Köşe Yazısı

Türkiye’de Hayvansal Ürünlerde Fiyatlar Neden Yüksek?

Türkiye’de hayvan yetiştiricisi para kazanamadığı gibi insanlarımızın da büyük bir çoğunluğu; kırmızı et ve süte aşırı fiyat yükselmesinden dolayı ulaşamıyor, Et ve Süt Kurumu’nun önünde daha ucuz fiyatla et almak için sabah karanlığında kuyruğa giriyor. Türkiye özellikle kırmızı ette havlu atmış bulunuyor ve de çözüm için ithalata başvuruluyor.

Türkiye’de hayvansal ürünlerde aşırı fiyat artışının başlıca altı kök nedeni var:

Bunlar sırasıyla; hayvan yetiştiriciliğinde maliyet enflasyonu, neoliberal politikalarla köylü tarım işletmelerinin ihmal edilmesi, örgütlenme sorunu ve oligopol piyasası, tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesi, üretici ile tüketici arasında pazarlama kanalının çok uzun olması ve de giderek artan ulaşım giderleri.

  • Hayvan Yetiştiriciliğinde Maliyet Enflasyonu

Bunun birçok nedeni var.

Birincisi; küçükbaş ve büyükbaş hayvanlarının besleme kaynaklarının başında gelen meralarımızın hızla azalması.

Küçükbaş ve büyükbaş hayvanların ot ihtiyacının ekonomik açıdan birincil kaynağı çayır-meralardır. Doğal çayır ve meralarımız, 1940’lı yıllarda 44 milyon hektar iken günümüzde 14,5 milyon hektarın altına düşmüş. Bu düşüşte, meralarımızın tarım dışı kullanıma açılması yanında doğal bitki örtüsünün plansız, aşırı ve erken otlatmalar nedeniyle de bozulmuş ve erozyona açık alanlar haline gelmesi gibi konular sayılabilir.

İkincisi; Meralarımızın yetersiz olması nedeniyle ot gereksinmesinin sulu tarımla elde edilen mısır ve yonca gibi yem bitkilerden karşılanması.

Sulu tarımda paralı suya ve elektriğe gereksinme var. Üstelik beside ve yetiştiricilikte fabrika yemi de öne çıkarılmış durumda. Fabrika  yeminin ham maddesinin nerdeyse ithalata (dövize) dayalı olması nedeniyle  de et ve süt  üretim maliyetlerin giderek yükselmekte.

Üçüncüsü; koruyucu hekimliğin yeterince önemsenmemesi ve sağıltıcı hekimlikte aşırı fiyat artışları.  

Koruyucu hekimliğin yeterince önemsenmemesi nedeniyle özellikle kuzu ve oğlak ölümleri yüzde 4-21,buzağı ölümleri de yüzde 15 düzeyinde. Her yıl yaklaşık 500 bin buzağı ölmekte. Sağıltıcı hekimlikte ilaç fiyatlarının yüksekliği de maliyet enflasyonunu tetikleyen etmenlerden birisi.

  • Neoliberal Politikalarla Köylü Tarım İşletmelerinin İhmal Edilmesi

Aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli köylü tarım işletmelerinin izlenen tarım politikalarıyla ihmal edilmesi ve 1980 yıllardan beri uygulanan neoliberal politikalarla, dev tarımsal işletmelerle yapılan şirket tarımcılığına ağırlık verilmesi.  

Ancak bu model Türkiye için uygun değildi. Türkiye tarım işletmelerinin büyük bir çoğunluğu, küçük ve orta ölçekli işletmelerdi. Ne yazık ki bunlara yapılan desteklemeler çok yetersiz kaldı. Köylü tarımcılığının ihmal edilmesi sonucu, tarımsal nüfusun azalmasına bağlı olarak hayvan sayısı toplam nüfusa göre artmadı.

  • Çiftçinin Ekonomik Örgütlenmesinin Çok Düşük Olması ve Oligopol Piyasası

Çiftçinin ekonomik örgütlenmesi çok düşük düzeyde olduğu için aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli işletmeler, süt ve et sektöründe oligopol piyasasına göre mallarını pazarlamak zorunda kaldılar. Bu piyasa, Türkiye’de genelde 2, 3 ya da 4 oyuncunun (aracı ya da alıcı ve satıcı)  egemenliğinde şekilleniyor. Oligopol az sayıda baskın firmanın %40’tan fazla bir oranla pazarı paylaşmasıdır. Burada hayvan yetiştiricisi çok sayıda ve örgütsüz, süt ve hayvan alıcıları yüksek düzeyde güçlü ve örgütlüdür.

  • Tarımsal Kitlerin Kapatılması

SEK Neden Özelleştirildi?

Süt Endüstrisi Kurumu(SEK)’in özelleştirilmesi ile üreticiden çok ucuza alınan süt, tüketicilere de yüksek fiyatta satılmaya başlandı. Üretici süt fiyatlarının belirlenmesi,  yerli ve yabancı sanayicilerin denetimine girdi.

YEMSAN Özelleştirildi ve Çiftçi Özel Yem Fabrikalarının İnsafına Bırakıldı.

EBK, ESK’na dönüştürüldü ve İşlevsiz Duruma Getirildi. 

Et Balık Kurumu(EBK), Et ve Süt Kurumu(ESK) dönüştürüldü. Ancak elindeki kurumları büyük ölçüde sattığı gibi günümüzde piyasaya müdahalesi neredeyse yok duruma geldi.

TİGEM’lerin Devreden Çıkarıldı.

Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü(TİGEM)’ne bağlı birçok Tarım İşletmesi (Tİ) 30 yıllığına kiraya verilerek elden çıkarıldı. Bunun sonucunda Türk Çiftçisi, damızlık hayvan ve sertifikalı tohumlukta dışa ve tekelci sermayeye bağımlı duruma getirildi.

  • Üretici İle Tüketici Arasında Pazarlama Kanalının Çok Uzun Olması

Bütün tarımsal ürünlerde olduğu üzere et ve sütte de üretici ile tüketici arasında pazarlama kanalının çok uzun olması.

Bu durum her el değişimde fiyat artışını ortaya çıkarıyor.

  • Giderek Artan Ulaşım Giderleri

Et ve sütte de giderek artan ulaşım giderleri, tüketiciye yükleniyor.

Özetle;

Tarımsal üretimin bir dalı olan hayvansal üretim ve pazarlamada, birbirini tamamlayan konular bir bütüncül olarak ele alınmazsa günlük çözümler işe yaramaz.

İlgili başlıklar

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir