HaberlerHayvancılıkTarım

“Gelecek Arının Kanadında!”

2008-2009 yıllarında Amerika’da başlayıp tüm dünyaya yayılan toplu arı ölümleri nedeni ile farkındalık oluşturmak ve arıların ölümlerine dikkat çekmek amacı ile 2 Haziran 2009 tarihinde Kanadalı aktivist Clinton Ekdahl tarafından başlatılan imza kampanyası ile 29 Mayıs 2010 tarihinde Dünya Arı Günü tüm dünyada kutlanmaya başlanmıştır.

Yaşamın devamlılığı için arıların önemine dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla aralarında ülkemizin de bulunduğu 115 ülkenin katılımıyla 20 Mayıs tarihinin Dünya Arı Günü  “World Bee Day” olarak ilan edilmesine yönelik karar tasarısı 20 Aralık 2017 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda oy birliği ile kabul edilmiştir.

Dünya Arı Günü hakkında bir basın toplantısı düzenleyen Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Şahin, “İlk olarak 2010 yılında Ankara’da ‘Altın Yağmuru’ sloganıyla başlayan Dünya Arı Günü etkinlikleri Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliğimizin ve İl Arı Yetiştiricileri Birliklerimizin düzenleyiciliğinde yerel yönetimlerinin de destekleri ile her yıl farklı ilde düzenlenmektedir.

Bu yıl 14.sü düzenlenecek Dünya Arı Günü etkinlikleri Balıkesir ilimizde İl Birliğimizin koordinasyonu ile Balıkesir Üniversitesi, Büyükşehir Belediyesi, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Millî Eğitim Müdürlüğünün katkıları ve organizasyonları ile düzenlenmektedir” dedi.TAB Başkanı Ziya Şahin ülke arıcılığımız ile ilgili şu bilgileri verdi:

Ülkemizde 4.319 endemik bitki varlığı bulunmaktadır.

Dünyada bulunan toplam 27 bal arısı türünün 6’sı ülkemizde bulunmaktadır.

8 adet tescillenmiş arı ırk ve ekotipimiz bulunmaktadır.

9,2 milyon arılı kovanımız mevcuttur.

Bal üretiminde 115.000 ton ortama ile dünyada 2. sıradayız.

Balın dışında 7.000 ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen,10 ton arı ekmeği,10 ton propolis üretimimiz mevcuttur.

9 ay arıcılık yapılabilecek iklimsel ve doğal potansiyelimiz bulunmaktadır.

Geçmişten günümüze arıcılık konusunda hızlı bir ivme kazanarak; dünyada lider ülkeler arasında bulunmaktayız.”Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği çalışmalarına da değinen Şahin;

“Türkiye’de yerli ırk ve ekotiplerimizin orijinal alanlarında korunup 7 bölgede ıslahının sürdürülebilirliği konusunda çalışmalara devam etmekteyiz.

‘Türkiye’nin Balları’ projesi adı altında altı balımızın (çam, kestane, narenciye, geven, pamuk, ayçiçeği) kimliklendirme çalışmaları sonuçlandırılmış, bir balımızın da standardı çıkartılmıştır. Meşe ve lavanta ballarımızın da projesi devam etmektedir. 

Gerek ballarımızın gerekse diğer arı ürünlerinin uluslararası standartlar çalışmaları (ISO) 34 ülkenin de katılımı ile devam etmektedir. Dünyada pazarında görünür olmak adına; uluslararası standart çalışmalarının içerisinde yer almaktayız.

Milli Eğitim Bakanlığına iletmiş olduğumuz taleplerimiz sonucunda; arıcılık eğitiminin 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu doğrultusunda Mesleki Eğitim Merkezi (MEM) programları kapsamına alınarak Arıcılık meslek dalı çıraklık eğitimi uygulamaları kapsamına alınmıştır. 25.10.2020 tarih itibariyle arıcılık resmi meslek statüsüne kavuşturulmuştur.

Dünyanın en prestijli kongresi olarak kabul edilen Apimondia Kongresi ülkemizin şanına yakışır şekilde TAB olarak organize edilmiştir. Ayrıca;  Uluslararası Arıcılık ve Çam Balı Kongresinin de bu yıl 8.’si düzenlenecektir. Ülkemize uluslararası ölçekli bir arıcılık kongresi kazandırılmıştır.

Ülkemizde düzenlenen Apiterapi Kongrelerine de TAB olarak destek verilmektedir.

2008 yılında tüm kovanlar AKS ile kayıt altına alınmıştır. Dünyada ilk defa ülkemizde Bakanlık-STK işbirliği ile kovanların kayıt altına alınması sağlanmıştır.

Sektörün önemli sorunlarından biri olan tağşiş ile ilgili TAGEM-TAB ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi işbirliği ile Balda Tağşiş projesi hazırlanmıştır. Proje ile tespit edilemeyen tağşiş yöntemlerine karşın 3 yeni metot geliştirilerek Bakanlığımıza sunulmuştur” diye konuştu.“Doğada Tüketmeden Üreten Tek Canlı Bal Arılarıdır”

“Ülkemiz bir tarım ve hayvancılık ülkesidir. Arı tarımın vazgeçilmez bir unsurudur” diyen TAB Başkanı Şahin, “Dünyamız her geçen gün doğal kaynakların yok edildiği ve var olanların da tahribata uğradığı bir süreci yaşamaktadır. Doğanın dış olumsuz faktörlerle bozulmasının sonucunda dünya üzerinde her gün yaklaşık 150 bitki ve hayvan türü yok olmaktadır.

Bal arıları ürettikleri değerli arı ürünlerinin yanı sıra (polen,  arı ekmeği, propolis, arı sütü, apilarnil ve arı zehri)  tozlaştırıcı özelliği sayesinde tarım ve hayvancılığın vazgeçilmezidir. İnsan gıdasının üçte biri bal arılarının tozlaşmaya olan katkıları ile elde edilmektedir.

Bal arısının ortaya koyduğu üretim gücü sayesinde; artan insan nüfusuna ve azalan tarım arazilerine karşın; artan gıda arzını karşılamada arı önemli bir umut ışığıdır. Son yıllarda yaşanan salgın hastalıklarda arı ürünlerinin insan sağlığı için tüm dünyada umut ışığı olduğunu unutmamalıyız” şeklinde konuştu.

Stratejik Bir Sektör Olarak Arıcılık

Şahin, “Gelecek nesillerimiz için eğitim ne kadar önemli ise doğru ve doğal beslenmede önemle üstünde durulması gereken bir konu olarak öne çıkmaktadır.  Beslenme gelecek nesillerimiz için belirleyici ve önemli bir unsur olacağı düşüncesi ile ‘arıcılık sektörü stratejik bir sektör olarak dünya tarafından kabul görmektedir’,  diyoruz.

Dünyanın 20 Mayısı, arıların ve arıcıların günü olarak kabul ettiği bu gün vesilesi ile arıların ve arıcıların diline tercüman olmalıyız.

Yaşamlarını; arıların yaşamı ile özdeşleştiren arıcılarımız; arıların çalışkanlığını, özverisini, verimliliğini kendilerine yaşam felsefesi edinmişlerdir. İnsanoğlunun yaşamının mümkün olmadığı koşullarda, arıcılarımız;  arıcılık faaliyetlerini sürdürerek üretim yapmaktadırlar. Bu üretim koluna karşı, gerek kamunun gerekse tüm insanlığın farklı bir pencereden bakmasını istemenin hakkımız olduğunu ifade etmek istiyoruz” dedi.

“İnsanlardan önce var olan arıların insanlardan önce yok olmasını kabul etmemeliyiz” açıklamasını yapan Şahin, “Pestisitlerin önlenemeyen yükselişlerine dur diyemezsek hangi doğal çevre ve alanlardan söz edeceğiz. Öncelikle bunu sorgulamamız gerekmektedir.

  • FAO verilerine göre son beş yılda tarım ilacı kullanımının %30 arttığı ifade edilmektedir.
  • Günümüzde tarımda uygulan yoğun pestisit kullanımı nedeniyle; bal arıları yegane tozlayıcı durumuna gelmiştir.
  • Tarımcı dostlarımızın, bilinçsizce kullandıkları tarım ilaçları sebebiyle her yıl binlerce arı kolonisi yok olmaktadır.
  • Dünyadaki küresel iklim değişikliğinin yaratacağı krizin ciddiye alınmadığını ön görmekteyiz” diye konuştu.

“Tarımcılar ile arıcılar ortak menfaat çatısı altında buluşturulmalıdır” çağrısını yapan TAB Başkanı Şahin, kovan başı üretimimizi arttırmak için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Arılarımızın korunup, ıslah edilmesi ve ıslah merkezlerinin sürdürülebilirliği,

100 bin hektar basralı çam orman alanlarının 200 bin hektara çıkarılması,

Geven balı üretim alanlarımızın genişletilmesi, geven bitkisinin koruma altına alınması,

Kestane Gal arısı için biyolojik mücadelenin arttırılması,

Ayçiçeği ve pamuk arazilerinde arı konaklama zamanlarında pestisit kullanılmaması,

Ülkemizde üretilen her çeşit bal gözetilerek; yeni bal havzaları oluşturulması,

Üretim alanlarının planlı bir şekilde arttırılması ve

Arı yerleşiminde meraların uygun kapasite ile kullanılması sağlanmalıdır.

Flora ve genetik zenginliğimizin avantajını kullanarak tüm dünyada yaşanan küresel iklim değişikliğine karşı ülkesel arıcılık politikası oluşturulmalıdır.

Bitkisel tozlaşmada (polinasyon) arının yarattığı katma değer çerçevesinde farklı destekleme modelleri ile arıcılık sektör olarak desteklenmelidir.”TAB Başkanı Şahin sözlerini şöyle tamamladı:

“Umuyoruz ki arılarımız zehirsiz doğal alanlarda bizlere arı ürünleri üretir.

Umuyoruz ki arıcılarımızın ürettiği arı ürünleri kayıt altına alınır. Kovandan sofraya izlenebilirlik sağlanarak, üreticilerimizin ve tüketicilerimizin hakkı korunur.

Umuyoruz ki Tüm dünyada olduğu gibi arı sağlığı konusunda toplu mücadele programları tüm ülke genelinde uygulanır, arıcılık sektörü diğer sektörler kadar desteklenir.

Umuyoruz ki arıcılarımızın ürettiği ürünler değerinden pazarlanır.

2024 yılı 14. Dünya Arı Günü arılarımıza, üreticilerimize ve tüm sektör paydaşlarına bereket getirmesi temennisi ile Gününüz Kutlu Olsun.”

İlgili başlıklar

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir