Köşe Yazısı

Yapay Zekâ, Tarım ve Gıdalarımız

Yapay zekâ bir bilgisayar yazılımı. Son zamanlarda fazlaca öne çıktıysa da yapay zekâ bundan 30-40 yıl önce satrançta karşımıza çıktı. O zamanların dünya satranç şampiyonu Kasparov bilgisayara karşı yenilmişti.  

Yapay zekâ, insanın düşünme sisteminin bir kopyasıdır. “İnsan gibi düşünebilen” bilgisayar programları bütünüdür de diyebiliriz. Yalnız bu program öğrenme, problem çözme ve düşünme becerilerini geliştirecek şekilde yapılmıştır.  Yapay zekâya, makinaları-robotları herhangi bir konu ile ilgili yetilerini yerine getirmek için yazılmış bir program olarak da bakabiliriz. Diğer taraftan, makinelerin insan zekasını taklit etmesine olanak sağlayan bir teknolojidir de diyebiliriz.  Yapay zekâ, insan zekasının tümünü değil de bazı işlevlerini taklit ederek arttırabilir.

Artık ülkemizde de kullanılan dronlar yapay zekayla yönlendiriliyor. Toprak ve bitki açısından neler yapıyor? Dron, havadan toprağı ve bitki gelişimini fotoğraflayıp zafiyeti belirleyebiliyor. Drondaki yazılım, kamera kayıtlarına göre, örneğin daha fazla gübre verilmesi gerekli bölgeleri önceden belirleyip dron oraya geldiğinde, gübre püskürtme memelerinin ayarlanmasını sağlayarak adeta bir insanın vermesi gerekli kararı verip uygulamayı da gerçekleştirir. Bitkilerin sulama, gübreleme ve ilaçlama gibi bakım süreçlerini optimize etmek için kullanılan robotlar, bitkilerin ihtiyaçlarını hassas bir şekilde tespit etmekte, onlara uygun çözümler sunabilmekte. Yapay zekâ, tarım verilerini analiz ve tahminleme özelliğiyle, tarım süreçlerini optimize etmekte kullanılabilir.

Gıdanın ne denli önemli olduğunu hep vurguluyoruz. Gıdanın temini çok önemli ama gıda israfı da çok fazla. Neredeyse üretilen gıdaların üçte biri israf edilmekte. İşte bu konuda yapay zekâ devreye girebilir. En basitinden herhangi bir depoda raf ömrünü etkileyen gelişmelerin takibinde insanın kolayca teşhis edemeyeceği fakat renk ve koku sensörleriyle donatılmış bir bilgisayar sisteminin algılayabileceği aksaklıkların saptanıp giderilmesiyle, o depodaki ürünün kurtarabileceği bir gerçek.

Gıda israfını önlemede öne çıkan bir başka kavram da “blockchain” (blok zinciri) uygulaması. Bu bilgisayar yazılımı çok sayıda verinin yapay zekâ görüntü işleme olanaklarından ve kendine özgü bir seri veri tabanı tekniğinden yararlanmaktadır. Merkezi bir yönetim gerektirmeyen, verilerin çok farklı ağlarda depolandığı bu sisteme bazıları “bitcoin”den aşina olabilir. Aslında işlemlerin ardışık sıralandığı, şifrelenmiş işlem takibini sağlayan dijital bir kayıt defteri blok zincir. Şeffaf ve güvenilir bir sistem. Şimdi bu blockchain yazılımının marketten alınan tavuk için ne gibi verileri sağladığına bakalım; Genetiğini falan karıştırmadan yediği yem, aşı, antibiyotik uygulaması, kesim yaşı, kesim aşamasında yapılan bazı işlemler, paketleme ile ilgili detaylar, depo ile ilgili -süre, ısı derecesi vs. raf ömrü- gibi onlarca işleme ait detayların bir etikette yazılı olması ve QR okutmasıyla bu bilgilere ulaşılabilmesi…

Üretimden dağıtıcıya ve satıldığı yere kadar tüm bilgileri içeren bu sistemdeki şeffaflık dağıtıcıları daha dikkatli ve özenli kılacaktır.

Bir makine ya da yazılım; sıcakta, soğukta yani her türlü koşulda sürekli çalışabilir. Bu açıdan insanın aynı performansı göstermesi beklenemez. Yapay zekâ çözümleri kullanılarak yapılan işler genelde daha ekonomik, daha doğru ve verimli olabilmektedir.

Peki bu durumda yapay zekanın birçok meslek mensubunun işini elinden alacağı düşünülemez mi? Bu konuda birçok farklı görüş var. Bazıları yapay zekanın sadece belirli meslekleri etkileyeceğini düşünürken, bazıları yapay zekanın birçok mesleği etkileyeceği görüşünde. Ancak yapay zekâ aynı zamanda yeni mesleklerin de ortaya çıkmasına neden olacaktır. El işlemlerinin ağırlıklı olduğu tarımda ve gıda sektöründe yapay zekadan ancak belirli oranda yararlanılabilecektir.

Tarım ve gıda sektöründe 2020 yıllarında bir milyar dolarlık yapay zekâ pazarının 2030 yılına kadar, yıllık %24’lük bir artışla 8 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

Özetle yapay zekâ, istendiğinde bulunamayan işgücü sorununu çözerek, veri tahmininde zaman ve duyarlılık kazandırarak, pestisit-gübre kullanımını azaltarak ve israfı önleyecek seçenekler sunarak tarım ve gıda sektörüne katkı sağlamaktadır.

Prof. Dr. Nazimi Açıkgöz
1964 yılında Ankara Üniversitesi’ni bitiren Nazimi Açıkgöz, doktorasını 1972 yılında Münih Teknik Üniversitesi’nde tamamlamıştır. 1972-1973 yılları arasında TÜBITAK’ta, 1973 yılından itibaren Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde 1978-1988 arasında Doçent ve sonrasında Profesör olarak görev almıştır. Kendisi "TOAG92" çeltik çeşidinin ıslahçısı olup, özellikle tarımda bilgisayar konusunda yoğun emek harcamıştır. Türkiye'de bazı üniversitelerde ders olarak okutulan ilk ve tek Türkçe biyoistatistik bilgisayar paketi “TARİST”in geliştiricisidir. 1998-2004 yılları arasında kurucuları arasında olduğu Ege Üniversitesi Tohum Teknolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü’nü yürütmüştür. Açıkgöz aynı zamanda Dünya Bankası’nın IAASTD raporu (2008) yazarlarından biridir. Dördü kitap olmak üzere 200'e yakın yayını bulunan Açıkgöz, serbest bilim yazarı olarak Milliyet’le birlikte onlarca portalda analiz ve blog yayınlamaktadır. İngilizce yayınları http://nacikgoz.blogactiv.eu ve https://nochancetofoodcrisis.wordpress.com ‘de, Türkçe yayınları https://nazimiacikgoz.wordpress.com/ ‘de toplanmıştır. Kendisi haftalık “TheAgricultural Biotechnology Weekly” (https://paper.li/e-1435710000#/)ve “ThePlant Breeding Weekly“ (https://paper.li/e-1578347400#/) e-dergilerinin de editörlüğünü yapmaktadır. Aynı zamanda https://www.ticaretgazetesi.com.tr/ gazetesinde “Dünya ve Tarım” köşesinde yazarlığına devam etmektedir.

    İlgili başlıklar

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir