Köşe Yazısı

Hayat Memat Meselesi

Yaratılmış her şeyin ilk amacı hayatta kalmak, ikinci amacı çoğalmaktır. Çoğalmak için de önce hayatta kalmak gerekir zaten. Hayatta kalmak en güçlü dürtüdür. Her canlı hayatta kalmak için, sonu felaket de olsa her türlü mücadeleyi göze alır.  Hayatta kalmanın çeşitli yolları vardır, bunlardan bazıları şunlardır; çevreye uyum sağlamak, diğer canlılarla işbirliği yapmak, çevrenin tek hâkimi olmak ve hayatta kalabileceği başka bir yere gitmek. Çevreye uyum sağlamak; değişimi öngörmekle, değişimi fark etmekle ve gerekli tedbirleri almakla; diğer canlılarla işbirliği yapmak, her bir türün diğer türle ortaklık kurarak karşılıklı fayda sağlamakla; çevrenin tek hâkimi olmak, ortamda etkili olmakla veya ortama hükmetmekle ilgilidir. Bunlarda başarısız olanlar, bulunduğu yeri terk eder, kendilerine başka bir yer bulur. Yaşadıkları ekosistemden başka bir ekosisteme giren, girdikleri ekosistemde aşırı çoğalarak, ekosistemi etkileyen/tehdit eden, baskın hale geldikten sonra yerli türleri bulunduğu ekosistemi terk etmeye zorlayan istilacı türlerin yaptığı da budur aslında. Hayatta kalmak için her canlının üyesi olduğu bir gruba, yiyeceğe, hâkimi olduğu emniyetli bir bölgeye ihtiyacı vardır. Amaç, türün devamlılığını sağlamaktır. 

Türün devamlılığını sağlamanın yolu çoğalmak yani üremektir. Gözle görülmeyen mikro canlılar için de tüm varlıkların en mükemmeli olarak yaratılan insan için de bu durum geçerlidir. “Ben de vardım, ben de bu dünyada yaşadım” demenin, bu dünyada yaşadığına dair bir iz bırakmanın tek yolu genlerini bir sonraki nesle aktarmaktır. Bu, aynı zamanda bu dünyada kalmaya devam etmenin de bir yoludur. Kanser hücreleri insanı öldürmek için çoğalmaz. Kanser hücresi de bulunduğu ortamda varlığını sürdürmeye, türünü devam ettirmeye çalışmaktadır. İçinde yaşadığı, var olduğu insana zarar verdiğini bilmez. İnsanı öldürdüğünde kendisinin de yok olacağını düşünmez. O, yapması gerekeni yapar, hayatta kalmaya çalışır ve çoğalır yani ürer. İnsan da aynı şekilde davranır. Önce kendisini çoğaltır, böylece bir grubun parçası olur. Grup, kendisi gibi, kendisine benzeyen bireylerden oluştuğu için kendisini emniyette hisseder. Hayatta kalmak için bu grupla rahatlıkla yiyeceğe ulaştığı ve ürediği bir bölgeyi sahiplenir. Bu bölgeyi, bu bölgenin imkânlarına sahip olmayan ve yine hayatta kalmak ve türünü daha iyi imkânlarda devam ettirmek için bölgesine göz diken diğerlerine karşı korur. Ülkeler arasında sınırlar bunun için vardır, savaşlar bunun için çıkar, insanlar bunun için göç eder…

Canlıların kendi varlığını devam ettirmesi ve çoğalması aslında cansız varlıklar için de geçerlidir. Sahra Çölünün, uzayın her gün genişlediğini, buzulların her gün daha fazla eridiğini, ozon tabakasının her gün daha fazla büyüdüğünü biliyoruz. Büyüme potansiyeli daha güçlü olan büyüme potansiyeli daha zayıf olanı yok etmektedir.

Geçen hafta yaş çay alım fiyatı 17 TL olarak açıklandı. Çay Üreticileri Dayanışma Derneği Başkanı Sayın Mustafa Mavi haklı olarak, “TÜİK’in enflasyonu yüzde 70 civarında açıkladığı bir ekonomik ortamda, yaş çay taban fiyatına yüzde 55’in altında bir artış yapılması kabul edilemez” diye tepki gösterdi. Sayın Mavi, çay üreticisinin enflasyona ezdirildiğini, taban fiyatın 20 TL’nin altında olmasının kabul edilemeyeceğini, bu fiyat politikasının üreticiyi bölgeden göçe zorladığını da ifade etti.

Geçen hafta maliyeti 10,8 TL olan buğday fiyatı, prim dahil kilogram başına 11 TL olarak açıklandı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar haklı olarak; “mazot fiyatının yüzde 109, gübre fiyatının yüzde 56,4, ilaç fiyatının yüzde 66,6 arttığını” belirterek, “buğdaya verilen yüzde 18,9’luk fiyat artışını çiftçimize açıklayamayız” dedi. Ayrıca bu açıklamanın da piyasa fiyatlarını düşüreceğini belirtti. Zaten maliyetine yakın bir fiyat açıklandı, bir de piyasa fiyatlarının düşeceğine dair bir beklenti, üreticinin ürününü zararına satması anlamına geliyor. Bu durumu bir üretici, “ekmeğimizle oynuyorlar” diye izah etmişti.

Üretmek için önce üreticinin hayatta kalması gerekir, üreticinin hayatta kalması için kazanması gerekir. Hayatta kalamadığınız bir yerde türünüzü de devam ettiremezsiniz. Ekmeğini ürettiğinden kazanamayan üretici, ekmeğini başka yerlerde arar, çünkü fıtrat değişmez. Üreticinin ürettiği yerde kalması ve üretime devam etmesi için, türünü devam ettirmesi için kendini emniyette hissettiği, emeğinin karşılığını aldığı, ihtiyaçlarını karşılayabildiği bir imkânı sağlamak hayat memat meselesidir.

Prof. Dr. Mustafa Bekmezci
1973 yılında Akşehir’de dünyaya gelen Dr. BEKMEZCİ, ilk ve ortaokul öğrenimini Akşehir’de, lise öğrenimini Kuleli Askerî Lisesinde tamamladı. 1995 yılında Kara Harp Okulu’ndan Sistem Mühendisi olarak mezun oldu. 2003 yılında Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı’nda yüksek lisans programını tamamladı. 2008 yılında Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalında doktora derecesi aldı. 2015 yılında doçent, 2020’de profesör olan Dr. BEKMEZCİ, halen Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Dekanlığı’nda görevini sürdürmektedir.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir