Köşe Yazısı

Planlama Yapmak ve Uygulamak

Günümüzde işler; amaç, hedefler, plan, program ve bütçelerle yürütülmektedir. Bu sayede, “bir kurum veya kuruluşun amaç ve hedefleri nelerdir, bu hedeflere ulaşmak için hangi bütçe ile hangi plan ve programlar uygulanacaktır” türünde sorulara yanıtlar verilmektedir. Stratejik planlar, bir kurum veya kuruluşun orta vadeli yol haritası çerçevesini oluşturan çalışmalardır.

İçinde bulunduğumuz felaket günlerinde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2019-2023 Stratejik Planı’na göz atma fırsatsım oldu. “Deprem ülkesi” olduğumuz gerçeği yetkin uzman ve bilim insanları tarafından sıklıkla dile getirildiği için önlenmesi mümkün olmayan bu doğal afet konusunda orta vadeli çalışmalarımızın olup olmadığını merak ettim.

Bakanlığımızın 2019-2023 Stratejik Planı’nda yedi amaç ve onlara yönelik 29 hedef belirlenmiş.  Plan’da yer alan yedi amaç şunlardır;

  1. Kırsal alanda refahı yükseltmek, tarımsal üretimde verim ve kaliteyi artırarak istikrarlı gıda arzını sağlamak,
  2. Üretimden tüketime kadar gıda, yem güvenilirliğini sağlamak, bitki, hayvan sağlığı ve refahına yönelik gerekli tedbirleri almak,
  3. Balıkçılık ve su ürünleri kaynaklarını korumak, sürdürülebilir işletimini sağlamak,
  4. Toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini sağlamak,
  5. İklim değişikliği, çölleşme ve erozyonla etkin mücadele etmek,
  6. Biyolojik çeşitliliği korumak ve sürdürülebilir yönetimini sağlamak ve
  7. Kurumsal kapasiteyi geliştirmek.

Burada yer verilen yedi maddenin eksiği var, fazlası yok. Her biri üzerinde durulması gereken ve ciddi çalışmalar gerektiren alanlar. Belirlenen amaçların hayata geçirilmesine yönelik 29 adet birbirinden anlamlı ve değerli hedef belirlenmiş. Belirlenen amaç ve hedeflere ulaşmak için gerçekten ciddi irade, emek, kaynak ve zaman gerekmektedir. “Ülkemizdeki ekolojik kaynakların kalkınma modeli perspektifiyle etkin, verimli ve sürdürülebilir bir şekilde harekete geçirilip ekolojik, bitkisel ve hayvansal katma değer vasıtasıyla ekonomik güvenliği, gıda arz güvenliğini ve insan sağlığını güvence altına almak” misyonuyla çalışan Bakanlığımızın deprem konusuna değinmemiş olması ilginçtir. Doğanın kendisi “ekolojik kaynaklar” ve “deprem” bir gerçek olduğuna göre faaliyetlerin ve yaşamın “sürdürülebilir”liği nasıl sağlanacaktır?

Bilindiği gibi tarım ve hayvancılık doğa ile bağımlılık ilişkisi bulunan çalışma alanlarıdır. Buralarda doğanın kesin bir söz söyleme hakkı ve üstünlüğü vardır. Doğayla mücadelede doğayı alt ettiği yanılgısına düşen insanlık ya kendini çok üstün görüyor ya da doğanın yasalarını halen öğrenemedi. Doğa kendine uyumlu ve kendisinin parçası olanlara yaşam olanağı vermektedir. Doğaya karşı elbette çok yol alındı. Ancak ne kadar ileri gidilirse gidilsin şimdilik doğa kendi yasalarını işletmektedir. İnsanlık, deneyim ve bilgi birikimi sonucu bazı tahminlerde bulunmakta ve önlemler almaktadır. O halde deprem gerçeğine yönelik tahminlere rağmen ve tür önlemler alınmıştır? Bu soru bir kişinin veya kurumunun yanıtlayacağı türden bir soru değildir. Neredeyse büyük bölümü aktif deprem kuşağında olan güzel ülkemizde her kişi ve kurumun sorumlulukları vardır. Burada sorumluluğun en büyüğü kamu kurum ve kuruluşlarına düşmektedir. Çünkü her bir bireyin her şeyden haberdar olmasını ve onlara yönelik faaliyetlerde bulunmasını ve önlemler almasını beklemek anlamsız olur. Devlet olmanın gereği; planlar-programlar yapmak, önlemler almak, eğitmek ve doğru biçimde yönlendirmektir.

Depremde hayatların kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim.

Başımız sağ olsun, Türkiyem.

Erdem Ak
1973 yılında Balıkesir’de doğdu. İlköğrenimini aynı şehirde tamamladı. Kuleli Askeri Lisesi mezunudur. Kara Harp Okulu’ndan ayrıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi İİBF - İşletme Bölümü mezunudur. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Girişimcilik Yüksek Lisans Programı’nda eğitim almıştır. Gerçekte hayat boyu öğrencidir. Özel sektörde değişik firmalar hesabına çalıştı. Çalışma konularının başında tarım ekonomisi, kırsal kalkınma ve girişimcilik gelmektedir. Özellikle tarım sektörüne yönelik yayıncılık ve danışmanlık işleri yapmaktadır. Ülkemizin tarım ve gıda gazetesi Hasat Türk’ü yayınlamaktadır. Tarım ekonomisi ve kırsal kalkınma konularında pek çok yazı ve makale yayınlamış, sunumlar yapmıştır. Son yıllarda kooperatifler ve dernekler başta olmak üzere bir takım sivil toplum kuruluşlarında ortaklık, üyelik ve yöneticilik yapmaktadır. Evli ve bir erkek çocuk babasıdır. İyi seviyede İngilizce bilmektedir.

    İlgili başlıklar

    1 Yorum Yap

    1. Maalesef ülkemiz planlamadan vaz geçeli çok oldu, yeniden planlamaya geçiş ne zaman olur bilemem ama tarımda planlama açısından başarı sağlamak kanımca diğer bir çok sektörden daha zor, çünkü küresel ısınma ve sonucu olan iklim değişimi gibi özellikle gelişmiş ülkelerin etkisinde olan ve Doğu Akdeniz Havzası’ndaki etki düzeyinin yanında erozyon gibi başka değişkenlerle de tetiklenip şiddetlendirilen çölleştirmenin tarıma etkilerine karşı alınabilecek önlemler hala damla sulama, bilinçsiz pestisit kullanımı, toprağı ve verimliliğini koruyucu önlemler gibi konularda etkili olamayan, 74 yıl önce ilk deprem uzmanımız İhsan Ketin tarafından deprem konusunda uyarılmasına karşın bugünleri yaşadığımız ülkemiz zihniyeti ile nasıl sağlanır bilemiyorum.
      Saygılarımla

    Yorum yapın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir