“Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlu Olsun”
Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET) Yönetim Kurulu, Cumhuriyetimizin 100. Yılı dolasıyla yazılı bir basın açıklaması yaptı. “Cumhuriyetimizin 100. Yılını coşkuyla ve gururla kutluyoruz. Cumhuriyet bizim her şeyimiz. Varlık nedenimiz. Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ve dava arkadaşlarını saygı ve minnetle anıyoruz” şeklinde başlayan açıklamada şunlar dile getirildi:
“Cumhuriyetin değerlerini sahiplenmek ve korumak için her zamankinden daha kararlıyız, daha fazla sorumluluk duyuyoruz. Sahiplenme ve korumanın ötesine de hedefliyoruz. Atatürk’ün çizdiği aydınlık yolda bu değerleri daha ileri taşımayı temel görevimiz biliyoruz.
Büyük Önder Atatürk, Cumhuriyeti toplumdan gelen talebe dayalı olarak kurmadı. Ancak halkın kendi kendisini yönetmesi demek olan ve ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyerek kurduğu Cumhuriyetin yaşamasının ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmasının Cumhuriyet değerlerinin toplumda kökleşmesi ve yeşermesine bağlı olduğunu da biliyordu. Bu konuda, içinde yaşadıkları büyük zorluklara, yokluklara ve yoksunluklara karşın, savaş meydanlarında yakından tanıdığı güngörmüş Anadolu insanına güveniyordu.
Atatürk, daha Cumhuriyeti ilan etmeden önce askeri zaferlerin ekonomik zaferlerle taçlandırılmasının önemini vurgulamış ve tam bağımsızlığın ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkün olacağının altını çizmişti. Ekonomik zafer için tarımı işaret etmişti. Çok bilinen ‘Kılıç ve Saban’ aforizmasında, ‘Kılıç kullanan kol giderek yorulur, saban kullanan kol ise giderek güçlenir, zaman geçtikçe toprağın daha çok sahibi olur’ demişti. O’nun ifadesiyle, ‘Gerçek fetihler yalnız kılıçla değil, sabanla yapılandır. Tarihin bütün olayları ve hayatın bütün gözlemleri bunu doğrulamıştır.’
Büyük Önder, gıdanın insan yaşamındaki vazgeçilemez ve ertelenemez önemi çerçevesinde tarıma özel bir değer veriyordu. Türkiye’nin ‘gerçek sahibi ve efendisi’ olarak köylüyü gösterirken, onun üretici yönünü vurguluyordu. Üretimin özgürleştirici gücüne inanıyor, bilgiye değer veren, bilgiyi arayan, yenilikçi ve bilinçli çiftçiliği geliştirmek istiyordu. Çiftçiliğe saygınlık ve çiftçilere özgüven kazandırmak, çiftçilerin haklarını kollamak ve onları güçlendirmek için dönemin koşullarında mümkün olanların hepsini gerçekleştirmeye çalıştı.
Cumhuriyet kurulur kurulmaz tarımda planlı adımlar ve atılımlar başladı. Önce Köy Kanunu çıkarılarak köye kişilik ve kimlik tanındı, köylünün yerel karar süreçlerinde yer alması sağlandı. Kısa süre sonra Aşar Vergisi kaldırıldı; çiftçilere, ‘artık mültezim yok, hep alan devlet yok artık size veren devlet var’ mesajı verildi. Bu iki büyük atılımın hemen öncesinde de Ziraat Vekâleti kurularak veren devletin hazırlığına başlanılmıştı.
Cumhuriyetin kuruluşundan Atamızın aramızdan ayrılışına kadar geçen on beş yıl içinde tarım alanında yapılanlar ne kadar özlü anlatılsa hatta sadece sıralansa bile bu bildiriye sığmaz. Bunlar arasında; tarımsal araştırma kuruluşlarını, Yüksek Ziraat Enstitüsünü, köy öğretmeni ve eğitmeni yetiştirilmesini, kooperatifçilik alanında yapılan sayısız atılımı, tarımda makineleşme çalışmalarını, başta Gazi Orman Çiftliği olmak üzere örnek çiftlikleri ve gıda işletmelerini, hayvan yetiştiriciliğini desteklemek için yapılanları, toprak dağıtımı ve toprak mülkiyetini yeniden düzenleme çabalarını, Zirai Kombinalar ile Devlet Ziraat İşletmelerinin kuruluşunu, Toprak Mahsulleri Ofisini ve Şeker Fabrikalarını saymakla yetinelim.
Komşu on köyden 36 çiftçi ile birlikte 1937 yılında Silifke Tekir Tarım Kredi Kooperatifi kurucusu ve 1 numaralı ortağı olan; tarlada, traktör ve harman makinasında ya da çiftçilerle sohbet ederken sayısız fotoğrafı bulunan; 1930’lu yıllarda planladığı ve başarıyla uyguladığı sanayi programını gıda ve dokuma sanayii üzerine inşa eden; TBMM açış konuşmalarının hemen hepsinde tarıma önemli yer veren ve bizzat yaptığı son açış konuşması olan 1937 yılındaki konuşmasında bir kez daha, “milli ekonominin temeli tarımdır” diyen Atatürk’ü hiç unutmayalım.
İçtenlikle inanıyoruz ki, Büyük Atatürk bugün yaşasaydı yine, ‘milli ekonominin temeli tarımdır’ diyecek ve o günkü kadar haklı ve o günkü kadar ileri görüşlü olacaktı. Bizim son yıllarda yaşadığımız dar ve zor zamanlarda, COVID – 19 pandemisiyle, iklim krizinin artan etkileriyle ve yakın coğrafyamızdaki savaşlarla görebildiğimiz bu gerçeği Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk daha o günlerden görüyordu. Gıda herhangi bir meta, tarım herhangi bir ekonomik faaliyet değildir, ulusal egemenlik demektir ve aydınlık bir geleceğin güvencesidir.
Büyük Atatürk,
Bizlere emanet ettiğin Cumhuriyetin Yüzüncü Yılını büyük bir coşku ve gururla kutluyoruz. Bundan sonra da her yıl artan bir heyecan ve tutkuyla kutlayacağız. Cumhuriyetin değerlerine ve eserlerine daima kararlılıkla sahip çıkacağız. Türkiye Cumhuriyeti nice yüzyıllara onurlu, çağdaş, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olarak ulaşacaktır.
Gönlün rahat olsun, Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun.”