Midye Ekonomisi
Özellikle sahil kesimlerinde oturanlarca çok tanınan bu “atıştırmalık”, “sokak lezzeti” deniz ürününün tüketiminde hızlı bir artış gözlenmektedir. Son yıllarda sahillerimizde kurulan midye çiftliklerinin bunda payı olsa gerek. O siyah, siyahımsı mavi, koyu morumsu, kahverengi veya kahverenginin muhtelif tonları ile iki kabuk arasındaki bol baharatlı dolma tadı ile midye, çoklarımızca denenmiş ve adeta alışkanlık yaratmıştır.
Aslında midye İstanbul boğazında, Marmara’da ve başta İzmir olmak üzere birçok körfezde tek tek elle veya bir tarakla toplanarak hasat edilmektedir. Doğal olarak cıva, kurşun, kalay, bakır, arsenik ve kadmiyum gibi ağır metaller içerebileceği varsayımı ile adeta çocuklarımıza yedirmekte tereddüt ettiğimiz midye, artık çiftliklerde temiz deniz ortamlarında yetiştirilmeye başladı. Tarım Bakanlığının onayladığı ve hatta hibe destekleri ile faaliyete geçen onlarca midye çiftliği on binlerce ton midye üretimini sağlamaktadır. Aslında su ürünleri yatırımcıları son 20 yılda balık çiftliklerine yoğun yatırım yapmışlar ve günümüzde çiftlik balık ürünleri toplamı avcılıktan elde edileni miktar olarak geçmiştir. Ne var ki söz konusu yatırımcılar dışa bağımlı yem fiyatlarındaki artış karşısında yeni arayışlara yönelmişler ve “YEM GEREKTİRMEYEN” midye yetiştiriciliğine başlamışlardır. Özellikle Tarım Bakanlığının yer gösterme ve diğer teşvikleri ile Sinop, Yalova, Bursa ve İzmir kıyılarına kurulacak çiftlik sayısının daha da artacağı beklenmektedir. O, diğer tarımsal üretimde fiyatları sürekli artan tohum, ilaç ve gübre girdilerinin sıfır olduğu nadir gıdalardan biridir.
Midye yetiştiriciliğinde sadece kurulum ve bakım maliyeti vardır. Yatırım bir kez yapıldığında, iki yıl içinde geri kazanılabilir. Ek bir yatırım yapmadan sadece sistem bakımı ve maliyeti ile çiftliklerden büyük karlar elde edilebilir. Durum böyle olunca insanın aklına şu soru geliyor: Midye yetiştiriciliğinde Türkiye geç mi kaldı?
Suyu filtre ederek beslenen fitoplanktonlarla beslenen yüksek yumurta verimlilikleri ile midye dünyada en fazla yetiştiriciliği yapılan çift kabuklu yumuşakçalardan biridir. Hollanda’nın deniz dibinde, Fransa’nın direklerde ve İspanya’nın sal-şamandıra ve halatlarla onlarca yıldır yaptığı midye yetiştiriciliği Türk insanının aklına ancak 2010’larda geldi. Ne var ki yasal mevzuatı aşmak 5-6 yıl aldı. Bu konuda Tarım Bakanlığının gayretlerini takdir etmek gerek. Çok sayıda müteşebbise yatırım yapacakları alanları ilan etmek ve ruhsatlandırmakla kalmamış, yatırım destekleri ile midyeciliğin gelişmesine katkılar sağlamaya devam etmektedir. Midye yetiştiriciliği için kilogram başına verilen parasal destek yanında “Kırsal Kalkınmada Uzman Eller” projesi çerçevesinde hibe olarak tesis kurulum sermayesi sağlanmaktadır.
Bakanlığın midye üretimini sürdürebilir kılma adına “iyi tarım uygulamaları” ve “organik midye” üretimi için mevzuat hazırlığı içinde olduğunu duyurması, ülke midyeciliği açısından bir başka olumlu adımdır.
Son yıllarda hızla artan çiftliklerimizde 2023 yılında 30 bin ton civarında çiftlik midyesi üretimi tahmin edilmektedir. Yıllık midye tüketimimiz ise 100 bin tonu geçmektedir. Bu miktar Fransa’da 200, Hollanda’da 300 bin ton civarındandır. İlginçtir, ülkemizde midye ağırlıklı olarak “dolma” şeklinde tüketilmektedir. Ve başka ülkelerde bu tür tüketim, dolayısıyla üretim yapılmaz. Ne var ki dolma tüketimi başta körfez ülkeleri olmak üzere birçok komşuda yaygınlaşmaya başlamıştır. O nedenle midye ihracatı hiç de ütopik değildir. Kaldı ki iç ve doğu Anadolu’dan gelen talepler midye endüstrisi için gelecek vaat etmektedir. Türk müteşebbislerce Yunanistan’da açılan bir midye dolma fabrikası olayı daha anlaşılır kılmakta.
Midyenin çiftliklerde üretimi oldukça fazla ekolojik artıyı beraberinde getirir. Yere yani deniz tabanına değmeyen 10-15 metrelik yetiştirme halatlarındaki midyeler, saatte ortalama 20 litre su süzmektedirler. Planktonla beslenen bu canlıların adeta deniz suyunu filtre ettiği sözlenebilir. Bazı ülkelerde plaj önlerine midye çiftliği kurmasının nedeni bu olsa gerek. Çiftlik izdüşümü deniz tabanının balıkların yumurtalama alanları olması yalnız ekolojik olarak değil, ekonomik olarak da bir kazançtır.
Kurulum yatırımı yapıldığında sadece sistem bakımı ile midye yetiştiriciliğinin karlı bir yatırım olduğu anlaşılmaktadır. Ürüne yurtiçi ve yurtdışı talep durumu da göz önünde bulundurulursa, devletin özellikle “izleme alanlarını” artırarak ve izleme sürelerini kısaltarak desteğini sürdürmesi beklenmelidir. Son yıllardaki diğer tarımsal üretimde fiyatları sürekli artan tohum, ilaç ve gübre girdilerinin sıfır olduğu böylesi bir ürününle ilgili araştırma ve geliştirmelere de Üniversitelerin de yeterli ilgiyi göstermesi beklenmektedir.
Memnuniyetle öğreniyoruz ki Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi midye ve istiridye yetiştiriciliği üzerine araştırmalar yapmak üzere “Midye ve İstiridye Yetiştiriciliği Araştırma Tesisi” kurmuştur. Bu üretim sahasında asıl hedef bu türlerin üretim aşamasındaki problemlerini tespit etmek ve ileride yüksek tonajlı üretimlerde yatırımcılara teknik bilgi sağlamaktır. Ayrıca girişimcilere örnek bir işletme olarak çiftliklere bilgi aktarılacaktır. Tüm bunların yanında sistemde yetiştirilen midyeler, Karadeniz’de tükenme noktasına gelmiş doğal midye yataklarına anaç midye desteği sağlayarak stokların devamında büyük rol oynayacaktır.