
Yol Açıcı Olmak veya “Bulunanı Bulmaya Çalışmak”! – 2
Hayatını oldukça yoksul biçimde ve bir fıçının içinde yaşayarak geçiren Sinop (Sinope) doğumlu filozof Diyojen (Diogenes) kendisini ziyaret eden ve bir dileğini olup olmadığını soran Makedon Kralı Büyük İskender’e (III. Aleksandros), “Gölge etme, başka ihsan istemem” demiştir.
Lafın anlamı açıktır:
Güneş kendiliğinden gelmektedir. Yerine getirilmeyecek sözler vermek yerine var olanı engellememek daha uygun bir iş olmaktadır. Başka bir deyişle “açık yolu” kapatmamak, doğal akışa müdahale etmemek gerekmektedir.
***
Yasal düzenlemeler gereği kooperatiflerimiz, her yılın ilk altı ayı içinde (Haziran ayı sonuna kadar) genel kurullarını yapmak zorundadır. Genel kurulların geçerli olması için yetkili makamlarca (ticaret sicil müdürlüklerince) tescil edilmesi gerekmektedir.
Yakından bildiğim bir kooperatif, bu yılın Haziran ayında genel kurulu toplantısını yapmıştır. Sonrasında, genel kurulunu tescil ettirmek üzere il ticaret sicil müdürlüğüne randevulu biçimde gidip istenen bütün belgeleri teslim etmiştir. Ancak başvuru il müdürlüğü tarafından reddedilmiştir. Reddedilme gerekçesi olarak da denetim kuruluna seçilen bir kişinin bu görevi kabul ettiğini gösterir dilekçenin olmaması gösterilmiştir. Yetkililer ile yapılan görüşmede anılan kişinin hazirun listesinde (toplantıda hazır bulunanlar listesinde) imzası olduğu ve daha önemlisi toplantının divan başkanı olduğu belgeler üzerinden anlatılmak istenmiştir. İlgili ortağın, divan başkanı olarak bütün kararlardan haberdar olduğu ve kendisinin bilgisi dışında bir görevlendirmenin yapılamayacağı ifade edilmiştir. Buna rağmen tescil yapılmamıştır. Ardından divan başkanı olarak toplantıyı yöneten kişinin “görevi kabul ettiğini” bildiren dilekçesi müdürlüğe sunularak tescil sürecine devam edilmiştir. Böylelikle birkaç haftalık bir süreçte tescil tamamlanmıştır.
Yeri gelmişken bu kooperatifimiz, seçimli genel kurul yaptığı için, notere ve ticaret il müdürlüğüne yaklaşık 15 bin TL tescil ücreti ödemiştir. Bu ödemenin sadece 1.200 TL’sinin denetim kurulunun tescili için alındığı yetkililerce ifade edilmiştir.
***
AB ülkelerinin kooperatifçilikte başarılı olmaları ilgi çekicidir. AB’nde neler farklı yapılıyor da kooperatifler özellikle tarım başta olmak üzere bazı sektörlerde oyun kurucu konumuna erişmektedir?
Bu soruya verilen yanıtların başında, “kolaylaştırıcı mevzuat” gelmektedir.
Bazı AB ülkelerinde doğrudan kooperatifçilik yasası bile yoktur. Bu ülkelerde, kooperatifler var olan ticaret yasaları kapsamında kurulmakta ve faaliyetlerde bulunmaktadır.
Ülkemizde, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kooperatifçilik ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmıştır. Doğrudan ve kapsamlı biçimde kooperatifçiliği ilgilendiren 1163 sayılı Kooperatifler Yasası 1969 yılında yürürlüğe girmiştir.
Bazı AB ülkelerinde kooperatifçilik ile doğrudan ilgili bakanlık veya resmi bir kurum da yoktur.
Ülkemizde kooperatifçiliğe çözüm arayışlarında sıklıkla bir “kooperatifçilik bakanlığı” kurulması önerilmektedir. Ülkemizde üç ayrı bakanlığa bağlı yaklaşık 40 tür kooperatif kurulmaktadır. Sadece Ticaret Bakanlığında kooperatifçilik faaliyetleri genel müdürlük seviyesinde yürütülmektedir.
Özellikle AB’nin önde gelen ülkelerinde toplumun birlikte hareket etme ve iş yapma kültürü yaygındır. Bu sosyolojik altyapıya, kamunun/devletin yol açıcı ve kolaylaştırıcı politika ve uygulamaları eklendiğinde kooperatifler etkin ve verimli şekilde çalışmaktadır. Anılan ülkelerde tarım ve gıda sektörlerinde kooperatifler oyun kurucu ve piyasa yapıcı konuma erişebilmektedir. Bu ülkelerde kooperatifçilik; bankacılık, perakendecilik, enerji gibi sektörler dahil olmak üzere diğer sektörlerde de belirgin biçimde ön plana çıkabilmektedir.
Dolayısıyla benzer koşulları taşıyan kişi ve gruplar, benzer üretim ve tüketim konularını ve hedeflerini kooperatifler yoluyla düzenlemektedir. Böylelikle “taban örgütlenmesi” olan kooperatifler; kalkınmada, gelir elde etmede ve refahın adil biçimde paylaşılmasında da yaşamsal roller üstlenmektedir.
O yüzden AB ülkelerinde sadece tarımsal kooperatiflerin elde ettiği yıllık gelir, 350 milyar avroyu aşmaktadır.
Sadece Fransa’da tarımsal kooperatiflerin yıllık geliri, ülke GSYH’sının yüzde 3,7 – 4 oranına ulaşabilmektedir.
Ülkemizde ise tarımsal kooperatiflerimiz dahil bütün kooperatiflerimizin elde ettiği yıllık gelir, ülke GSYH’mızın on binde 5-6 oranında kalmaktadır.
“İmece kültürü”nden gelen bir toplumun dayanışma ve işbirliği içinde hareket etmeyi unutmuş olmasının net ispatı, ülkemiz kooperatifçiliğinin güncel halidir.
Demek ki kırtasiyecilik ve zorlama yorumlarla kooperatifçilik gelişmemektedir.
***
Zorlaştırmamak, kolaylaştırmak gereklidir.
Yol açmak, engellememek gereklidir.
Birlikte hareket edebilmek önemli ve gereklidir.
Enerjiyi, zamanı, kaynağı ve parayı daha etkin ve verimli kullanmak ülkemizi ileriye taşıyacaktır.