Buzağıların Ateşli Hastalıkları
Buzağıların ateşi (rektal temperatür) bazı durumlarda yükselir. Hayvan sahipleri de bazen buzağılarının ateşini ölçüyorlar. Ancak ateşin yüksek olması tek başına bir hastalığın belirtisi değildir. Yüksek ateşe başka belirtiler de eşlik eder.
Buzağıların normal ateşi 39,1°C’dir. Bilim insanları 39,5°C’ye kadar olan vücut ısılarını buzağılar için normal kabul ederler. Başka bir deyişle, 39,5°C’den daha yüksek rektal ısılar buzağılar için bir enfeksiyondan şüphelenmeyi gerektirir.
Yüksek vücut ısısına iştahsızlık, durgunluk, sık soluma, ağzını açarak soluma, zayıflama gibi belirtiler eşlik eder. Ayrıca enfeksiyon ile ilgili bir sorun söz konusuysa enfeksiyonun olduğu organla ilgili bir takım sorunlar da gözlenir.
Örneğin bağırsak enfeksiyonlarında ishal, solunum yolu enfeksiyonlarında öksürük gibi, ishal söz konusu ise burun ucunun kuruluğu, gözlerin içeriye çökmesi gibi belirtiler de görebiliriz.
Buzağılarda en çok karşılaşılan sorun solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bu tip enfeksiyonlar genellikle barınak koşullarının kötü olması, aşırı amonyak yüklü barınaklarda diğer hayvanlarla birlikte buzağıların da barındırılması, nakliye ve sütten kesme stresi sonrasında ortaya çıkar.
Pasteurella, Mannheimia, Histophilus somni ya da Mycoplasma enfeksiyonlarında vücut ısısı yükselir.
Bu duruma stres, onun arkasından gelen virüsler ve en son olarak da bakteriler sebep olur. Yukarıda sayılan bakterilere bazen Trueperella pyogenes de katılır.
Ateş hem bağırsak yangılarında (ishal-enteritis) hem de solunum yolu enfeksiyonlarında başlangıçta yüksek olsa bile sonradan düşebilir. Bu vücut ısısı düşmesi diğer belirtilerin ortadan kalkmamış olması halinde veteriner hekimlik açısından bir iyileşme belirtisi değildir.
Yukarıda saydığımız belirtilerin dikkate alınması gerekir.
Buzağılarda ve diğer hayvanlarda sıcak stresi de vücut ısısının yükselmesine yol açar.
Sıcak stresi başlıca streslerden biridir. Hemen vücut ısısı 39,5 ve üzerine çıkar. Su tüketimi artar. Buna rağmen susuzluk (dehidrasyon) belirtileri görülebilir.
Dehidrasyon belirtileriyle birlikte idrar miktarı azalmış ve dışkı katılaşmıştır. İştahsızlık, durgunluk, sık soluma gibi belirtiler de ortaya çıkar. Buzağıların direnç sistemi bozulduğundan yukarıda adı geçen enfeksiyonlara yatkın hale gelirler.
Buzağıları enfeksiyonlardan korumamız şarttır. Koruyucu hekimlik için buzağıların iyi havalandırmalı barınaklarda barındırılmaları, büyük hayvanlarla aynı yerde barındırılmamaları, hijyenik koşullara uyulması, kuru-temiz sistemine aykırı olabilecek pis ve ıslak ortamların düzeltilmesi başlıca dikkat edilmesi gereken konulardır.
Sıcak stresine karşı serinletme ve iyi havalandırma yapılması gerekir. Doğru yapılmış sık gözlemin önemli ölçüde yararı vardır.
Gözümüz buzağıların üzerinde olmalıdır. Buzağılar küçük ve dayanıksız yavrulardır. Derhal harekete geçilmelidir.
Kalabalık, sıkışık kapalı damların stres faktörü olduğunu unutmayalım. Bu tip damların düzeltilmesi başlıca koruyucu hekimlik uygulamasıdır.
Buzağıların sütten kesilme zamanları yaşamış oldukları en önemli strestir. Arkasından solunum yolu enfeksiyonları gelir. Sütten kesme döneminde en az 1 hafta buzağı başlangıç yemlerine aminoasitler, vitaminler, izmineraller katılmalı, bu suretle stresin giderilmesine çalışılmalıdır. Bu durum bir koruyucu hekimlik hizmetidir.
Annelerden başlayarak doğuma 40 ve 20 gün kala 2 kez aşılama, doğumu takiben antiserum yapılması, göbek kordonunun dezenfeksiyonu ve 2 saat sonra tekrarı, ağız sütünün en kısa sürede, bol ve sık sık verilmesi gibi temel noktalar kesinlikle ihmal edilmemelidir.
Koruyucu hekimlikteki eksiklikler, ihmaller tedavi gerektirecektir. Tedavide uygun antibiyotiklerle birlikte yangı giderici ilaçlar (NSAID) kullanılır. İshal varsa ağızdan bol su ile birlikte elektrolitler verilir. Eğer Mycoplasma (mikoplazma) enfeksiyonlarından şüphe ediliyorsa antibiyotiklerin ona göre seçilmesi gerekir. Çünkü birçok antibiyotik mikoplazma enfeksiyonlarında etki göstermez.