Acil Seçim!
Her yerde yılsonu değerlendirmeleri ve yeni yıl beklentileri yapılıyor. Hep aynı şeyler anlatıyor. Hepimizin bildiğini bir diğerimiz, uzun uzun tekrarlanmaya devam ediyor. Artık mevcut gidişatı anlatmak yerine bu durum karşısında çözüm önerelim. Beni önerim, “acilen seçime gidelim”.
“Ülke bu kadar ağır ekonomik buhrandayken bir de seçim ekonomisi kaldırmaz” diyebilirsiniz. Ama bardağa bir de dolu kısmından bakın.
İşin latifesi bir yana gerçekten acil seçime ihtiyaç var. Çünkü vatandaş ancak seçim zamanı hatırlanıyor. Madem idareciler vatandaşı düşünmüyor, bari biz kendimizi hatırlatalım. Elbette bunun tek yolu seçim değil. Ama diğer demokratik hak arama yollarını da kullandığımız pek söylenemez. Üstelik burada belki de suçu önce kendimizde aramak gerekiyor. Çünkü vatandaş olarak ödevlerimizi yapmamıza hatta son kuruşuna kadar ödememize rağmen asla vatandaşlık HAKlarımızı takip ve talep etmiyoruz. Bu duruma toplumun en alt gelir düzeyine sahip bölümünden 2 örnek verebiliriz.
Uzun süreden beri olduğu üzere 2024 yılında da; meyveden sebzeye, hububattan bakliyata, etten süte bütün tarımsal ürünlerde basit maliyet muhasebesine göre çiftçi yine NET ZARAR etti. Buna rağmen çaresiz üretime devam etmek zorunda olan çiftçiden birkaç cılız sesin dışında ciddi bir tepki gelmedi.
Tartışmalı resmi verilere göre bile yıllık %45 olan enflasyona rağmen maaşlarına ancak %30 zam alan asgari ücretli, ilkokul matematiği düzeyinde bir hesaplama ile %15 NET ZARAR etti. Buna rağmen enflasyona asla ezdirilmediği iddia edilen asgari ücretlilerinden de cılız birkaç sesin dışında ciddi bir tepki gelmedi.
Bu durumda, “demek ki vatandaş halinden memnun” diyenler olabilir. Ancak normal zekaya sahip insanlar bu durumdan hiç kimsenin memnun olmayacağını idrak edebilir. Öyleyse geliri azaldığı halde tepkisizliğin gerekçesi nedir? Halkımız niçin tepki vermenin tek yolunu 5 yılda 1 seçimler olduğunu düşünür?
Bugüne kadar yapılan HAK talepleri bireysel düzeyde olmuş ve hep güçlü tarafın tehdidi ile kolaylıkla sindirilebilmiş, sonuç hüsran olmuş. Hele bir de devlet güçlüyü kayırdıkça, HAK arayana terörist muamelesi yapıldıkça bu durum çaresizlikten korkuya dönüşmüş. Doğal olarak tepki göstermenin tek güvenli yolu seçimler olmuş.
Tarih boyunca, dünyanın en gelişmiş toplumlarında bile bireysel tepkilerle asla sonuç alınamamıştır. Bu duruma karşı bütün dünyada üretilen tek çözüm, örgütlü HAK mücadelesidir. HAK kutsal bir kelimedir. İnancı gerektirir. Ancak inançlı insanlar örgütlü yapılar kurarak işbirliği yapabilirlerse HAKlarına sahip çıkıp koruyabilirler. Biz millet olarak örgütlenemediğimiz ya da mevcut örgütümüz arkasında destek olmadığımız sürece maalesef tek çare her yıl seçim yapılmasıdır. Hiç olmazsa kerhen hatırlanmak için acil seçim yapılmalıdır. İçinde bulunduğumuz yokluk ve yoksulluk ile mukayese ettiğimizde seçim ekonomisinin zararlarına razıyım.
Halkımız, kendini ülkenin gerçek efendisi olarak görmüyor. Düşünsenize; 2,5 milyon çiftçi, 9 milyon asgari ücretli ve bu aylığın bile altında geliri olan 16 milyon emekli ve 3,5 milyon işsizi de eklersek sayı 30 milyona ulaşmaktadır. Bu kişiler aileleri ile birlikte en az 50 milyonluk bir kitleyi oluşturmaktadırlar. Tepkimizi gösterebilmek adına aylık 22.500 TL’den aşağıda kalan “Düşük Maaşlılar Partisi” kurarlarsa tek başına iktidar olurlar. Bir gün halk bilinçlenir ve gücünün farkına varır umuduyla her yıl seçim ekonomisine bile razıyım.
Yalnız her ne hikmetse tam seçim zamanı aniden peydahlanan ve kısa süre sonra hiç yokmuşçasına yok olan anormal bir manevi fedakarlık durumu çıkmaktadır. Yurtseverlerin emeklerinin karşılığı HAKlarını istemeleri, basit ekonomik şahsi menfaatler olarak gösterilip ayıp sayılmaktadır. Eğer sık aralıklarla her sene seçim yapılsa bu kadar kısa sürede bahane üretilemez. Sırf bunun için yine seçim ekonomisine razıyım.
Bu bakış acısı ile düşünürseniz muhtemelen sizin de aklınıza daha iyi bir gerekçe gelecek ve kurtuluş için acil seçim isteyeceksiniz.
Yeni yılda her ne diliyorsanız dileğinizin HAK ettiğiniz oranda gerçekleşebilmesini diliyorum.




