Buğdayda Oyun – 1
Anadolu’da bir söz vardır, “Buğday ile koyun gerisi oyun”. Coğrafyanın hangi bitkisel ve hayvansal ürüne uygun olduğu ve bu ikilinin arasındaki doğal uyumun aslında birçok sorunun çözümüne temel oluşturabileceğini gösterir. Maalesef “ileri ve teknik tarım politikaları oluşturuyoruz” derken özellikle son 25 yılda bu durumu ıskalıyoruz. Hatta “bugün buğdayda tarihin en yüksek devlet desteğini veriyoruz” diyerek başta çiftçi olmak üzere millete karşı bu sözü sadece “buğdayda oyun” şekline çevirmişiz.
Bu topraklarda on binlerce yıllık geçmişi ile bir önceki buzul devri atlatmış ve yine de hayatta kalabilmiş buğday sadece insanların değil çevresindeki birçok canlının da temel besin kaynağı olmuş. Zamanla artan nüfus baskısıyla daha çok üretilmiş. Orta ılıman iklim şartlarında, düzensiz yağışların ve kıraç toprakların hâkim olduğu kuru tarım alanlarında sulama yapılmaksızın üretimi artırabilmek için her yıl daha fazla ilaç ve gübre vermek, işlemek için teknoloji ile daha çok mücadele vermek gerekmiş. Tarım alanları ve çiftçi sayısı azalmasına rağmen üretim hep 16- 21 milyon ton aralığında kalmış. Miktardaki oynamalar yıllık iklimsel değişimler ve girdi fiyatlarındaki yükselmeler nedeniyle olmuş.
Peki, bu yoğun tarım yaklaşımı doğru mu ve bunun için verilen destekler ne işe yarıyor?
Dünya yeni bir buz devrine yaklaşıyor. Bir önceki büyük felaketi mağara yaşam düzeyindeki insanlar ve genetiği ile oynanmamış buğday atlatabildi. Ama bir sonrakini bunca teknolojiye rağmen atlatabilecek miyiz? Hızlı sanayileşme, çarpık yapılaşma, yoğun tarım derken doğa üzerinde kirlilik ve aşırı kullanım nedeniyle yaratılan büyük tahribat karbon, azot ve su döngü dengelerini bozduk. Buzul devri sürecinde birkaç yüzyılda ilerlemesi gereken süreleri 20 -30 yıllık bir zaman aralığında geçmeye başladık. Bu değişim hızına dayanamayan birçok canlı türü şimdiden yok olmaya başladı bile.
Bu tehdit karşısında, aklımıza gelen soru; giderek değişen iklim şartları nedeniyle topraklarımızın geleneksel ürünü buğdayı, önümüzdeki yıllarda da üretilebilecek miyiz? Bu soruların cevabını verecek en önemli kişi ise çiftçi. Çünkü eğer çiftçi üretmezse, üretimden vazgeçerse ya da üretemez duruma düşerse, bunun acısını sadece çiftçi değil bütün bir toplum olarak çekeriz. Gençleri tarımda tutamadığımız için hızla yaşlanan çiftçinin gidişatı yavaşlatacak hatta tersine çevirecek onarıcı tarım uygulamalarına ilişkin yeni teknolojileri satın alması, yeni metotları tam ve doğru şekilde uygulaması ne kadar mümkün?
Ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan konunun idari, mali, hukuki, siyasi, teknik alanlarının bir bütünlük içinde multi-disipliner sürdürülebilir yaklaşımlarla bütün paydaşlar tarafından ele alınması ama öncelikle çiftçinin korunup, kollanması ve gençlerin tarıma çekilmesi gerekiyor. Burada olağan olarak ilk akla gelen tabii ki desteklemeler oluyor.
Devlet, bu sene seçimlerin de etkisiyle buğday üretimi için kendince yüksek fiyat açıkladı ve çiftçiye ciddi destekler verdiğini söyledi. Örneğin bu sene; mazot desteği olarak 75 TL ve gübre desteği olarak 46 TL olarak açıklandı. Buna ilave olarak dekara sertifikalı tohum için 50 TL daha veriyor. Ama çiftçi artan fiyatlar nedeniyle çoğunlukla kendi tohumunu yetiştirmeye başladığı için artık bu desteğe başvuran pek kalmadı. Bu arada geçen yıllarda toprak analizi için verilen 50 TL destek de aynı şekilde artık uygulamada değil. Bu sene en önemli fark ise; Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli kapsamında 10 kuruş/kg olan fark ödemesini, Hububat Üretim Prim Desteği adı ile 1 TL /kg prim desteği olarak veriyor.
Bu durumda çiftçi dekara 75 + 46 = 121 TL ve ilave olarak kilograma 1 TL destek ödeyecek. Hesabı dekara çevirirsek; dekara 300 kg (kuru + sulu şartlarda Türkiye ortalaması 275 Kg/da) ürün alan bir çiftçiye üretim yapabilmesi için dekara toplam 421 TL destek veriyor. Bunu da kg hesabına çevirirsek devlet çiftçi üretime devam etsin diye 1,40 TL ödeyecek. Bu miktar, 8,25 TL olarak açıklanan buğday fiyatının neredeyse %17’sine karşılık geliyor. Bu durumda çiftçiye çok ciddi bir destek verildiği söylenebilir. Ama işler piyasa şartlarında gerçekler daha farklı ve işler biraz karışık.
Uzun süredir Ukrayna’dan gelen buğday ile depolarımızda ciddi bir stok var. Diğer yandan tüccar aynı şekilde uzun süredir piyasadan 5 TL/kg ile ürün depoladı. Şu anda dünya piyasalarında 280 dolara düşen fiyatları dikkate alan tüccar piyasadan 6,6 TL/kg fiyat ile alım yapıyor. Şu anda fiyatlar hiç bir yerde 8,25 TL/kg değil.
(Devamı Var)