Köşe Yazısı

“Tarımın Finansmanı; Etki ve Etik”

Tarım 4.0 Teknoloji ve Etki Derneği tarafından, 22-23 Şubat 2024 tarihleri arasında İzmir’de düzenlenen 2. Tarım Teknoloji Etki Zirvesinde bir oturum başlığı, “Tarımın Finansmanı; Etki ve Etik” idi. Bu oturumda tarımda hem etik hem de etki üzerinde çalışan iki ayrı derneğin üyesi/yöneticisi olarak benim de bir sunumum oldu.

Sunumda dile getirilen görüşler burada kısaca özetlenecektir.

Ülkemiz çiftçisinin finansal ve ekonomik sorunları ile birlikte yığınla başka sorunları var. Bu nedenle tarımdan kopuşlar ve tarımsal üretimden çıkışlar devam ediyor. Tarımdan kopuşların bir göstergesi Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) içinde yer alan ve her geçen yıl düşen çiftçi sayımızdır. Çiftçilerimiz, ÇKS yoluyla erişebilecekleri destekleme ve başka olanakları bile önemsemeden üretimden uzaklaşmaktadır.

Daha önce de değişik ortamlarda ifade ettiğim gibi tarımımızda beş temel sorun ön plana çıkmaktadır;

  1. Politik Konular: Tarımın ve üretimin ülkemizde itibarı büyük ölçüde zedelenmiştir. Tarım, bağımsızlık ve gelecek sorunu olarak yeniden öncelikli hale getirilmelidir.
  2. Ekonomik/Finansal Konular: Bir çiftçinin, milli gelirden kişi başına düşen payı herhangi kişinin payının üçte biri oranındadır. Çiftçi para kazanamamaktadır.
  3. Örgütsel Konular: Tarımda birçok üretici örgütü olmakla birlikte bunlar, etki ve etkinlik bakımından zayıf kalmaktadır. Bu durum çiftçinin hakkını arama, rekabet etme, pazarlama, girdi temini, savunuculuk ve sözünü dinletme konularında kendini net olarak göstermektedir.
  4. İşletme Yapısı ve Demografi Konuları: Ülkemizin tarımının çok büyük kısmı, parçalı arazide üretim yapan ve az sayıda hayvan ile hayvancılık yapan aile işletmelerinden oluşmaktadır. Tarımdaki kişilerin yaş ortalaması 58 yaş olarak, ülke emeklilik yaşının üzerine çıkmıştır.
  5. Eğitim, AR – GE ve Teknoloji Konuları: Tarım kadim bilgiler zinciri olmakla beraber çiftçimizin mesleki eğitim düzeyi, teknoloji kullanımı ve bu alanda yapılan araştırma- geliştirme çalışmaları düşük seviyededir.

Bu sorunlar birbiriyle yakın ilişki içindedir ve diğerlerini doğrudan etkilemektedir.

Girdi fiyatları üzerinde bir üreticinin/yetiştiricinin pazarlık etme ve söz söyleme hakkı çok yoktur. Onlar, genelde borç ilişkisi yüzünden, kendilerine sunulan girdileri; sunulan fiyat, miktar ve kalitede alıp kullanırlar.

Girdi fiyatları üzerinde söz hakkı pek olamayan çiftçinin ürünlerin fiyatları/çıktılar üzerinde de etkili biçimde pazarlık etme ve emeğinin karşılığını alma imkanı yoktur. Depolama, taşıma, borçluluk, ihtiyaçlar gibi nedenlerle çiftçi, genelde, ürününü hızlı biçimde elinden çıkarmaktadır.

“Tarladan çatala yolculukta” gıda ürünlerinin üreticinin elinden çıkış fiyatları, değişik hesaplamalara göre, sofraya ulaştığında 3-6 artış göstermektedir. Bunun anlamı hem üretici hem de tüketici birlikte kaybetmektedir.

Küçük aile işletmelerinin / küçük üreticilerin, destekleme ve hibe programlarında başvuru yapmaları ve yararlanmaları, parasal anlamda, düşük seviyededir. Özellikle proje bazlı başvuruların gerekli olduğu ve orta/büyük bütçeli destek ve hibe programlarına, genelde, sermaye durumu iyi olan az sayıda işletme daha rahat erişebilmektedir. Bu olanaklardan yararlanmak, bazen, objektif olmayan işleyiş ve değerlendirmelere bağlıdır.

Banka, ulusal ve uluslararası kaynaklara erişim ile onların sunduğu imkanlardan yararlanma, özellikle küçük aile işletmeleri için oldukça zorlayıcıdır. Bu işlemlere ilişkin dosyalar, sözleşmeler, ipotekler, yaptırımlar vb. yüzünden küçük üreticiler, yığınla olumsuzlukla karşılaşmaktadır.

17 adet BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin büyük çoğunluğu tarımla ilişkilidir. Bu çalışmada, “Açlığa Son” ve “Yoksulluğa Son” hedefleri başta olmak üzere küçük üreticilerin insan olmaktan kaynaklı ve insan onuruna yaraşır koşullarda çalışması ve yaşaması vurgulanmaktadır.

Kalkınma ve ilerleme, toplumun bütün kesimlerini kapsadığı sürece anlamlı ve değerlidir. Ülkemiz için kırsal kalkınma; tarımsal üretimin devamlılığı, bağımsızlık ve gıda güvencesi gibi yaşamsal nedenler yönüyle çok daha önemli hale gelmektedir. Altyapı, eğitim, sağlık, sosyal ve kültürel konularda kırsal bölgeler kentlere göre geride kalmaktadır.

Tarımda sosyal güvenlik sistemi sorunludur. Aileden genelde bir kişi (baba) güvenlik sisteminde yer almakta ve primlerini ödemekte zorlanmaktadır.

Özetlenen bu kadar soruna karşın, ülkemizde tarım için neler yapılabileceğini şöyle sıralamak mümkündür;

  • Her bir üretici / yetiştirici, “bilinç” ve “örgütlülük” kavramlarıyla tanışmalıdır. Çünkü sorunların çözümü için ilk önce sorunun farkında olmak ve çözüm ve ilerleme adına örgütlü bir şekilde harekete geçmek gerekebilir. Böylelikle örgütlerin içinde, bireysel/ailesel temel sorunlara dahi birlikte/ toplumsal çözümler aranacak ve bulunacaktır. Türk tarımında bu örgütlülüğün adı “kooperatifçiliktir”.
  • Üretime ve tarıma hak ettiği itibar yeniden kazandırılmalıdır. İtibarın iadesi, sadece sözle yapılacak bir şey değildir, somut işler ve uygulamalar gereklidir.
  • Kırsalın kalkınması için daha kapsayıcı, kalıcı ve gerçekçi politikalar ve uygulamalar oluşturulmalıdır. “Tek bir kişinin bile geride bırakılmaması” için kırsalda yaşayanların uygar, insani değerlere sahip ve onurlu ortam ve koşullarda yaşaması gereklidir.
  • Tarımda örgüt bolluğu yerine bir çatı örgüt kurulmalıdır. Birden fazla üretici örgütüne üye/ortak olmak yerine bir çiftçi tek bir yerde bütün iş ve işlemlerini yapabilmelidir. Aynı zamanda bu çatı örgüt, güçlü biçimde tarımı ve tarımcıları savunabilmelidir.
  • Tarımın bir yaşam biçimi olmanın yanında zor bir iş alanı/meslek olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Her geçen gün kendini iyice hissettiren iklim krizi, çevre sorunları, kuraklık, ekonomik krizler gibi tehditlerden doğrudan etkilenen tarımsal üretim; gece-gündüz, yaz-kış, soğuk-sıcak gözetmeden yürütülen faaliyetler topluluğudur. O halde bu işlerin devamlılığı için çiftçilerin üretime devam etmesinin yol ve yöntemleri bulunmalıdır.

Tarım finansmanında “etki” ve “etik” mi demiştik…

Erdem Ak
1973 yılında Balıkesir’de doğdu. İlköğrenimini aynı şehirde tamamladı. Kuleli Askeri Lisesi mezunudur. Kara Harp Okulu’ndan ayrıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF - İşletme Bölümü mezunudur. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Girişimcilik Yüksek Lisans Programı’nda eğitim almıştır. Gerçekte hayat boyu öğrencidir. Özel sektörde değişik firmalar hesabına çalıştı. Çalışma konularının başında tarım ekonomisi, kırsal kalkınma ve girişimcilik gelmektedir. Özellikle tarım sektörüne yönelik yayıncılık ve danışmanlık işleri yapmaktadır. Ülkemizin tarım ve gıda gazetesi Hasat Türk’ü yayınlamaktadır. Tarım ekonomisi ve kırsal kalkınma konularında pek çok yazı ve makale yayınlamış, sunumlar yapmıştır. Son yıllarda kooperatifler ve dernekler başta olmak üzere bir takım sivil toplum kuruluşlarında ortaklık, üyelik ve yöneticilik yapmaktadır. Evli ve bir erkek çocuk babasıdır. İyi seviyede İngilizce bilmektedir.

    İlgili başlıklar

    Köşe Yazısı

    Tarımda 5P!

    Türk Tarımını konuşurken, yazarken ve değerlendirirken bazı kavramlardan yararlanılmaktadır. Pazarlama, gelir dağılımı, sosyal güvenlik, destekler, ...

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir