Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
Köşe Yazısı

Tarımsal Sözleşmeler Adil mi?

Sevgili Okuyucu,

Özellikle sanayiye yönelik üretilen biber ve domates gibi ürünlerde üretici eline geçen fiyatların maliyetleri karşılayamayacak düzeye inmesiyle geçmişte gündeme gelen sözleşmeli tarım meselesi üreticinin tek kurtuluş reçetesi olarak sunuldu ve sunuluyor.

Tarımın küresel ekonomi-politik zemini üzerinden bir değerlendirme yapıldığında aslında 1980 yılından bu yana tüm hükümetler kamucu tarım politikalarından uzak, neoliberal politikaları izlediler, izliyorlar. Böylece sanayici ve üretici karşı karşıya kaldı, kalıyor ve sonuçta fatura nedense hep üreticiye kesiliyor.

Girdi Seçimi Yapılamıyor

Günümüzde sözleşmeli tarım; sanayici açısından istediği zamanda, istediği kalitede, istediği fiyattan hammaddeye ulaşmanın en etkili yolu olarak görülürken; çiftçi açısından pazarı garantilemenin ve kimi zaman da girdi temin etmenin en kolay yolu olarak tarif ediliyor. Ancak ekim yapan çiftçiye tohum, ilaç ve gübre kullanımı konusunda çoğu zaman seçme hakkı bırakılmıyor. Firmaların isteği doğrultusunda girdiler kullanılıyor. Örneğin tarım bakanlığının yasaklamadığı bir ilacın kullanımını sözleşmeye taraf olan firma yasaklayabiliyor.

Neden Bu Konu?

Çünkü son günlerde özellikle domateste üretici eline geçen fiyatların, dönem öncesi sözleşmeyle belirlenen fiyatların ve maliyetlerin altına düşmesi üreticinin aleyhine bir durum gösterdi ve çiftçi bu duruma isyan etti. Firmalar yetiştirilen ürünleri zamanında almayarak fiyatları düşürüyor, çiftçiyi sözleşmede yazılı fiyatların altında ürünü vermeye zorluyorlar. Ürünün bozulma riski nedeniyle çiftçi, sözleşmenin altında düşük fiyata ürünü vermek zorunda kalıyorlar. Bir de genelde sözleşmelerde yer almayan yüksek fire uygulaması, nakliyenin üreticiye yüklenmesi ve uzun dönemli ödeme vadeleri çiftçini belini daha çok büküyor.

Üretim maliyetlerinin kilogram başına ortalama 2,5 lira olduğu, dönem öncesinde 3,5 liradan sözleşmelerin yapıldığı ortamda üretici eline geçen fiyatların bugün daha çok 1,5 lira, en fazla da 2 lira olduğu biliniyor.      

Hakem Heyeti

Peki, ne yapılmalı? Bir kere adil bir sözleşme zemini hazırlanmalı. Kamu tarafından adil örnek sözleşmeler her iki tarafa da sunulmalı. Yine Tarım ve Orman İl ve İlçe Müdürlükleri sözleşmeli çiftçilikte denetleyici taraf olmalı. İl ve İlçe Ziraat odaları ve tarımsal amaçlı kooperatifler de sözleşmeli tarım içinde yer almalılar. Firmaların çiftçiler yerine örgütlü kooperatiflerle sözleşme yapmasının daha doğru olacağı her türlü hukuki işlemlerde çiftçi- firma anlaşmazlıkları yerine kooperatif ile firmanın karşılıklı olarak sorunları çözme imkanı yoluna gidilmeli.

Dolayısıyla vakit kaybetmeden gıda egemenliğini öncelleyen kamucu politikaların geliştirilmesine odaklanılmalı.

Her zaman olduğu gibi biz söyleyelim de…

Prof. Dr. Harun Raşit Uysal
1961 yılında Kuşadası’nda doğdu. İlköğrenimini Kuşadası Yeniköy İlkokulu’nda, ortaöğrenimini İzmir Güzelyalı Ortaokulu’nda, liseyi İzmir İnönü Lisesi’nde tamamladı. 1984 yılında E.Ü. Ziraat Fakültesi Tarım Ürünleri Teknolojisi Bölümü’nden mezun oldu. 1987 yılında E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Süt Teknolojisi Ana Bilim Dalından yüksek lisans, 1993 yılında da doktora eğitimini tamamladı. 1993 yılında Yardımcı Doçent, 1996 yılında Doçent, 2003 yılında Profesör unvanını aldı. 2011-2016 yılları arasında Ege Üniversitesi Tire Kutsan Meslek Yüksekokulu’nda müdürlük görevini üstlendi. Halen Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Başkanı olan Prof. Dr. Harun Raşit UYSAL, aynı zamanda Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyeliği ile Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) Süt ve Ürünleri, Çevre ve Çiftlik yönetimi daimi komite üyesidir. Üç dönem de Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur.

    You may also like

    Leave a reply

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir