016 yılları arasında Ege Üniversitesi Tire Kutsan Meslek Yüksekokulu’nda müdürlük görevini üstlendi. Halen Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Başkanı olan Prof. Dr. Harun Raşit UYSAL, aynı zamanda Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyeliği ile Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) Süt ve Ürünleri, Çevre ve Çiftlik yönetimi daimi komite üyesidir. Üç dönem de Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir