Nereden Nereye?
Sevgili dostlar,
Bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak Aydın-Kuşadası’nın Yeniköy köyünde (yörede yaygın ismiyle Çerkes köyü) dünyaya geldim. İlkokulu okurken tarlaya girdim, üniversiteyi bitirince tarladan çıktım. Sıcakta, soğukta ailecek durmadan çalıştık.
Çünkü…
…zeytinyağı, incir, tütün, buğday, susam, erik, şeftali, karpuz yetiştirip satıyorduk. Bunların yanı sıra ailemizin gereksinimlerini karşılamak için domates, biber, patlıcan, bamya, acur, bakla, armut, elma, kayısı, üzüm üretiyorduk. İneğimiz vardı aile ihtiyaçları için süt, yoğurt, tereyağı, yayık ayranı ve Çerkes peyniri yapıyorduk. Tavuklarımız vardı yumurta ve buğdayın bir kısmını un yaptırıp ekmek üretiyorduk
Çiftçi yaşı altmışa dayandı…
Bugün hala çiftçilik yapıyoruz ve elimizde sadece iki ürün kaldı ki, bunlar da zeytinyağı ve incirden ibaret. Saydığım eskiden ürettiğimiz yirmi beş üründen geriye kala kala elimizde iki ürün kalmış. Yaşımız da ilerledi, kırk derece sıcakta çalışmak kolay mı? Gidin köylerde dinleyin anlattığımın aynısını size söyleyecekler.
Bugün köylüler yumurta, ekmek ve sebzeyi pazardan ya da marketlerden satın alıyorlar. Bizim yaşımız ilerlediyse bütün çiftçilerin de yaşı ilerledi. Çiftçilerin yaşı ortalama altmışa dayandı ve bu yüzden yeterince uğraşamıyor. Çocukları da çiftçilik yapmıyorlar zaten.
Haklılar çünkü…
…ürünler artık eskiden olduğu gibi para etmiyor. Maliyetler yüksek fiyatlar düşük, çiftçi ürününü maliyet altında satmak zorunda kalıyor. Peki, neden üretiyor? Borçlu da ondan.
Bir de…
…ithalat baskısı var. Çiftçi, sığınmacılarla birlikte neredeyse yüz milyona ulaşmış olan nüfusu zarar edip yeterince üretim yapmadığı için doyuramıyor. Bunu fırsat bilen ithalat baronları…
…dünyanın tarım yapan bütün ülkelerinden ürün ithalatı yapıyorlar. Bir zamanlar Anadolu’da nüfusa yetip ihracat yapacak miktarda yetişen ürünler bugün artık ithal ediliyor.
Aklınıza gelen her ülkeden ithalat…
Örneğin pamuk ABD, Mısır, Kırgızistan’dan, mısır Rusya, Ukrayna, Moldova’dan, tütün ABD, Hollanda, Brezilya, Zimbabve’den, buğday Rusya, Ukrayna, Moldova’dan, domates Peru, Guatemala, İspanya’dan, patates Hollanda, İngiltere’den, kırmızı mercimek Kanada, Avustralya, Kazakistan, Belarus’tan, pirinç Tayland, Çin, Myanmar’dan, soya Brezilya, Gana, Çin’den büyükbaş hayvan Uruguay, Arjantin, Brezilya’dan ithal ediliyor.
Bunlar Türkiye’de yeterince yetiştirilmez mi? Verirsen desteği, belirlersen ürün ekilirken fiyatı, desteklersen kooperatifçiliği, kazandırırsan parayı bak nasıl da üretiliyor.
Haaa, buna ne gerek var canım?
Bu ülkede bir bakan hayvan ithal ediyor diye Fransa’dan “lejyon dönor” nişanı alırsa, bir diğeri de “paramız var ki ithal ediyoruz” derse tabii ki çiftçi yalnız kalır ve üretmez.