Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Köşe Yazısı

Tarımda Teslimiyet; 24 Ocak Kararları

Sevgili Dostlar,

24 Ocak 1980 ekonomik istikrar tedbirlerinin üzerinden tam 45 yıl geçti. O tarihte 19 yaşındaydım ve kendimi tam bir 78 kuşağı olarak tanımlıyorum. Zamane genci olarak 24 Ocak 1980 kararlarını, 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesini bire bir yaşadım. Bu nedenle pratiken yaşadığım dünün, bugüne olan sonuçlarını iyi değerlendirebiliyorum. 

Seçilmiş Lider Turgut Özal

24 Ocak kararları sadece tarımın dönüşümü için alınmadı elbette. Ülkenin üreten bütün kurumları, karma ekonomiden tamamen liberal ekonomiye transfer edildi. Yirmi Dört Ocak’ta bu planları gerçekleştirmek üzere zamanın politika uygulayıcıları tarafından seçilen Turgut Özal ABD, AB, Dünya Bankası, İMF, Dünya Ticaret Örgütü ve 12 Eylül askeri cuntası tarafından ödüllendirilerek önce başbakan sonra cumhurbaşkanı yapıldı. Kimse seçimleri kendi iradesiyle kazandı demesin, askeri darbe olmasaydı, o zamanlar çok güçlü olan devrimci hareket, devrimci hareket dışındaki sosyal demokratlar nedeniyle seçimi kazanamazdı.

24 Ocak; Aslında Yeni Ekonomik Modele Gerekçe

Gelelim 24 Ocak’ın gerekçelerine. 24 Ocak kararlarında, azalan üretimin ve artan karaborsacılığın ortadan kaldırılması için kamu harcamalarının sınırlandırılması, ücretlerin düşürülmesi, serbest kur gibi ekonomik önlemlerin alınması kararlaştırıldı.

Aslında serbest piyasa ekonomisini taçlandıran, tarımda yerli üretiminden ziyade ithalatı öncelleyen, ekonomide kamunun rolünü zayıflatan hatta giderek yok eden bir ekonomik model benimsendi.

  Bunun için yüzde 30’un üzerinde devalüasyon yapıldı, gübre/enerji ve ulaştırmada sübvansiyonlar sonlandırıldı, dış ticaret serbestleşti, yabancı sermaye teşvik edildi, kur transferleri kolaylaştı, sıkı para ve maliye politikaları ile ücretler baskı altına alındı.

Askeri Darbenin Asıl Amacı

Yukarıda saydığım kararları tam olarak uygulamak için de anarşi bahane edilerek 12 Eylül’de sabaha karşı bir askeri darbe yapıldı. Nedense 11 Eylül’de bitmeyen anarşi, 12 Eylül’de sona ermişti. Darbe sonrası bu kararlar askeri yönetim tarafından harfiyen uygulandı, ülke yukarıda da yazdığım gibi IMF, Dünya Bankası ve diğer uluslararası finans kurumlarına açık hale getirildi.

Tarım Sömürüye Açık Hale Geldi

Kararlarda “akaryakıt, tarım ürünleri ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) fiyatları, enflasyonu önleyecek şekilde ayarlanacaktır” şeklinde düzenlenen madde ile çiftçiler ilk kez liberal politikalarla tanıştılar, ardından köylerini terk ederek İstanbul’a akın etmeyi hızlandırdılar. Kararlarda ihracat hedeflendiğinden ve tarım ürünlerinden başka Türkiye’nin satacağı pek bir şey olmadığından, iç tüketimde kısıtlamalara gidildi, uluslararası piyasalarda rekabet etmek için ürünlerin fiyatı ucuzlatıldı, bunun sonucunda tarımsal ürünlerin taban fiyatları düşük tutularak çiftçilerin gelirleri azaltıldı. Tütün başta olmak üzere, birçok ürüne kota getirildi ve sonuçta İstanbul başta olmak üzere şehirlerin varoşları daha da kalabalıklaştı. 

Ardından özelleştirmeler başladı. Piyasayı regüle eden ne kadar KİT varsa birçoğu “devlet et-süt satar mı?” diye özelleştirildi.

Bunlardan…

Çiftçilere örnek olsun diye 1925’te kurulan Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ),

Pancar üreticisi desteklensin ve stratejik öneme sahip bir ürün olan şeker elde edilsin diye 1935’te kurulan Şeker Fabrikaları AŞ (TŞFAŞ)’in önemli bir kısmı,

Köylünün elindeki pamuk değerlensin diye 1933’te kurulan SÜMERBANK,

Yerli basma üretilsin diye 1937’de kurulan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası,

1937’de kurulan Zirai Kombinalar İdaresi,

1938’de Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu (Daha sonra bu iki kurum, Devlet Üretme Çiftliklerine dönüştürüldü),

Köylüye ucuza tarımsal girdi sağlansın diye 1944’te kurulan Türkiye Zirai Donanım Kurumu (TZDK),

Ülke hayvancılığı ve balıkçılığı gelişsin ve mevcut hammadde değerlensin diye 1952’de kurulan Et ve Balık Kurumu (EBK),

Hayvancılık gelişsin diye 1956’da kurulan YESTAŞ,

Köylünün ürettiği çiğ süt değerlensin diye 1963’te kurulan Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu (yaygın biline adıyla SEK),

Aynı yıllarda kurulan Yem Sanayi TAO (YEMSAN),

Ayrıca

TEKEL,

Tarım Kredi Kooperatifleri,

özelleştirilerek işlevleri sona erdirildi.

Ve sonuçta tarlalar liberal sömürünün açık alanları haline getirildi.

Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
1961 yılında Kuşadası’nda doğdu. İlköğrenimini Kuşadası Yeniköy İlkokulu’nda, ortaöğrenimini İzmir Güzelyalı Ortaokulu’nda, liseyi İzmir İnönü Lisesi’nde tamamladı. 1984 yılında E.Ü. Ziraat Fakültesi Tarım Ürünleri Teknolojisi Bölümü’nden mezun oldu. 1987 yılında E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Süt Teknolojisi Ana Bilim Dalından yüksek lisans, 1993 yılında da doktora eğitimini tamamladı. 1993 yılında Yardımcı Doçent, 1996 yılında Doçent, 2003 yılında Profesör unvanını aldı. 2011-2016 yılları arasında Ege Üniversitesi Tire Kutsan Meslek Yüksekokulu’nda müdürlük görevini üstlendi. Halen Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Başkanı olan Prof. Dr. Harun Raşit UYSAL, aynı zamanda Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyeliği ile Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) Süt ve Ürünleri, Çevre ve Çiftlik yönetimi daimi komite üyesidir. Üç dönem de Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir