Tarımsal Örgütler
Hazırlayan : Erdem AK
Ülkemiz, Avrupa’nın ve dünyanın en önemli tarımsal üretim güçleri arasında yer almaktadır. Buna karşılık tarımda birçok sorunumuz var. Sorunlar sıralamasında, ekonomik konular önemli yer tutmaktadır. Ekonomik konuların kök nedenleri arasında ise parçalı(küçük) araziler, sermaye yetersizliği, örgütlülük ve teknoloji gibi şeyleri ilk anda saymak mümkündür. Bu kök nedenler, bazen neden ve bazen sonuç olarak, tarımda bir tuhaf bir döngü halinde etkisini göstermektedir.
Tarımda yapılan faaliyetlerin her aşamasında – kendini son yıllarda iyice hissettiren – büyük organizasyonların/sermaye gruplarının “oyun kurucu olma/ kural koyma” etkisi ve yetkisi vardır. Tarımsal girdilerin üretilmesi ve üreticiye satılması, elde edilen ürünlerin pazarlanması süreçleri de dahil olmak üzere, tarımsal faaliyetlerin hemen her aşamasında, bu dev yapıların ağırlığı hissedilmektedir. Başka bir ifadeyle, zaten kronik borçlu durumda olan tarımsal üretici yaptığı faaliyetlerde kesin bir bağımlılık ve teslimiyet içindedir. Buradan hareketle üretici/yetiştirici/çiftçi ne alımlarında ne de satımlarında yeterli seviyede söz hakkına sahip değildir. Hiç değilse satım işlemlerinde söz sahibi olabilmek, üreticiye nefes aldıracak bir alandır ama bunun gerçek hayatta çok karşılığı yoktur. Çünkü çok iyi organize olmuş ve boğucu bir piyasada, bu olasılık neredeyse “yok” hükmündedir.
Aslında bu edilginlik ve güçsüzlük halinin çözümü, iki kavramda saklıdır; bilinç ve örgütlülük. Bilinç ve örgütlülük kavramları da bir tür neden-sonuç sarmalı halinde birbirlerini etkilemektedir. Bilinçli bireyler/toplumlar her türlü sorunlarını ilgili “örgüt” çatısı altında çözmeye çalışırlar. Sosyal, siyasal ve ekonomik alanda her türlü sorunlara çözüm ve ilerleme için geçerliliği/karşılık olan yöntem örgütlenmedir. Dünyanın gelişmiş ülkeleri incelendiğinde, onların kalkınmalarında ve ilerlemelerinde “bilinç” ve “örgüt” varlığı görülecektir.
Birlikte hareket etmek, çıkar/fayda birliği, dayanışma, işbirliği ve ortak aklı kullanmak için örgütlere ihtiyaç vardır. Birlik, kooperatif, oda, sendika, vakıf, parti ve dernek gibi örgüt modelleri yoluyla “birey/aile” olarak elde edilemeyecek sonuçları, “grup/toplum” olarak elde etme fırsatı ortaya çıkar. Tarımda yer alan başlıca örgütler ise oda, birlik ve kooperatiflerdir. Dünya ölçeğinde bakıldığında, gelişmiş ülkelerin tarım sektörlerinde kooperatifler ve birlikler gibi tarımsal örgütler, çok önemli roller oynamaktadır. Gelişmiş ülkeler tarımında piyasa belirleyiciler/oyun kurucular, tarımsal örgütleridir. Gelişmiş/ serbest piyasacı ülkelerde tarımsal örgütler hem girdiler hem de çıktılar üzerinde doğrudan söz sahibi olabilmektedirler.
Ülkemizde, yüz akı az sayıda kooperatif ve birlik bir yana bırakıldığında, bu alanda başarılı örnek bulmakta zorlanılmaktadır. Kamu ve özel sektörün yanında dengeli bir bileşim olması nedeniyle “üçüncü sektör” olarak anılan kooperatifçilik, yarattığı “sosyal ve ekonomik faydalar” ile çok önemli bir kalkınma yöntemidir. Örgütlerimize ve özellikle kooperatifçiliğimize dair söylenebilecek bir sürü olumsuz deneyim, uygulama ve işleyiş vardır. Bununla beraber sorunların farkında olmak, onları çözme irade ve çabasıyla birlikte büyük bir kazanımdır. O halde ülkenin/dünyanın “gelecek meselesi” olan “tarım”da oluşturulacak politikalarda, gelişmiş ülkelerin yıllardır izlediği yolları ve yöntemleri gözden geçirme zorunluluğu ve sorumluluğu vardır.