Pestisit Atlası Çarpıcı Gerçekleri Ortaya Koyuyor!
Heinrich Böll Stiftung Derneği tarafından hazırlanan “Tarımda Kullanılan Zehirler Hakkında Gerçekler ve Rakamlar: Pestisit Atlası”, bilim insanlarının uyarılarına ve Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Otoritesi’nin (EFSA) yasaklamasına rağmen, pestisit kullanımının dünyada rekor seviyelere çıktığını ortaya koydu. Dünyadan ve Türkiye’den pestisit kullanımına dair çok yönlü bilgilerin yer aldığı Pestisit Atlası’nda konunun uzmanları tarafından hazırlanan 26 başlıktaki makalelerle durum tespiti, ortaya çıkan zarar ve risklerin boyutu ve çözüm önerileri yer alıyor. “Tarımda Kullanılan Zehirler Hakkında Gerçekler ve Rakamlar: Pestisit Atlası” Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği Proje Koordinatörü Yonca Verdioğlu ve Pestisit Atlası’nın Türkiye’ye dair bilgilerini oluşturan ve bilimsel okumaları yapan Gıda Mühendisi, Yazar Dr. Bülent Şık’ın katılımıyla düzenlenen basın toplantısında kamuoyu ile paylaşıldı.
Dünyada yılda 4 milyon ton pestisit kullanılıyor
Yarattığı tehlikelerine rağmen pestisitsiz endüstriyel tarımın imkânsız hale geldiğine dikkat çekilen Pestisit Atlası’nda yer alan verilere göre, dünya çapında yılda 4 milyon ton pestisit kullanılıyor. Küresel pestisit pazarının bu yıl itibariyle, 130,7 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığı tahmin ediliyor.
Hem insan sağlığını bozuyor hem biyolojik çeşitliliği yok ediyor
Pestisit Atlası’na göre, Türkiye’de 2019 yılında yapılan bir çalışmada analiz edilen gıda örneklerinin yüzde 49’unda sucul canlılar, arılar, su yosunları ve faydalı böcekler açısından çok zararlı olan, yüzde 42’sinde ise doğal hayatta biyolojik birikime neden olan ve toksik etkisi uzun süre kalıcı olan pestisitlerin kalıntısı tespit edildi. Türkiye’de 2013 ve 2014 yıllarında yapılan bir araştırmada analiz edilen gıda örneklerinin yüzde 85’inde birden fazla sayıda pestisit kalıntısı bulundu. Tespit edilen pestisit sayısı 2 ile 13 arasında değişim gösteriyordu.
Dünyadaki tarım arazilerinin üçte ikisi en az bir pestisit ile kirlenmiş
Pestisit Atlası, tarım zehirlerinin görünmeyen ekosistem üzerindeki etkilerini de ortaya koyuyor. Toprakta biriken pestisitlerin yenilenemeyen kaynağı da önemli ölçüde kirlettiğine dikkat çekilen Pestisit Atlası’nda dünyadaki tarım arazilerinin yaklaşık üçte ikisinin en az bir pestisit ile kirlenmiş olduğu vurgulanıyor. Avrupa’da 317 tarım arazisinden alınan toprak testlerinin yüzde 80’inden fazlasında pestisit kalıntısına rastlanmış. Yayımlanmış 400 sistematik araştırmaya göre pestisitler sağlıklı toprakları korumak için hayati önem taşıyan organizmalara zarar veriyor. Pestisit Atlası’nda bu alanda yapılan 2800’den fazla testin yüzde 70’inde bu sonuca ulaşıldığı belirtiliyor. Atlas’ta pestisitlerin kullanımlarından yıllar sonra bile toprakta kirliliğe neden olmaya devam ettiği ifade ediliyor.
Toprağın yanı sıra nehirler, denizler ve yeraltı su kaynakları da kirleniyor
Pestisit Atlası’nda su kaynaklarının pestisitlerle kirlenmesi başlığı yer alıyor. Atlas’a göre çevre uzmanları nehirlerin, denizlerin, karasularının ve yeraltı sularının pestisitlerle ne kadar kirlendiğini düzenli aralıklarla yapılan testlerle ortaya koyuyor. Zararlı maddeler akarsulara genellikle tarım alanlarından sızma yoluyla, yüzeysel akıntıyla ve sürüklenmeyle ulaşıyor. Atlas’ta Türkiye’deki akarsu ve göllerde bulunan pestisit kalıntılarını belirlemeye yönelik bilimsel çalışmalarda tarımsal faaliyetin yoğun olduğu bölgelerde sularda ve dip tortularında çeşitli pestisitlerin kalıntılarına rastlandığı belirtiliyor. Türkiye’deki akarsu ve gölleri pestisit kirliliğine karşı koruyacak bir kıyı-kenar şeridi uygulamasının olmadığı da Atlas’ta vurgulanıyor. Sulara pestisitlerin bulaşmasını önlemek için öncelikle pestisit kullanımını azaltmak ve zaman içinde de ortadan kaldırılması gerekliliği üzerinde duruluyor. Bunu sağlamak için de Türkiye genelinde uygulanacak agroekolojik bir tarım programının hayata geçirilmesi gerekliliği ifade ediliyor.
Ekolojik mahşer pestisitle geliyor!
Tarım için çok önemli olan yararlı böcekler de pestisitten nasibini alıyor. Pestisit Atlası, yapılan bilimsel çalışmaların yararlı böceklerin yok oluşunu hızlandırdığını gösteriyor. Pestisit Atlası yapılan araştırmalarda bütün böcek popülasyonlarının yüzde 41 oranında azaldığını ve bütün türlerin üçte birinin yok oluşla karşı karşıya kaldığını dikkat çekiyor. Sydney Üniversitesi’nin yaptığı araştırmayı baz alan Atlas, her yıl böceklerin toplam biyolojik kütlesinin yüzde 2,5 oranında azaldığını vurguluyor. Böcek ölümlerine dair bölgesel örnekleri de veren Pestisit Atlası, Birleşik Krallık’ta kelebek popülasyonun 1976’dan beri yaklaşık yarıya indiğini söylüyor. Alman doğa koruma bölgelerinde, rastgele alınan örneklere göre uçucu böceklerin biyolojik kütlesi 1989 ile 2016 yılları arasında yüzde 76 azaldı. Kuzey Amerika’da doğu kral kelebeğinin sayısı 30 yılda yaklaşık yüzde 80 geriledi. Hollanda’daysa evcikli böceklerin sayısı 2006 ile 2016 yılları arasında yüzde 60 azaldı. Birçok bölge, özellikle de tropik bölgeler için henüz veri yok. Atlas’ta ‘eldeki bilgiler, azalmanın küresel bir olgu olduğuna işaret ediyor’ ifadesi kullanıldı. Yararlı böceklere en fazla zarar veren pestisit ise neonikotinoidler olarak belirtiliyor.
En yoğun pestisit kullanımı Adana, Mersin, Manisa, Aydın, Bursa, İzmir ve Antalya
Pestisit Atlası’nda 2020 yılında Türkiye’de kullanılan pestisit miktarının 50 ile 60 bin ton/yıl olduğu tahmininde bulunuluyor. Atlas’ta pestisit kullanılan illere yönelik çarpıcı bilgiler yer alıyor. Pestisit Atlası’nda kullanılan pestisit miktarının yaklaşık yüzde 50’sinin Adana, Mersin, Manisa, Aydın, Bursa, İzmir ve Antalya’da kullanıldığı ifade ediliyor. Bu illerde hektar başına kullanılan pestisit miktarı çok fazla. Antalya’da 2020 yılında hektar başına pestisit kullanımı yaklaşık 14 kg, Manisa’da 9 kg seviyesinde. Pestisit kullanımının yoğun olduğu illerde halk sağlığı, biyoçeşitlilik kaybı, kimyasal kirlilik gibi önemli sorunların görülmesi bekleniyor.
İnsana, doğaya, yaşama zarar veren zehir: Pestisitler
Henirich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği Proje Direktörü Yonca Verdioğlu, Pestisit Atlası’nın 26 başlık altında toplanan makalelerden oluştuğunu söyledi. Bu Atlas ile pestisite yönelik farkındalığın oluşturulmasını hedeflediklerini belirten Verdioğlu, “Pestisitlerin nereden geldiği, nasıl kullanıldığı ve yarattığı etkiler hakkında birçok ülkede veriler yok denecek kadar az. Varsa bile bunlara ulaşmak neredeyse mümkün değil. Ne yazık ki Türkiye de bu ülkeler arasında yer alıyor. Resmi rakamlara göre, tarım arazilerinde kullanılan yıllık yaklaşık 60 bin ton pestisitin yol açtığı etkilerin son derece vahim olduğu kuşkusuz. Pestisit kullanımı başta insanlarda ve özellikle çocuklarda sağlık sorunlarına neden olurken, ekolojik çeşitliliği yok ediyor, hızlı bir yok oluşa neden oluyor. Biz Dernek olarak pestisitin çevreye, doğal hayata insana ne tür zararlar verdiğini ortaya koyarak bu zehirleri nasıl azaltabileceğimize dair tartışmalara anlamlı bir katkı sunmayı amaçlıyoruz. Bu uzun soluklu ve zahmetli çalışma sonucunda ortaya pestisit kullanımının insan sağlığına, doğaya, ekosisteme, biyoçeşitliliğe verdiği zararlar ortaya konuyor ve bu tarım zehirlerinin yerine üretimde kullanılabilecek alternatif çözümlere de yer veriyoruz” dedi.
“Çocuklarımızın geleceği tehlikede”
Pestisit Atlası’nın Türkiye’ye dair bilgilerini oluşturan ve bilimsel okumaları yapan Gıda Mühendisi Yazar Dr. Bülent Şık, pestisitin sağlığa ve ekosisteme etkilerinin uzun zamandır bilinmesine rağmen pestisit kullanımının bütün dünyada artış gösterdiğine dikkat çekti. Türkiye’de pestisitin ağırlıklı olarak insan sağlığı çerçevesinde tartışıldığına değinen Şık, pestisit ve kalıntılarından en fazla çocukların etkilendiğini belirtti. Türkiye nüfusunun yüzde 26,5’ini çocukların oluşturduğunu kaydeden Şık, 23 milyon çocuğun pestisit tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Pestisit Atlası’nda sağlık ve çevre için özellikle yüksek düzeyde akut ve kronik risk oluşturduğu kanıtlanmış zehirlerin ‘Yüksek Riskli Pestisitler” olarak tanımlandığını söyleyen Şık, “Yüksek Riskli Pestisitlerin tanımlanması konusunda kriter var. Ancak hiçbir uluslararası anlaşma veya protokol bunların tamamına yer vermiyor. Tüm dünyada kullanılan bütün pestisitlerden hukuken bağlayıcı uluslararası sözleşmeler kapsamında düzenleme altına alınan pestisitlerin oranı sadece yüzde 4 seviyelerinde” olduğunu belirtti.
“Pestisit olumsuz etkilerini değerlendiren rutin çalışmalar çok az”
Kullanılan pestisit miktarlarının ve kalıntılarının izlenmesinin insan sağlığı, çevre ve ekoloji için zorunlu olduğunu kaydeden Şık, “Ancak Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde izlenmiyor” dedi. Dünyada biyoçeşitliliğin korunması için konulan uluslararası hedeflere ulaşmanın tek yolunun pestisit kullanımını azaltmak olduğunu vurgulayan Şık, “Her yıl bütün dünyada yaklaşık 385 milyon pestisit zehirlenmesi vakası yaşanıyor. Bu zehirlenmeden en fazla mağdur olanlar ise tarım alanında çalışan insanlar. Öte yandan Avrupa’da ekoloji ve sağlık nedeniyle kullanılmasına izin verilmeyen pestisitlerin üretilmesine ve başka ülkelere ihraç edilmesine ise devam ediliyor. AB’de pestisitlerin kullanım onayı katı kurallara bağlı. Buna rağmen onay verilirken pestisitlerin ekosistemlerin tamamı üzerindeki zararlı etkileri ne yazık ki dikkate alınmıyor” diye konuştu. Bülent Şık, Türkiye’de de pestisitlerin kullanımının onaya bağlı olduğunu, ancak ekosistem üzerindeki zararlı etkileri bilinmediği gibi insan sağlığına yönelik olumsuz etkilerini değerlendiren çalışmalarının da çoğu ülkede, özellikle de AB ülkelerinde yapılan rutin çalışmalara kıyasla çok az olduğunu ifade etti.