Köşe Yazısı

Kooperatiflerde Vizyon ve Gelecek Arayışları

Pandemi süreciyle iyice gün yüzüne çıkan bir gerçek var; dünya artık eskisi gibi değil. Sorunlar, krizler ve çelişkiler büyümeye devam ediyor. Savaşlar, hastalıklar, iklim krizi ve ekonomik krizler, insanlığı tehdit etmeyi sürdürüyor. Olumsuzluklar, azalmak yerine artış gösteriyor.

Dünyada ve ülkemizde çok sayıda insan gelir ve refah kaybına uğramaya devam ediyor. Ülkelerin taşıyıcı kolonları olarak kabul edilen “orta sınıf”, hemen her ülkede erimektedir. Ülkelerde az sayıda insan akıl almaz seviyede zenginleşirken toplumun geri kalanı yoklukta, yoksullukta ve yoksunlukta eşitlenmeye başlamıştır.

Çünkü neredeyse her ülkede gelir dağılımı ve fırsat eşitliği, hızla bozulmaya devam etmektedir.

Bireyselliğin kutsandığı bir çağda yaşıyoruz. Oysa kişilerin ve çoğu toplumsal grupların sorunları ve hedefleri benzerdir. Bireyler; sosyoekonomik, eğitim, cinsiyet, coğrafya, yaş, sağlık gibi nedenlere bağlı olarak sorunlarına ve hedeflerine kalıcı yol ve yöntemler bulmakta zorlanmaktadır. Bireyler, bu çelişkiyi fark etmek ve birlikte hareket etmeyi öğrenmek durumundadır. Özellikle bireylerin/grupların sosyal ve ekonomik hedeflerini bir çatı altında gerçekleştirmek için kooperatiflerin kurulması veya var olan kooperatiflere ortak olunması –neredeyse- zorunluluk haline gelmiştir. Kooperatiflerin dernek, vakıf, platform, oda, borsa ve birlik benzeri yapılardan farkı, bu zorunluluğu ortaya koymaktadır.

Çünkü kooperatifler, sosyal temelli ekonomik işletmelerdir.

Yaşananlar karşısında özellikle gelişmiş ülkelerde insanlar, dayanışmayı ve işbirliğini büyütme arayışlarına girdiler. Acımasız rekabet ortamına ve dayatılan koşullara karşı gelmenin yolunun birlikte hareket etmekten geçtiğini fark eden insanlar, platform kooperatifçiliği benzeri yeni kooperatif türlerini ve uygulamalarını hayata geçirmeye başladılar. Kooperatifçiliğin sorunlara çözüm yöntemleri sunabileceğinin başka ispatı ise BM’nin, 2012 yılından 13 yıl sonra, 2025 yılını “Dünya Kooperatifçilik Yılı” ilan etmesi olmuştur. BM, “Kooperatifler Daha İyi Bir Dünya Kurar” ana temasıyla kooperatifçiliğin önemini yeniden gözler önüne sermeye hazırlanmaktadır.

Çünkü kooperatifler, her geçen gün daha fazla önem kazanmaya başlamıştır.

Bilindiği gibi mülkiyet yapısına göre işletmeler kamu sektörü ve özel sektör olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kooperatifçilik ise “üçüncü sektör”“üçüncü yol” olarak yeni bir seçenek sunmaktadır. Kooperatifler; yasalar çerçevesinde kurulan, faaliyetlerde bulunan ve denetlenen bir işletme türü olarak benzer hedefleri ve sorunları olan kişi ve gruplar tarafından oluşturulan taban örgütlenmeleridir. Bu yönüyle kooperatifler, kamu sektörünün ve özel sektörün dengeli bir bileşimi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çünkü kooperatifçilik, insanlığın bulduğu büyülü yöntemlerden birisidir.

Gelişmiş ülkelerde kooperatifçiliğin de gelişmiş olduğu görülmektedir. Dünyada bir kooperatife ortak olanların sayısı, toplam nüfusun %12’sini bulmaktadır. Bu oran gelişmiş ülkelerde çok daha yüksektir. Kooperatifler; eğitimden sağlığa, tarımdan gıdaya, sigortadan bankacılığa pek çok sektörde kurulmakta ve başarılı şekilde faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu kooperatifler; planlama, üretim, pazarlama ve hatta kayıt tutma gibi faaliyetleri aynı anda yapabilmektedir. Bazı ülkelerde kooperatifçiliğin doğrudan bir yasası bulunmamakla beraber kooperatifler, “kolaylaştırıcı” bir ortamda “yetkili” ve “güçlü” biçimde faaliyetlerini sürdürmektedir. Buradan hareketle ülkemizde kooperatiflerin isimlerinin başında zorunlu olarak yer alan “Sınırlı Sorumlu – S.S.” ibaresinin “Yetkili Sorumlu – Y.S.” şeklinde değiştirilmesi düşünülebilir.

Çünkü sorumluluk, yetki ve sınırla daha anlamlıdır.

Kooperatiflerin paylaşım temelli kurulduğu gerçeği hem ortaklar ve hem de diğer kesimlerce unutulmamalıdır. Paylaşımın yerine göre iyiyi ve kötüyü paylaşmak olduğu hatırdan çıkmamalıdır. Kooperatiflerde kara ortak olmak ne kadar mümkünse zarara ortak olmak da aynı oranda mümkündür. Birlikte çalışmak ve hareket etmek, kalkınmanın ve gelir elde etmenin değerli bir yoludur. O halde paylaşım ilkesi, aynı zamanda, geliri ve kalkınmayı toplumun tabanına yaymanın bir yoludur.

Çünkü kooperatifler; geleceği, doğayı, insanı öncelikli olarak ele alan yapılar olarak çalışmak zorundadırlar.

Ülkemiz kooperatifçiliğinde vizyoner bir bakış açısıyla zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır. Vizyon, gelecekteki ana hedefleri içerir. Gelecek, sürdürülebilirlik ile ele alınmalıdır. İlerleme kaydetmek ve vizyoner hedeflere ulaşabilmek, benzer değerlere ve hedeflere sahip kişilerin ve grupların bir araya gelmesiyle daha kolay olacaktır. Kooperatiflerimizin temel değerleri olmalıdır. Kooperatiflerimiz hem üretimi hem de tüketimi düzenleyen ve kolaylaştıran yapılar olarak düzenlenmeli ve faaliyetlerde bulunmalıdır. Kooperatifler; girdi temini, ortak makine-ekipman parkı/kullanımı, tüketim ürünlerin temini gibi alanlarda daha fazla varlık göstermelidir. Bu faaliyetlerin yaygınlaşması için bugünlerde çok ihtiyaç duyulan tarımsal KİT’lerin varlığı da yeniden ele alınmalıdır. Tarımsal KİT’ler; yeni görev, rol ve sorumluluklarıyla yeniden oyun kurucu/piyasa düzenleyici olmalıdır. Bu faaliyetlerde kooperatifler başta olmak üzere üretici örgütlerinin işbirliği çok değerlidir. Böylelikle üretici ürettiği üründen alın terinin karşılığını alacak ve de üretici- tüketici arasındaki fiyat makası daralacaktır.

Çünkü kooperatifler, benzer üretim ve tüketim sorunları ve hedefleri olan kişilerin/grupların oluşturduğu taban örgütlenmesidir.

Kooperatifler, en az 7 kişi ile kurulmaktadır. Yasalarımıza göre kooperatifler, önemli bir “işletme” türüdür. Bir işletme/şirket olarak kooperatiflerin yürütmesi gereken işlevleri vardır; yönetim, pazarlama, üretim, muhasebe, finansman gibi. Çoğu kooperatifimizin mali gücü, profesyonel/uzman kişileri istihdam etmeye yetmemektedir. Haliyle kooperatifin işlerini ortaklarının yürütmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bununla beraber kooperatiflerde çoğunlukla az sayıda kişi, yönetim ve diğer işlevleri üzerine almaktadır. Örneğin yönetim kurulu üyeleri, genelde bir-iki kişi, her türlü işlevi ve görevi yürütmeye çalışmaktadır. Bunun sonucu olarak sorunlar ortaya çıkmaktadır.  O nedenle kooperatifler –mümkünse- farklı eğitim, birikim ve deneyimde kişileri de ortak almanın yollarını aramalıdır. Böylelikle kooperatifler uzmanlaşmaya ve iş bölümüne daha rahat gidebilecektir. Yüklerin ve sorumlulukların paylaşılması, kooperatifin başarısını doğrudan etkileyecektir. Ortakların kooperatiflerini daha fazla benimsemesi ve onların faaliyetlerine katılması işleri kolaylaştıracaktır.

Çünkü kooperatifçilik; işbirliği, güç birliği ve dayanışmadır.

Evrensel ilke ve değerler çerçevesinde kooperatifçiliği yeniden değerlendirmek, ülkemiz için bir tercih olmaktan çok zorunluluk olmuştur. Son zamanlarda nicelik olarak artışların görülmesi kooperatiflerin niteliğinin de arttığını göstermemektedir. “Sulandırma ustası” bazı kişiler ve gruplar; kooperatiflere başka görev, işlev ve roller vererek onların amaçlarından ve anlamından sapmasına yol açabilmektedir. Bu durumun sosyal ve ekonomik sonuçlarını, bazı rakamlar net biçimde ortaya koymaktadır; 2020 yılında dünyanın önde gelen 300 kooperatifi 2 trilyon avro civarında gelir elde ederken ülkemizin milli geliri 600 milyar avroya yakın ve bütün kooperatiflerimizin gelirleri toplamı ise 300 milyon avronun biraz üzerindedir. Başka bir kıyas yapmak gerekirse aynı yıl Fransız kooperatifleri, ülke milli gelirinin yaklaşık %14,5’i oranında gelir elde ederken ülkemizin bütün kooperatiflerinin geliri, milli gelirimizin on binde biri seviyesinde kalmıştır.

Çünkü gerçek anlamda kooperatifçilik; üretimin artması, gelir artışı ve gelirin tabana yayılması demektir.

O halde kooperatifçiliğin gelişmesi için hangi kelime ve kavramlarla daha fazla tanışmak gerekir?

Evrensel ilke ve değerler ışığında başarılı kooperatiflerin kurulması ve faaliyetlerde bulunması için üzerinde durulması gereken başlıca konular şunlardır:

* Kolaylaştırıcı mevzuat,

* İş ahlakı ve etik değerler,

* Sistem, kurumsal yapı ve etkin kontrol – denetim mekanizmaları,

* Birlikte hareket edebilme yeteneği, uzmanlaşma ve iş bölüşümü,

* Eğitim-geliştirme ve teknoloji kullanımı.

Çünkü kooperatiflerin başarısının temelini kafa, kol ve kalp birliği oluşturmaktadır.

Erdem Ak
1973 yılında Balıkesir’de doğdu. İlköğrenimini aynı şehirde tamamladı. Kuleli Askeri Lisesi mezunudur. Kara Harp Okulu’ndan ayrıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF - İşletme Bölümü mezunudur. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Girişimcilik Yüksek Lisans Programı’nda eğitim almıştır. Gerçekte hayat boyu öğrencidir. Özel sektörde değişik firmalar hesabına çalıştı. Çalışma konularının başında tarım ekonomisi, kırsal kalkınma ve girişimcilik gelmektedir. Özellikle tarım sektörüne yönelik yayıncılık ve danışmanlık işleri yapmaktadır. Ülkemizin tek tarım ve gıda gazetesi Hasat Türk’ü yayınlamaktadır. Tarım ekonomisi ve kırsal kalkınma konularında pek çok yazı ve makale yayınlamış, sunumlar yapmıştır. Son yıllarda kooperatifler ve dernekler başta olmak üzere bir takım sivil toplum kuruluşlarında ortaklık, üyelik ve yöneticilik yapmaktadır. Evli ve bir erkek çocuk babasıdır. İyi seviyede İngilizce bilmektedir.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir