HaberlerTarım

Kamucu Tarım ve Kırsal Kalkınma Politikaları, Hemen Şimdi!

“Kamucu Tarım ve Kırsal Kalkınma Politikaları,

Hemen Şimdi!”

Ülkemizi derinden etkileyen deprem felaketi ile ilgili TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) yazılı bir basın açıklaması yaptı. Oda Yönetim Kurulu adına Baki Remzi Suiçmez imzasıyla kamuoyu ile paylaşılan açıklamada şunlar ifade edildi;

Tarım arazileri insanı ve insanlığı doyurur, öldürmez. Tarım arazilerimizi öldürerek geleceğimiz yok etmeyelim, aç kalmayalım, göz göre göre depremlerde ölmeyelim. Israrla sürdürülen kişisel ve çıkarcı yanlış politikalarla daha çok acılar yaşamaya gebeyiz. Mutluluk, beton yığınları arasında yaşamakla değil, doğaya dönüş ve toprağa saygı ile mümkün.

Ülkemizde yıllardır uygulanan yanlı ve yanlış tarım politikaları, derinleşen ekonomik kriz, girdi ve ürünlerde dışa bağımlılık, yaşanan iklim olaylarının tarımsal üretime olumsuz etkileri nedenleriyle yaşanan gıda krizi ve yüksek gıda enflasyonuna depremin etkilerinin eklenmemesi somut kamucu tarım ve kırsal kalkınma politikalarıyla aşılabilir.”

Ülkemizi derinden etkileyen deprem felaketi ile ilgili TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) yazılı bir basın açıklaması yaptı. Yönetim Kurulu adına Baki Remzi Suiçmez imzasıyla kamuoyu ile paylaşılan açıklamada şunlar ifade edildi;

Depremler, bu dünyada her coğrafyada ve bu coğrafyada hep oldu ve hep olacak. Deprem kuşağında yaşayan ülkeler her an depreme hazırlıklı olmak zorundadırlar. Deprem, insanlığın geleceğine ilişkin çok ciddi bir uyarıdır. Tarım toprakları ile depremlerin verdikleri zararlar arasında doğrusal bir ilişki vardır. Tarım yapılan topraklar, özellikle alüvyal ovalar, yumuşak zemine sahip oldukları için inşaata uygun olmayıp yapılaşmaya açılmamalıdır. Kahramanmaraş depremleri tarım alanlarının rant ve çıkar uğruna betonlaşmasının ağır faturasının ciddi can ve mal kayıpları olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Depremin her alandaki yıkıcı etkileri ülkemizin tarımsal hammadde ve gıda ürünleri tedarikini sağlayan tarım sektörünü de etkilemiştir. Kırsal alanlarda yaşayan vatandaşlarımız bir yandan depremin yıkıcı etkileriyle uğraşırken bir yandan da hayvanlarının hayatlarını kurtarma çabası içindedirler. İçinde bulunduğumuz koşullar altında depremin kırsal alanları nasıl ve ne şekilde etkilediği henüz tam anlamı ile belirlenememiştir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2022 yılı verilerine göre depremden doğrudan etkilenen 10 ilin nüfusu yaklaşık 13,5 milyon olup toplam ülke nüfusun %15,7’sini kapsamaktadır. Kırsal alan tanımının belirsizliğini koruduğu günümüzde Büyükşehir Yasası sonrası deprem bölgesindeki 4923 mahalle/kırsal mahalle/köy/belde nüfusu yaklaşık 2,6 milyondur. Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa ve Kilis illerimiz Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında, son derece verimli tarım arazilerine ve önemli tarımsal üretim potansiyeline sahip illerimizdir. TÜİK 2022 yılı verilerine göre depremden etkilenen 10 ilde 2 milyondan fazla büyükbaş ve 9 milyondan fazla küçükbaş hayvan bulunmakta olup bu sayılar Türkiye`deki toplam hayvan varlığının %15’ine denk gelmektedir. Deprem bölgesindeki tarım arazisi miktarı yaklaşık 3,7 milyon hektar, kayıtlı çiftçi sayısı yaklaşık 270 bindir. Bu kadar büyük bir nüfusu ve coğrafyayı etkileyen depremin yaralarının bir an önce sarılması çok önemlidir.

Kırsal alanda depremin yarattığı en önemli etki, bitkisel üretime yönelik makine ve ekipman hasarları dışında, ağırlıklı olarak hayvancılık alanında görülmektedir. Hayvan barınaklarının, kümeslerin ve canlı hayvanların depremden nasıl etkilendiğinin belirlenmesi önümüzdeki günler için gıda güvenliği ve güvencesi açısından son derece önemlidir.

Tarım ve Orman Bakanlığı açıklamalarında çiftçiler tarafından karşılanması mümkün olmayan çadır ve yem ihtiyacına yönelik tespitlerin yapıldığı ve yardımlara başlandığı, süt toplama ve kesilmesi gereken hayvanların satın alınması işlemlerinin Et ve Süt Kurumu (ESK) tarafından koordine edildiği, bölgeyi terk etmek zorunda kalan depremzedelere ait olan veya bakacak kimsesi olmaması sebebiyle ortada kalan büyükbaş ve küçükbaş hayvanların, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) tarafından korumaya alındığını ve bunların her türlü ihtiyaçlarının karşılandığını belirtilmektedir. Bu çalışmaları önemsiyoruz. ODA olarak gönüllü üyelerimizle bölgedeki çalışmalara destek olmaya hazır olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.

Tarım sektörü için depremin yıkıcı etkilerinin azaltılması amacıyla, Mart ayıyla birlikte bitkisel üretim faaliyetlerinin yoğunlaşacağı gerçeği karşısında, önümüzdeki günlerde ivedilikle yapılması gereken aşağıdaki önerilerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz;

  • Kentler yanında kırsal alanda yaşayan depremzedelerin barınma, ısınma, beslenme gereksinimleri hızla karşılanmalıdır.
  • Hayvan kayıpları ile yıkılan ahır, ağıl ve kümeslerin tespitlerine hızla devam edilmelidir. Hayvanların barınabilmesi için uygun nitelikli yeterli çadır ihtiyacı hızla karşılanmalıdır. Hayvan yemi ihtiyacının karşılanması çalışmaları artarak devam etmelidir. Yaralı hayvanların tedavilerine öncelik verilmelidir. Kurtarılan hayvanların elden çıkarılmasında fırsatçılığa izin verilmemesi için sıkı tedbirler alınmalıdır. Süt hayvanlarından toplanan sütlerin değerlendirilmesine yönelik tedbirlere devam edilmelidir.
  • Bitkisel ve hayvansal üretimin devam edilebilmesi için ek bütçe ile halen yetersiz olan toplam tarımsal destekleme bütçesi artırılmalı ve bölgedeki üreticilere gerekli maddi destek bir an önce sağlanmalıdır. Bitkisel üretim için gübre, mazot, ilaç, tohum dahil somut girdi desteği verilmelidir. Çiftçilerin elektrik ve sulama borçları ertelenmelidir. T.C. Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalardan kredi kullanan çiftçilerimizin kredi borçları faizsiz yapılandırılmalıdır. Üreticilerimizin Bağkur ve SSK prim ve ödemeleri ötelenmelidir.
  • Yaşamını yitiren ve yaralanan, çalışma ortamları enkaz altında kalan ya da hasar gören, aralarında çok sayıda meslektaşımızın bulunduğu tarımsal girdi satan bayilere yönelik gerekli kolaylıklar hızla sağlanmalıdır.
  • Gıda yardımları hızla bölgeye ulaştırılırken sağlıksız gıdalar ayıklanmalı, yardım paketlerinden çıkarılmalıdır. Bölgede uzun süreli sıcak yemek dağıtım noktalarında gıda güvenliğine yönelik planlamalar yapılmalıdır.
  • Yıkılan kent ve köylerin yeniden inşaasında arazi kullanım planlaması çerçevesinde uygun yer seçimi ilkelerine uyulmalı, tarım alanları üzerinde yeni yapılaşmalara izin verilmemelidir.
  • Kırdan kente, kentten kıra göç süreci iyi planlanmalı, kırsal alanların yaşam koşulları iyileştirilerek tekrar cazibe merkezleri olmaları sağlanmalıdır.
  • Bölgedeki baraj ve göletlerin sağlamlığı sürekli ve düzenli olarak kontrol edilmeli, hasar gören sulama kanalları onarılmalıdır.
  • Ranta yönelik yeni yatırımlar yerine gerekli mali kaynak ve kurumsal altyapı ile GAP Projesi hızla tamamlanmalı, tarımsal üretim ile gıda sanayi bütünleşmesi sağlanmalıdır.
  • Deprem sonrasında bitkisel ve hayvansal üretim konusunda kısa ve orta vadeli onarıcı bütüncül somut planlar bir an önce yapılmalı ve uygulanmalıdır.

Ülkemizde geçmişten geleceğe depremler coğrafyasında yaşıyoruz, çok acılar çektik. Bilimsel uyarıları önemsemedik. Bilime uygun politikalara ve uygulamalara kulak verilmemesi nedeniyle deprem değil, ihmal öldürmüştür. Tarım arazileri insanı ve insanlığı doyurur, öldürmez. Tarım arazilerimizi öldürerek geleceğimiz yok etmeyelim, aç kalmayalım, göz göre göre depremlerde ölmeyelim. Israrla sürdürülen kişisel ve çıkarcı yanlış politikalarla daha çok acılar yaşamaya gebeyiz. Mutluluk, beton yığınları arasında yaşamakla değil, doğaya dönüş ve toprağa saygı ile mümkün.

Ülkemizde yıllardır uygulanan yanlı ve yanlış tarım politikaları, derinleşen ekonomik kriz, girdi ve ürünlerde dışa bağımlılık, yaşanan iklim olaylarının tarımsal üretime olumsuz etkileri nedenleriyle yaşanan gıda krizi ve yüksek gıda enflasyonuna depremin etkilerinin eklenmemesi somut kamucu tarım ve kırsal kalkınma politikalarıyla aşılabilir.”

İlgili başlıklar

Yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir